Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) bu yılki zirvesi İsviçre'nin Davos kasabasında "Uyumlu ve sürdürülebilir bir dünyanın tarafları" temasıyla başladı. Bu yıl 50'ncisi düzenlenecek Davos Zirvesi'nde 117 ülkeden 3 bin iş insanı, siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi yer alıyor. Davos'ta pek çok ülke devlet başkanı ve başbakan düzeyinde temsil ediliyor.
Ticaret savaşlarının etkisinin hala hissedildiği, dünya ticaretinin küçüldüğü bir ortamda Davos bu yıl uyumlu bir ticareti tekrar mümkün kılmanın yolları aranacak. Öte yandan, ABD başta olmak üzere birçok sanayileşmiş ülkenin küresel ısınma önlemlerine karşı çekimser ve ağır kanlı tavırları nedeniyle zirveye bu yıl iklim değişikliği damgasını vuracak.
Bu nedenle, Davos toplantılarında öne çıkan başlıklar da dünya ekonomisinin içinde bulunduğu zorlukları özetler nitelikte. Dev organizasyonda, "Sağlıklı gelecekler", "Gezegen nasıl kurtulur", "Jeopolitiğin ötesinde", "Adil ekonomiler", "İyilik için teknoloji", "Daha iyi iş", "Toplumun ve çalışmanın geleceği" temalarında 400'e yakın açık ve kapalı oturum gerçekleştirilecek.
Zirvenin öncesinde Dünya Bankası Grubu tarafından hazırlanan “Küresel Ekonomik Beklentiler” raporu da bu kaygıyı gözler önüne serdi. Rapora göre, geçen yıl yüzde 1,4'e gerileyen küresel mal ve hizmet ticaretindeki büyümenin 2020 yılında yüzde 1,9'a ulaşması bekleniyor. ABD ve Çin arasındaki ticaret gerilimlerinden dolayı artış gösteren politika belirsizliğinin dünya ticaretinde büyük kayıplara yol açtığından bahseden raporda, ticaret gerilimlerinin ticaretin yönlendirilmesi yoluyla bazı yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler üzerinde olumlu etkileri olsa da bu etkinin nispeten küçük olduğu vurgulandı.
Davos'ta 50'den fazla ülke devlet başkanı ve başbakan düzeyinde temsil ediliyor. Zirveye, ABD Başkanı Donald Trump, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez katılırken, Çin’den devlet başkanı veya yardımcısı düzeyinde katılımın olmaması dikkat çekiyor. Zirvede Çin’in üst düzeyde temsil edilmiyor olması, özellikle ABD ve Çin arasındaki gerilimi azaltmaya yönelik çabaların en azından bu zirve için mümkün olmadığı şeklinde yorumlandı.