Bir dilin kelime, deyim, terim vb. söz varlığı unsurlarını bir araya getiren sözlükler, yazılı geleneğe sahip dillerin iki temel kaynağından biridir. Diğeri dilin ses, kelime (tür, yapım, çekim) ve söz dizimiyle ilgili kaidelerini gösteren gramer kitabıdır.
Bir dilin kelime, deyim, terim vb. söz varlığı unsurlarını bir araya getiren sözlükler, yazılı geleneğe sahip dillerin iki temel kaynağından biridir. Diğeri dilin ses, kelime (tür, yapım, çekim) ve söz dizimiyle ilgili kaidelerini gösteren gramer kitabıdır. Yaklaşık 10 asır önce bu hakikatin farkında olan Kâşgarlı Mahmut, Türk dünyasına sözlüğün yanında bir de dil bilgisi kitabı armağan etmiştir. Onun Dîvânu Lugâti’t-Türk’te bahsettiği Kitâbu Cevâhiri’n-Nahv fî Lugâti’t-Türk adlı dil bilgisi kitabı, ne yazık ki bugün elimizde bulunmuyor. Ancak içeriğindeki dil kurallarıyla Dîvân da Türkçe için aynı zamanda bir gramer hüviyetindedir.
TÜRKÇENİN HAZİNESİ
Sözlükler; dilin söz varlığını içine alma, dilin yapısı ve işleyişi hakkında fikir verme, ait olduğu milletin kültürünü yansıtma ve bilgi düzeyinin sonuçlarını sergileme, diğer toplumlarla ve dillerle ilişkilerini gösterme gibi birçok konuda bilgi ihtiva eder. Bu özellikleriyle sözlükler diller için sadece bir kılavuz ve referans kaynağı değil aynı zamanda bir hazine durumundadır. Nitekim araştırmacılar ve sözlük yazarlarının sözlüğe dair kanaatleri de bu yöndedir. Bu düşünceyi Şemsettin Sami Kâmûs-ı Türkî’nin başında “Lügat kitabı bir lisanın hizânesi (hazinesi) hükmündedir.” şeklinde ifade eder.
Sözlükler; düzenleniş amacına, hedeflediği kitleye, kullanıcı gruplarına ve taşıdığı niteliklere göre değişir. Bir sözlük yazarı eserini tertip ederken neyi hedeflediğini, kime hitap etmek istediğini ve malzemeyi nasıl düzenleyeceğini göz önünde bulundurur. Aslında bunlar sözlüğün türünü de belirler. Sözlükler bir veya birden fazla dilin söz varlığına yer verme durumuna göre tek dilli veya çok dilli; alfabetik sırayı esas alıp almama ölçütüne göre kavram veya alfabetik; işlediği söz varlığının niteliğine göre genel, tarihî, etimolojik gibi isimlerle anılır. Madde sayısı ve içerik yönüyle de büyük, orta boy, mini, cep gibi adlar verilir.
Sözlükler hazırlanış şekline, gayesine, hedef kitleye, sergilediği özelliklere göre değişse de sözlük hazırlamada en önemli husus, amacın belirlenmesidir. Zira sözlük yazarı amacına göre malzeme derleyecek, eserin gövdesini teşkil eden söz varlığının sınırını düzenleyecek ve böylelikle sözlüğünün çerçevesini belirleyecektir.
SÖZ VARLIĞIMIZI KAPSIYOR MU?
Peki, bir genel sözlük hangi maddeleri kapsar? Genel sözlükler bir yazı dilini bütün unsurlarıyla ele alan eserlerdir. Bu kitaplar, dilin tüm söz varlığını kapsayan bir anlayışla vücuda getirilir. Genellikle tek dilli olur ve alfabetik düzene göre tertip edilir. Sözlüğe alınacak maddelerin tespitinde eş zamanlılık ilkesi esas alınsa da asırlarca kullanılarak dile mal olmuş, mensubu bulunduğu medeniyetin bir değeri hâline gelmiş kelime ve sözler de dilin tarihîliği, kültürün sürekliliği gereğince sözlüğe dâhil edilir. Böylece hem tamamı köklü bir geçmişin hatırası olan kelimeler diri tutulmuş olur hem de o kelimeleri işle(t)mek suretiyle âdeta ebedîleştiren ilim, fikir ve sanat erbabı yâd edilmiş olur.
Yukarıda da ifade edildiği üzere, genel sözlüklerin birincil özelliği kapsayıcı olmasıdır. Fakat bir uzmanlık alanı için ayrıntı sayılabilecek, herkesçe bilinmesi gerekli olmayan kelime ve kavramların böyle bir çalışmaya alınmasına gerek yoktur.
Genel sözlükler kendi içinde çeşitlilik gösterir. Bunlar farklı boyutlarda ve kapsamda hazırlanabilir. Esasen bu farklılıklar sözlüğün düzenlenme amacıyla ilgilidir. Hedefi dildeki “tüm” söz varlığı ögelerini bir araya getirmek olan sözlükler genellikle “büyük” sıfatıyla anılır ve bu durum sözlüğün adına yansıtılır: Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Doğan Büyük Türkçe Sözlük gibi. Kimilerindeyse eserin “büyük” olduğu müellifin mukaddime bölümündeki açıklamalarından anlaşılır: Ötüken Türkçe Sözlük, Türkçe Sözlük (TDK) gibi.
Bazı genel sözlükler orta boy şeklindedir. Bunlar ihtiva ettiği madde sayısı bakımından büyük sözlüklerin gerisindedir. Böyle sözlükler genellikle büyüme ve eğitim sürecinde farklı aşamalarda bulunan kullanıcılar için hazırlanır. Bunlar uygun söz varlığı seçimi gerektirir ve her madde için kısıtlı bilgileri içerir. Ayrıca bu kitaplar çoğunlukla renkli olur ve bazı maddeler de resim ve çizimlerle desteklenir: Okullar için Türkçe Sözlük, Ortaokul Türkçe Sözlük gibi.
Genel sözlükler içinde daha alt yaş grupları için tertip edilenler de vardır. “Mini Sözlük, Cep Sözlüğü, İlkokullar İçin” gibi adlarla çıkan bu eserlerin madde sayısı az olup hitap ettiği kesime göre düzenlenir. Renkli ve resimli tasarlanan bu sözlüklerin kapağında “midi boy, cep boy” gibi ifadeler de bulunabilir.
GÜNCELLENMESİ GEREKİR
İnsanlar sözlüklere bilmedikleri yahut ilk defa karşılaştıkları kelimeler hakkında (anlam, imla, köken vs.) bilgi edinmek veya kelimeler hakkındaki mevcut bilgilerini kontrol etmek için müracaat ederler. Bu nedenle, türü ne olursa olsun, bütün sözlükler birer referans kitabıdır. Fakat sözlük bahsinde ilk akla gelen genel büyük sözlüklerdir. Bunlar belirli yaş ve meslek grubu dışında herkes için birincil kaynak durumundadır. Dolayısıyla bu kitapların dilde kullanılan, tarihî veya güncel metinlerle tanıklanan, halk arasında işletilerek belli bir kullanım yaygınlığına ulaşmış kelimelere kucak açması gerekir.
Kullanıcısı ekseriyetle öğren(i)ciler, eğitimciler, mütercimler, gazeteciler, siyasetçiler, fikir ve sanat adamları olan genel sözlükler sadece eğitim, bilim ve kültür dünyasının değil günlük hayatın da önemli bir parçasıdır. Zira dil canlı ve sosyal bir müessesedir. Kullanıma, toplumlar arası etkileşime, dünyada ve ülkede yaşanan siyasi, sosyal, ekonomik gelişmelere bağlı olarak her an yeni kelime, deyiş ve kavramlarla karşılaşması mümkün ve tabiîdir. Sözlükler de bu canlı varlığın tanığı ve görüntüsüdür. Bu yüzden sınırlandırıcı ve dışlayıcı anlayıştan uzak bir şekilde belirli aralıklarla gözden geçirilmesi, güncellenmesi, geliştirilmesi, eksiklerinin giderilmesi, hatalarının düzeltilmesi gerekir.
Türkçenin ilk sözlüğü yaklaşık 9 bin kelimeden oluşuyordu. Bugün genel sözlüklerdeki kelime sayısı 130 bini aşmış durumda. Orhun yazıtlarından günümüze Türkiye Türkçesinin söz varlığı ise 300 binin üstünde. Rakamlar dilin gelişimi hakkında fikir verdiği gibi yıllar içinde oluşan kelime hazinesini de görmeyi sağlıyor.