Boykotlarla başlayan yeni toplumsal ağlar ve meşruiyet çemberleri bize yeni bir dünyanın eşiğinde olduğumuzu söylüyor. Üniversite artık sadece evreni tanımlayan teorik bir düzlem değil, hayatı nasıl yaşamamızı gösteren bir kullanma kılavuzu niteliğine bürünüyor.
Üniversite yıllarında Ortega Y. Gasset’in Üniversitenin Misyonu kitabını okumaya başladığımda aslında anlamını da kavramaya başladığımı fark ettim. Bize meslek kazandıracak bir yerden fazlasıydı üniversite. Mete Akyol’un biz gazetecilik öğrencilerine üniversitenin aslında evrenin bir modeli olduğunu söylemesi de aklımda kalanlardan.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ RAFA KALKTI
Zaman geçti ve üniversitelerin, medeniyetlerin kurucu unsurları olduğunu öğrendim. Daha sonrasında ise meşruiyet sağlayan veya meşruiyeti yeniden üreten fabrikalar olduğunu. Örnek olarak Nazilerin yükselişi üniversiteler üzerinden olmuştu. Yahudi profesörler ari ırk saçmalıklarıyla birer ikişer kapının önüne konulduğunda sığındığı limanlardan biri Türkiye olmuştu. Bu öğretim üyelerinden bazıları da New York’un yolunu tutmuştu. Özellikle yenilikçi yaklaşımı ile tanınan New School, sürgündeki Yahudiler başta olmak üzere Nazi zulmüne maruz kalmış akademisyenlere kapılarını açmışlardı. Kaderin garip cilvelerinden biri olarak New School’un profesörlerinden biri “Gazze için Felsefeciler” belgesine imza attığı için Köln Üniversitesi’ne misafir öğretim üyeliği daveti geri çekildi. Profesör Nancy Fraser kendisi de bir Yahudi olarak bu tutumu yüksek sesle kınadı ve New School da bir bildiri yayınladı.
Güncel değişimlerin Avrupa’daki akademik hayata olan etkisine dair ilk örnek bu değildi kuşkusuz. Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle sınırları Dostoyevski’ye kadar uzanan bir sansür söz konusuydu. Almanya’da toplanması planlanan Filistin Konferansı’na Glasgow Üniversitesi rektörünün girişinin ve neredeyse üçte biri Yahudi olan konferans katılımcılarının engellenmesi, Almanya’nın İsrail’den daha siyonist olan yaklaşımının bir göstergesi. Kudüs İbrani Üniversitesi’nde Amerikan vatandaşı bir Ermeni profesörün Gazze’de yaşananlara soykırım demesi nedeniyle gözaltına alınmasıyla başlayan süreç diğer bir sıkıntıyı işaret ediyor. İfade özgürlüğü İsrail’i savunmayan herkes için rafa kalkmış durumda.
HASBARA MAKİNESI ÇALIŞIYOR
Avrupa ve İsrail bu durumdayken Amerikan üniversitelerinde başını Columbia’nın çektiği üniversite eylemleri kısa sürede tüm Amerika’ya yayıldı. Ünlü Filistinli akademisyen Edward Said’in karşılaştırmalı edebiyat profesörü olarak görev yaptığı bu kampüste, öğrenciler okul bahçesine kamp kurdu ve barışçı şekilde İsrail’in işlediği katliamlara ve savaş suçlarına karşı çıkmaya başladılar. Kamuoyunun güçlü desteğini alan bu eylemler kısa sürede üniversite yönetimini endişelendirmeye başladı. Daha önce birçok prestijli üniversitenin rektörü Filistin lehine oldukları ya da Filistin lehine gerçekleşen eylemleri engellemedikleri nedeniyle görevden alınmışlardı. Columbia Üniversitesi kampüsüne polisin gelmesi, ABD çapındaki diğer üniversitelerde –Indiana Üniversitesi- kampüslere keskin nişancıların çağrılması tansiyonu giderek yükseltti. İfade özgürlüğü ve insan haklarının kesişimindeki bu güçlü itirazlara Hamas yanlısı yaftası yapıştırmak isteyen İsrail hasbara makinesinin karşısında Filistin’e destek veren Yahudiler dikildi. Filistin sembolü karpuz dilimi desenli kipalarıyla kampüslerde ortaya çıkan Yahudi eylemciler, kampüslerdeki bütünleşmiş sivil ruhun sembolleri arasına girdiler. Cuma namazı kılan öğrencilere destek veren diğer öğrenciler, Şabat ayinleri için kampüste kefiyeli arkadaşlarıyla yan yana oturan Yahudi öğrenciler adeta yeni bir dilin ilk seslerini çıkarıyorlardı.
ABD BASINI SINIFTA KALDI
Naomi Klein’in New York’ta yaptığı bir konuşma adeta olan biten tüm eylemlerin ortak duygusu olarak elden ele yayılmaya başladı. Bu konuşmada vurgulanan siyonizmden kurtulmanın hayati öneme sahip olduğuydu. Bir Yahudi entelektüel olarak Klein, artık dindaşlarının teröre batmış siyonizm kamburundan kurtulması gerektiğini ifade etti. Bu konuşma aynı zamanda The Guardian gazetesinde de yayımlandı. Daha önce kendisine cömertçe açılan New York Times sütunları yerine İngiltere merkezli bir yayında yer bulabilmesini ayrıca değerlendirmek gerekebilir. New York Times’ın Columbia Üniversitesi’ndeki eylemlere yönelik, daha önceki özgürlükçü duruşunun yerine tam karşısında konumlanmasını, Columbia’da da görev yapmış ve şu anda Princeton’da görev alan öğretim üyesi karşılaştırmalı alıntılarla göz önüne koydu.
AKILLARDA 1968
Prestijli üniversitelerin içindeki çatırdama İsrail’in giderek kaybettiği entelektüel meşruiyet alanını işaret ediyor. Atlanta’daki Emory Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Noelle McAfee polis tarafından gözaltına alınan akademisyenlerden biriydi. Ancak elbette tek örnek değildi. Amerika’nın Çin veya Rusya’yı çok rahat eleştirebileceği yöntemleri rahatlıkla hayata geçirerek kampüslere pervasızca girmesi akıllara 68 olaylarını getirdi. Ancak bu defa Amerikan müesses nizamının karşısında rahatlıkla kriminalize edebileceği öfkeli bir öğrenci grubu yok. Toplum nezdindeki meşruiyetini muhafaza eden çoğulcu ve hedefe odaklanmış bir üniversite hareketi var. Gazze için birleşen sesler Gazze’ye kadar ulaştı ve Gazze’de çadırların üzerine Amerikalı öğrencilere teşekkür eden mesajlar yazılmaya başlandı.
DAHA ADİL BİR DÜNYANIN AYAK SESLERİ
Atlanta Emory Üniversitesi’nin felsefe profesörü Noella McAfee’nin politika ve psikanalizi bir araya getirdiği “Çöküş Korkusu” kitabı olan biteni özetliyor aslında. Bugün dünyanın tüm üniversiteleri, bir soykırım karşısında nasıl ses yükseltilmesi gerektiği konusunda Amerikalı öğrencilerden eşsiz bir ders alıyorlar. Bu Bosna katliamlarında, Suriye katliamlarında benzeri olmayan bir sivil güç. Boykotlarla başlayan yeni toplumsal ağlar ve meşruiyet çemberleri bize yeni bir dünyanın eşiğinde olduğumuzu söylüyor. Üniversite artık sadece evreni tanımlayan teorik bir düzlem değil, hayatı nasıl yaşamamızı gösteren bir kullanma kılavuzu niteliğine bürünüyor.
Hepimizin alacağı dersler var. Üniversitelerin Gazze’den aldığı ve Amerikan üniversitelerindeki öğrencilerin dünyaya aktardığı dersler. Nazilerin ve siyonizmin engelleyemeyeceği gelişmeler, yeni dünyanın ayak sesleri. Daha adil bir dünyanın…