Suriyeli genç Ömer Alshogre, 15 yaşında girdiği Esed’in cezaevlerinde tam 3 yıl boyunca aralıksız işkence gördü. Günlerce aç ve susuz kaldı, vücuduna elektrik verildi, tavana asılıp metal sopalarla dövüldü. İki kuzeni hemen yanında işkence altında öldü. Bugün hem BM’de hem ulaşabildiği her platformda Esed’in zulmünü anlatıyor.
Suriye’de 15 yaşında girdiği Esed rejimi hapishanelerinde 3 sene boyunca türlü işkenceler gördü. Günlerce aç ve susuz kaldı, dövüldü, vücuduna elektrik verildi. Kendisi gibi alıkonulan ve dünyada en çok değer verdiği kişi olan kuzeni kollarında can verdi.
İŞKENCE UYGULARKEN GÜLÜYORLARDI
- “Devrim başladığında 15 yaşındaydım. Yolsuzluk ya da diktatörlük hakkında hiçbir şey bilmiyordum. ‘Beni koruması gereken bir polis memuru neden bana işkence etsin’ diye soruyordum kendime. Okulda öğrendiklerimin doğru olmadığını, Suriye’de polislerin insanları korumadığını ilk kez aç bırakılıp işkence gördüğüm gün anladım. İçeride psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldım ve gardiyanların izinsiz konuştuğu için insanları öldürdüğüne şahit oldum. Hapishanede kaldığım süre boyunca aç ve susuz bırakılarak bedensel ve zihinsel işkenceye maruz kaldım. Üzerimde elektrikli çubuk kullandılar. Beni tavana asıp ve metal sopalarla dövüyorlardı. Gardiyanlar işkence uygularken gaddarca zevk alıyordu. Bir gardiyanın bana işkence ederken güldüğünü duydum, beni incitmekten zevk aldığına şahit oldum. Bu hissettiğim şey insanlık dışıydı”
KUZENİM KOLLARIMDA ÖLDÜ
“Kuzenlerim Beşir, Nur ve Reşad da benimle birlikte tutuklandı. Beşir, Rashad ve Nur da işkence gördü. Sevdiklerimi, kuzenlerimi beni dövmeye, beni de onları dövmeye zorladılar. Rashad yanımda işkence altında öldü. Ben onu odaya taşırken Beşir kollarımda öldü. Kollarımda can verirken yüzüme baktı ve Arapça’da yüz çiçek anlamına gelen “mit varde” (yanımda olduğun için sana yüz çiçek)dedi. Gardiyanlar bana Nur’un öldürüldüğünü söylediler. Aslında hayatta kaldığını ve şu anda Türkiye’de yaşadığını, evli ve bir kızı olduğunu öğrendim”
ANNEME TÜRKLER SAHİP ÇIKTI
“Hapiste kaldığım süre boyunca Suriye rejimi babamla kardeşlerimi öldürdü. Annem bazı kardeşlerimle birlikte hayatta kaldı ve hepsi Türkiye’ye kaçtı. Türkiye yıllarca ailemin yaşadıkları güvenli yuvaları oldu ve kendilerini toplayıncaya kadar her zaman muhteşem Türk komşularından yardım gördüler. Türkiye’deki kültür benzerlikleri annemi ve kardeşlerimi evde hissettirdi. Annem kendi işini açarken kardeşlerim Türkçe’yi öğrenip Türk okullarında okumaya başladılar
Annem yozlaşmış istihbarat servislerine rüşvet vererek beni hapisten çıkarmayı başardı. İçeriden çıktıktan sonra Türk Ordusu tarafından anneme gitmem için yardım edildi. Hapishanede tüberküloza yakalandım. Türkiye’de tedavi gördüm ve hayata tutundum. Güvenliğim ve sağlığım için Avrupa’ya seyahat etmem gerekti. İsveçe gittim, annemi ve kardeşlerimi yanıma aldım. İsveç harika bir ülke olmasına rağmen annem hiçbir ülkeyi Türkiye’yi sevdiği kadar sevemedi”
BMGK KONUŞMASI
- “Tanıklığımdan ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden sonra, Türkiye’nin BM büyükelçisi Feridun Sinirlioğlu tarafından kendisiyle görüşmem için davet edildim. Bizi ofisine davet etmek için inisiyatif kullanan ve işimizi nasıl yapacağımız konusunda bize tavsiyelerde bulunan, aynı zamanda işini daha iyi yapmamız için bizden tavsiye isteyen ilk büyükelçiydi”
Türkiye bir fırsat verdi
“Bugün Washington DC’deki Georgetown Üniversitesi’nde öğrenciyim, dünyanın her yerinden insanlarla küresel sorunları ve Suriye’deki çatışmayı tartışmak için buluşabileceğim bir yer. Suriye için çalışıyorum ve her zaman Suriye için burada olacağım. Türkiye, milyonlarca Suriyeliye hayatta kalma ve gelişme fırsatı verdi. Türkiye’ye minnettarım çünkü ailemin geri kalanını kurtardı, diğer arkadaşlarımı ve akrabalarımı kurtardı, kurtarılmayı hak eden milyonlarca Suriyeli’nin hayatını kurtardı.”