Almanya merkezli otomotiv firmalarının iflası ve genelde Avrupa’da baş gösteren daralma, yerli üreticiyi tedirgin ediyor. OSD Başkanı Cengiz Eroldu, üreticiyi koruyan politikalara ihtiyaç olduğunu belirterek, “Elimizdeki mevcut tesisleri korumak, bu süreçte daha hayati hale geldi” dedi.
Dünya otomotiv sanayisi, başta Almanya merkezli otomotiv firmalarının iflası olmak üzere Avrupa’dan gelen daralma haberleri ve kâr uyarılarıyla adeta gündem değiştirdi. İhracatının önemli bir bölümünü bu bölgeye gerçekleştiren Türkiye için daha da önem kazanan bu gelişmeler, Otomotiv Sanayii Derneği’nin de (OSD) gündeminin ilk sıralarda yer alıyor. OSD Başkanı Cengiz Eroldu, Türkiye’nin önlem almazsa elindeki fabrikaların küçülerek kaybolacağına dikkat çekti.
ÇİNLİ OTOCU ÖNCE AVRUPA’YI VURDU
Avrupa’da artan enflasyonla araç talebinin yeterince yükselmediğini vurgulayan Eroldu, “Çin’in hem iç hem de ihraç pazarlarında arttırdığı rekabet gücü, Avrupa’da elektrikli araç (EV) talebinin öngörülerin gerisinde seyretmesi, yüksek teknolojiye yatırım ihtiyacı ve düşük EV marjı, kârlılıklarda gerileme ve tedarik zincirindeki artan kırılganlık tüm Avrupalı üreticileri zorluyor. Almanya Otomotiv Endüstrisi Birliği (VDA) verilerine göre, 2019’da Çin pazarındaki payı yüzde 26,2 olan Alman otomobil üreticileri, 2024’ün ilk yarısında yüzde 20,3’e geriledi. Aynı dönemde Çinli markaların pazar payı yüzde 30’dan yüzde 66’ya yükseldi” açıklamasını yaptı.
ATIL KAPASİTE RİSKİ VAR
Alman otomotiv sektöründeki daralmanın, küresel otomobil piyasasında derin etkiler oluşturduğunu ifade eden OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Bu da 2025 yılı beklentilerini ciddi şekilde şekillendiriyor. Bizim açımızdan bakıldığında, Avrupa'nın en önemli ihracat pazarımız olduğu düşünüldüğünde, Avrupa’daki potansiyel pazar daralması sebebiyle oluşabilecek araç fazlasının Türkiye pazarına kaydırılma olasılığını ciddi bir risk olarak görüyoruz. Avrupa pazarlarındaki daralma ve atıl üretim kapasitesi, Türk otomotiv sanayisinin ihracatında düşüşe neden olarak üretimimizi olumsuz etkileyebilir. İhraç pazarlarında yaşanan bu dalgalanmaların etkisini azaltmak için iç pazarda yerli araçların payını artırmamız gerekiyor. Türkiye'nin aşınan üretim rekabetçiliğini güçlendirmek için politika geliştirilmesini önemli görüyoruz; elimizdeki mevcut tesisleri korumak, bu süreçte daha da hayati hale geldi” diye konuştu.
ÇİN'E KARŞI KOYULAN EK VERGİLERİN ÖNEMİ ARTTI
- Ülkelerin yerli üretimlerini korumaları ve dış ticarette denge sağlayabilmeleri adına tedbirler almalarının çok olağan bir durum olduğuna vurgu yapan Cengiz Eroldu, Çin’e karşı ABD, AB ve Türkiye’nin de son dönemde birtakım tedbirleri devreye aldığının altını çizdi. Eroldu, “Bu vergi düzenlemeleri, Çin ile AB arasındaki ticari ilişkilerde de gerginliğe neden oldu. Ülkemizde de benzer şekilde Çin menşeli araçlara ek vergi devreye alındı ve otomotiv sektörü özelinde bozulan dış ticaret dengesi üzerinde pozitif etki yaratılması hedeflendi. Devreye alınan tedbirleri sanayimizi korumak adına kısa vade için çok önemli görüyoruz. Ancak bu tedbirlerin uzun vadede daha önemli etkileri olacak, Çinli üreticilerin AB içinde ve ülkemizde üretim yapma kararlarını hızlandıracaktır” ifadelerini kullandı.