Son yıllarda özellikle stres, uykusuzluk ve sürekli dijital uyarana maruz kalma gibi faktörler, birçok kişinin yaşadığı “beyin sisi” adlı durumu gündeme getiriyor.
Beyin sisi, zihinsel netlik kaybı, odaklanma zorluğu, öğrenmede gecikme, unutkanlık ve düşüncelerin birbirine karışması gibi belirtilerle kendini gösteren bir durum. Kişinin ne kadar dinç ve enerjik hissettiğine bakılmaksızın, zihinsel yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve odaklanma zorlukları yaşamasını ifade eder. Beyin sisi tıpta bir hastalık olarak tanımlanmaz ancak günlük yaşamı ciddi şekilde etkiler. Bu durumu yaşayan kişiler okulda, sosyal hayatta ve iş yerinde verimliliklerinin düştüğünü, daha fazla unutkanlık yaşadıklarını, öğrenmede güçlük çektiklerini ve fiziksel olarak da yorgun hissettiklerini belirtirler.
ÖĞRENME SÜRECİNİ TIKIYOR
Beyin sisi, hem kişisel yaşamımızı hem de akademik performansımızı doğrudan etkiler. Özellikle öğrenme süreçleri üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Beyin sisi, zihnin netliğini kaybetmesi demektir ve bu, dikkatin dağılmasına yol açar. Öğrenme sırasında odaklanma çok önemlidir. Kişi ders çalışırken, kitap okurken veya yeni bir konuya odaklanırken beyin sisi nedeniyle sık sık dikkatinin dağılması, öğrenilen bilgilerin verimli bir şekilde içselleştirilmesini zorlaştırır. Bu durum kişi üzerinde aşırı stres oluşturur ve dolaylı olarak daha fazla dikkat kaybı ile öğrenme sürecinin tıkanmasına neden olur.
Öğrenme sürecinde, beynin bilgiye ne kadar hızlı ve doğru bir şekilde erişebildiği çok önemlidir. Bu nedenle beyin sisi, genellikle hafıza sorunları ile de ilişkilendirilir. Kısa vadeli bellek, özellikle yeni bilgileri depolama ve hatırlama merkezidir. Beyin sisinin varlığı, kişinin yeni bilgileri alıp depolamasını zorlaştırır. Bu durum öğrenme sürecini daha uzun ve karmaşık hale getirir. Nihayetinde, öğrenen, öğrendiği bilgileri hatırlamakta zorlanır ve akademik performansı zayıflar.
DÜŞÜNME HIZI YAVAŞLIYOR
Beyin sisi, düşünme hızını da yavaşlatır. Zihinsel yorgunluk, özellikle uzun süreli öğrenme veya problem çözme gerektiren görevlerde ortaya çıkar. Beyin, gerektiği gibi işlem yapamadığında, zihinsel yorgunluk daha da artar. Bu, öğrenme sürecini yavaşlatır ve verimlilik düşer. Kişi, öğrenmesi gereken materyali yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilir. Başka bir açıdan bakıldığında ise bu, zaman kaybı demektir.
Beyin sisinin bir başka etkisi de öğrenmeye yönelik motivasyon kaybıdır. Zihinsel bulanıklık, genellikle kötü ruh hali, stres ve kaygıya neden olur. Bu da kişinin öğrenmeye karşı isteksiz olmasına yol açar. Ayrıca, öğrenmeye ilişkin anksiyete seviyesi arttıkça, kişi zor bir görevi tamamlamak için gereken çabayı göstermekte zorlanır. Öğrenme süreci stresli ve zorlayıcı hale geldiğinde ise kişi tükenmişlik hissi yaşamaya başlar.
Beyin sisi uzun vadede kişinin genel performansını etkiler. Sürekli olarak öğrenme süreçlerinde zorluk yaşayan bireyin başarı seviyesi düşer. Eğitimdeki başarısızlık, işyerinde verimlilik kaybı ve kişisel hedeflere ulaşmada gecikmeler yaşanır. Kişi, doğru kararlar almakta ve yeni beceriler kazanmakta zorlanır. Bu durum, öğrenme süreçlerinin daha karmaşık hale gelmesine ve sonunda kişinin potansiyelini tam anlamıyla kullanamamasına yol açar.
STRESLE BAŞA ÇIKMAYI ÖĞRENMELİYİZ
Beyin sisini birçok farklı sebep tetikleyebilir. Ancak başlıca etkenler; stres ve anksiyete, uykusuzluk, dijital bağımlılık, beslenme eksiklikleri, hormonal değişiklikler ve kullanılan ilaçlar şeklinde belirtilmiştir. Bu faktörler düzeltilirse beyin sisi de kendiliğinden dağılır.
Öncelikle stres faktörlerini azaltmak veya stresle başa çıkmayı öğrenmek gerekir. Stres yönetimi konusunda kişi kendisini eğitebilir. Şayet kendini eğitmek konusunda yetersiz kalıyorsa profesyonel desteğe başvurması gerekebilir. Akabinde kişi, uykusunu düzene koymalıdır. Uyku, beynin kendini toparlaması ve yenilenmesi için en önemli faktördür. Uzmanlar, yetişkin bireylerin her gece 6 ilâ 8 saat uyumaya özen göstermesi gerektiğini belirtmektedir. Ancak modern yaşamda geceleri uyumayıp, gündüzleri yorgun ve bitkin bir şekilde hayatına devam eden insan sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Kainatın kusursuz düzeninde gündüzler çalışmak, geceler uyuyup dinlenmek için yaratılmıştır. İnsanın bu yasayı ihlal etmesinin elbette ki kendi bünyesinde menfi neticeleri olacaktır.
DİJİTAL DETOKS
Uyku düzenine ilaveten beyin sisini ortadan kaldırmak için dijital detoks yapılmalıdır. Uzun süreli ekran maruziyeti beyin sisini artırmaktadır. Günün belirli saatlerinde telefon, tablet ve bilgisayar kullanımını sınırlayarak beyin rahatlatılabilir. Bugün çocuklardan orta yaş üstü yetişkinlere kadar çok geniş bir skalada dijital bağımlılık, en yaygın bağımlılık türü olarak karşımıza çıkmaktadır. TÜİK, 2024 yılında bu konuyla ilgili olarak çok kapsamlı bir veri analizi yayınlamıştır, ilgilenenler bu analiz raporuna göz atabilir.
Günümüzün en büyük problemlerinden biri de sağlıklı besin problemidir. Tükettiğimiz gıdaların önemli bir kısmı organik olmaktan uzak, çeşitli kimyasallar veya ağır metaller barındıran besinlerdir. Paketli gıdaların ise ezici çoğunluğunun insan sağlığını tehdit ettiği bilinen bir gerçektir. Beyin sisini dağıtmak için yapılması gerekenlerden biri de temiz içerikli sağlıklı gıdalarla beslenmektir. Özellikle Omega-3 yağ asitleri, antioksidanlar ve B grubu vitaminler açısından zengin bir beslenme prosedürü beyin sisi için tavsiye edilmektedir. Elbette ki bu, biraz da imkân meselesidir.
Son olarak, gerekmedikçe ve doktor tavsiyesi dışında ilaç kullanmamak, fiziksel aktiviteyi artırmak ve zihin antrenmanı yapmak da beyin sisini çözmenin önemli bileşenlerinden biridir. Bu hususlara dikkat ettiğimiz ölçüde beynimizi kuşatan sis perdesini kaldırabilir, bilgiyi kolayca edinip hayata tatbik edebilir, iletişim yeteneklerimizi geliştirebilir ve her bakımdan sağlıklı bir birey olmayı başarabiliriz.