İngiliz parlamentosunun hükümetin Brexit anlaşmasını ikinci kez reddetmesinin ardından ülke, yakın tarihinin en büyük krizine girme riskiyle karşı karşıya kaldı.
Parlamentonun alt kanadı Avam Kamarası Theresa May hükümetinin Avrupa Birliği (AB) ile vardığı Brexit anlaşmasını 242’ye karşı 391 oyla reddetti. Parlamento 15 Ocak’ta yapılan oylamada da anlaşmayı “tarihi” bir farkla, 202’ye karşı 432 oyla reddetmişti.
May daha önce vaat ettiği üzere parlamentoya bugün “
” seçeceğini oylatacak. Bu seçeceği kabul edilmesi durumunda, ülke normal tarihte AB’den ayrılacak ancak siyasi gözlemcilere göre sonrasında karşılacağı tablo hiç de parlak olmayacak.
Anlaşmasız ayrılık, Brexit referandumunda yüzde 62 oranında AB’de kalınmasından yana oy kullanan İskoçya’da yeni bir bağımsızlık referandumunu tetikleyebilir.
Anlaşmasız ayrılığın getireceği bir diğer risk de Kuzey İrlanda kaynaklı ayrılıkçı terörün yeniden alevlenmesi olarak gösteriliyor. Anlaşmasız ayrılık durumunda İngiltere’nin parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında fiziki sınır girmesi gerekecek. Bu da adaya barış getiren Hayırlı Cuma Anlaşmasının temel bir maddesinin ihlali anlamına gelecek.
Hükümetin anlaşmasız Brexit yönünde adım atması, hükümet içindeki AB yanlısı bakanların istifasını da beraberinde getirerek bir hükümet krizine yol açabilir.
Ancak parlamentonun çoğunluğu daha önce yapılan bir oylamada anlaşmasız Brexit’e karşı olduğunu ortaya koyduğundan, yapılacak yeni oylamada da milletvekillerinin bu yönde irade belirtmesi en güçlü ihtimal olarak gösteriliyor.
Ancak bu senaryo da bu kez hükümetteki sert Brexit yanlısı bakanların istifasını beraberinde getirebilir. Onları, iktidar partisi içinde bağımsız bir parti gibi hareket eden sert Brexit yanlısı Avrupa Araştırma Grubunun yaklaşık 70 üyesinin istifası da izleyebilir. Bu milletvekillerinin bir kısmı önceki ay kurulan Brexit Partisine geçebileceği gibi, yeni bir parti de kurabilir.
Parlamentonun anlaşmasız Brexit’i reddetmesi durumunda, yarın Brexit tarihinin ertelenmesi seçeceği oylanacak. Bu konuda hükümetin sunacağı önergenin en fazla haziran sonuna kadar kısa bir ertelemeyi öngörmesi bekleniyor ancak milletvekilleri verecekleri değişiklik teklifleri ile bu süreyi uzatabilirler.
Uzun süreli bir erteleme kararı çıkması durumunda, İngiltere’nin mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine de girmesi gerekecek. Bu da, ülkenin AB’den ayrılma sürecine ilave bir komplikasyon anlamına gelecek.
İngiliz parlamentosu hangi uzunlukta olursa olsun bir erteleme kararı alsa bile, bunun AB üyesi 27 ülkenin onayını alması gerekecek. Bu onay sürecinde, İngiltere’den bazı yeni tavizler istenmesi de gündeme gelebilecek.
AB’yi ikna etmesi en güçlü teklif, İngiltere’nin yeni bir Brexit referandumu kararı alması olabilir. İngiltere’de bu amaca dönük kampanya yürüten gruplar uzun süredir faaliyet gösteriyor. Bu gruplara Macar asıllı ABD’li işadamı George Soros da mali destek veriyor.
İngiltere’nin yeni referandum kararı alması halinde bunun en erken eylül ayında yapılması bekleniyor.
Avrupa Adalet Divanının aralık ayında aldığı kararla İngiltere’nin dilemesi halinde AB’den ayrılması düzenleyen Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesini tek yanlı olarak geri alabileceğine hükmetmesi, yeni referandumla Brexit’in durdurulması girişimine hukuki zemin sağlamıştı.
İngiltere’nin bir erken genel seçim kararı alması ve yeni bir hükümetle AB’nin karşısına çıkması da birliği müzakere sürecini yeniden başlatmaya ikna edebilir.
Ülke, AB'nin dayatacağı koşullardan kaçınmak için doğrudan doğruya parlamentonun alacağı bir kararla 50. maddenin işletilmesini geri alabilir. İngiltere'de referandumların hükümet ve parlamento üzerinde yasal bağlayıcılığı bulunmuyor.
Bir diğer ihtimal de, seçime gerek kalmadan Başbakan May’in istifa etmesi veya devrilmesi yoluyla yeni bir hükümetin teşkili olabilir.
Brexit referandumunun ardından istifa eden dönemin Başbakanı David Cameron’ın yerine seçimsiz bir şekilde gelen May’in başbakanlık karnesi başarısızlıklarla dolu bulunuyor.
May 2017’de aldığı sürpriz kararla gidilen erken seçimde tek başına hükümet için parlamentoda gereken çoğunluğu kaybetti. Kuzey İrlanda’nın İngiltere ile birlik yanlısı Demokratik Birlik Partisinin 10 milletvekilinin desteğiyle azınlık hükümeti kuran May, Brexit müzakereleri süresince de bu partinin rehinesi durumunda kaldı.
Brexit sürecinde aralarında 2 Brexit bakanı, bir dışişleri bakanı ile bir çalışma bakanının da olduğu 10’dan fazla kabine üyesinin istifasıyla sarsılan May, parlamentoya iki kez sunduğu Brexit anlaşmasının her iki seferde de ezici çoğunlukla reddedilmesiyle küçük düştü.
Ülkenin eski içişleri bakanı olarak 2017 yılında yaşanan 5 terör saldırısı ile yaklaşık 80 kişinin öldüğünü bir yangının faturası da May’in hesap defterine kırık notlar olarak dahil edildi.