ELNUR İSMAYIL- BİLGESAM
10 Şubat tarihinde İsrail ve Suriye sınırında yaşanmış çatışma iki ülke arasında son yılların en tehlikeli çatışması oldu. İsrail, sınırlarının İran’a ait olduğunu iddia ettiği bir İHA tarafından ihlal edilmesini neden göstererek, Suriye hava savunma sistemlerini ve Suriye’deki İran’ın askeri varlığını hedef aldı. İsrail F-16I savaş uçağı düşürüldü. Bu olaydan Suriye’deki çözüm sürecinin nasıl etkileneceği ve hem İsrail hem de Esad rejimi ile ilişkileri iyi olan Rusya’nın tepkisinin ne olacağı merak edilmektedir. Bu yazıda merak edilen soruya cevap verilmesi amaçlanmaktadır.
Arap Baharı sonrasında Moskova-Tel Aviv ilişkilerini belirleyen önemli kriter Rusya’nın Suriye politikası olmuştur. Suriye’de iç savaş yaşandığı süreçte İsrail kendisini tarafsız olarak göstermeye çalışmış; fakat Rusya’nın Suriye’de askeri müdahalesi ile Tel-Aviv Kremlin’le ilişkilerini geliştirme stratejisi izlemeye başlamış; Moskova’yı kısa sürede bir çok üst düzey İsrail yetkilisi ziyaret etmiştir. Moskova-Tahran askeri ve politik ilişkilerinin gelişmesi Moskova-Tel Aviv ilişkilerini farklı bir şekilde etkilemiş; Başbakan Netanyahu’nun ülkesini bir dünya gücü yapabilme stratejisi ve İsrail’in Orta Doğu’daki bölgesel güç olma stratejisi olumsuz etkilenmiştir.
İsrail için bölgesel güvenliği açısından en önemli iki konu Hizbullah’a silah desteği sağlanmasının ve Golan tepelerinde İsrail karşıtı bir koalisyonun oluşabilmesinin önlenmesidir. Suriye’de etkili bir güç olarak imzalanacak barış anlaşmasına etki edebilme gücünde olan Rusya’nın Golan tepelerine ilişkin yaklaşımını teyit etmek Tel-Aviv için önemlidir. Bu İsrail ve Rusya üst düzey resmileri arasındaki görüşmelerde vurgulanan en önemli konulardan biri olmaktadır.
Mart 2016’da İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin’in Moskova ziyaretinde İsrail için önemli olan üç yaklaşım dikkat çekmiştir: İsrail kendi kuzey sınırlarına İran askerlerinin yerleşmesini istememektedir; Golan tepeleri üzerinde İsrail’in egemenliğinin uluslararası tanınması ve BM’ye bağlı UNDOF uluslararası barış gücü temsilcilerinin Golan tepelerine dönmesine ilişkin BM kararını Rusya’nın desteklemesidir.
İsrail, Sykes-Picot Antlaşması ile belirlenmiş Orta Doğu sınırlarının mevcut hali üzerinde ısrar edilmemesi gerektiği mesajını vermektedir. Bu anlamda Golan tepelerinin Suriye’ye ait olması mantığının kabul edilemez olduğunu ifade etmektedir. Rusya, İsrail’in güvenliğine ve bölgedeki çıkarlarına saygı duyduğunu ifade etmektedir.
İsrail Başbakanı Netanyahu Rusya ziyareti sırasında özellikle askeri ve güvenlikle ilgili konularda Rusya’yla işbirliğine önem verdiğini göstermiştir. Ziyaret amacının iki ülkenin askeri ilişkilerini geliştirmek ve her iki ülke için önemli olan Suriye’de izlenen politikalardan dolayı karşı karşıya gelmekten kaçınmak için koordinasyon içinde hareket etmeyi sağlamak olarak yorumlanmıştır. Başbakan Netanyahu, Golan tepelerinin ülkesi için kırmızı çizgi olduğu; Esad’la ve ya Esad’sız Suriye’de, Golan tepelerinin İsrail’in toprak bütünlüğü içinde kalacağı mesajı da verilmiştir.
İsrail’in Suriye’deki hedeflere açtıkları ateşe tepki olarak, Putin İsrail’in ulusal ve bölgesel çıkarlarına saygı duyduğunu fakat Suriye’ye müdahalesinden endişelendiğini beyan etmiştir.
1967 yılında Ortadoğu’da Arap devletleri ve İsrail arasında Altı günlük savaş, İsrail ordusunun Suriye’ye ait Golan tepelerini işgali ile sonuçlanmıştır. BM bölgeyi Suriye toprak bütünlüğü içerisinde gördüğünü beyan etmesine rağmen, Golan tepeleri İsrail kontrolündedir. Suriye’deki krizin sonlandırılması ile ilgili Nisan 2016’daki Cenevre görüşmelerinde Golan tepelerinin Suriye toprak bütünlüğü içerisinde olduğuna ilişkin madde ön anlaşma metnine dahil edilmiştir. Bu anlaşma metninin hazırlanmasında ve özellikle bununla ilgili maddenin dönemin ABD Dışişleri Bakanı Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un onayı dahilinde verilmiş olduğu İsrail hükümeti için rahatsız edici olmuştur. İsrail’in Rusya ile görüşmelerindeki ana müzakere konusu Golan tepeleri ile ilgili Rusya’nın nasıl bir tavır sergilediğidir. Suriye’de muhtemel bir çözüm olasılığında İsrail kendi çıkarlarının da dikkate alınmasını istemektedir.
Suriye’de iç savaş başlandıktan sonra Golan tepelerinde Hizbullah güçleri aktifleşmeye başlamıştır. İsrail askeri istihbarat birimleri Hizbullah’a İran ve Irak’tan Rus silahları gönderilmesi ile ilgili bilgiyi Rusya ile paylaşmıştır. İsrail Cenevre anlaşmasında nasıl bir karar verileceğinden bağımsız olarak Golan tepelerini kendi toprak parçası olarak görmeye devam edeceğini beyan etmiştir. İsrail, Suriye’de iç savaşın sonlandırılmasına olumlu yaklaştığını; fakat bunun sonucunda İsrail sınırlarının değiştirilmesine yönelik herhangi bir girişimi desteklemeyeceğini beyan etmektedir.
İsrail’in endişe ettiği en önemli konulardan biri İsrail ordusunun Suriye’den yapılan füze atışlarına karşılık vermesi halinde Rus savunma sistemleri ile karşı-karşıya gelmesi olmuştur. Görüşme sonrasında Rusya’nın Ortadoğu politikasının İsrail’in çıkarlarına hiçbir şekilde tehlike oluşturmayacağı konusunda garanti verilmiştir. Taraflar Akdeniz’de askeri kuvvetlerinin karşı karşıya gelmemesi için de anlaşmışlardır.
Rusya’nın Suriye’de iç savaşa müdahalesi sonrasında İsrail, Kremlin’in bölgedeki askeri varlığının kendisi için tehlike olmadığını da açıklamıştır. Fakat, İsrail için endişe verici en önemli konu Suriye’de Rusya’nın müttefiki olan İran’ın ve İran güdümündeki Hizbullah güçlerinin varlığıdır. İsrail güvenliği için tehlike oluşturabilecek konular arasında: -Rus silahlarının İran üzerinden Suriye’de Hizbullah güçlerinin eline geçme tehlikesi; -Suriye’nin Moskova ve Tahran arasında çıkar alanlarına bölünmesi ihtimalinde, Suriye-İsrail sınırının İran kontrolüne bırakılması; ve İran’ın Suriye’de askeri üs kurarak İsrail’e karşı kullanma ihtimali.
Rusya ve İsrail ilişkileri olumlu bir şekilde gelişmektedir. Bir yandan Rusya İsrail’in yanında olduğu mesajı vermekte; diğer yandan ise Suriye ve İran gibi İsrail’e düşman devletlerle stratejik işbirliğini geliştirmektedir. Fakat Ortadoğu’da başarılı olabilmesi için Kremlin’in Tel-Aviv’le ilişkilerinin iyi olmalı gerçeğini de kabullenmektedir.
İsrail Batı ile stratejik işbirliği içinde olmasına rağmen Rusya ile ilişkilerinde bağımsız bir çizgi izlemektedir. Rusya İsrail’in Suriye odaklı Ortadoğu politikasına karşı olabilecek yaklaşımlardan kaçınmakta; Tel-Aviv Rusya’nın Suriye’deki askeri ve politik varlığını kendisine tehlike olarak görmemektedir.
İki ülke ilişkilerini olumsuz etkileyebilecek tek konu Rusya-İran askeri ilişkilerinin gelişmesi olabilir. Bu açıdan analiz edildiğinde Tel-Aviv iki ülkenin ilişkilerinin gelişmesini önlemek için politikalar yürütmektedir. Suriye sorununda tarafsız tavrıyla dikkat çeken İsrail için Rusya güdümünde bir rejimin iktidarda kalması en uygun gelişme sayılabilir. Rusya’nın bu nedenle Suriye’de bulunması ve rejimi savunması İsrail’in de işine gelmektedir.