Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
İnsan Kaynakları
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Mehmet OCAKTAN mocaktan@yenisafak.com.tr

Bir 'terör çetesi' haline dönüşen İsrail hükümetinin hedefindeki Filistin Başbakanı İsmail Heniye feryat ediyor: "Filistin'de yaşanan bir insanlık dramı. Ambargo kurbanıyız. Adı konmamış çocuklar ilaç ve gıdasızlıktan ölüyor. Ama dünya tuhaf bir suskunluk içinde. Filistin halkının hür iradesine saygı gösterin. Bu halk demokrasiyi seçmiştir."

İki-üç askeri bahane eden İsrail, Filistin halkını yok ediyor, Lübnan'ı yerle bir ediyor ve sivilleri katlediyor. Ve dünyada biçbir güç ve hukuk bu 'çete'yi durduramıyor. Bu, insanlığın ve hukukun iflasıdır. Aynı zamanda Amerika'nın Ortadoğu'da umut bağladığı 'demokrasi projesi'nin de iflasıdır.

Ne yazık ki, 'barış', özgürlük ve demokrasi gibi parlak masalların Filistin halkı için bir anlamı da kalmamıştır. Maalesef, gezegenimizi İsrail hükümeti diye adlandırılan yeni bir "terör çetesi" işgal etmiş bulunuyor. Ve bu 'çete'nin etrafında türeyen, insanlık düşmanı yaratıklar... Bunlar, bebeklerin ölmesinden, şehirlerin yakılıp yıkılmasından özel bir haz alıyorlar.

Anladığımız kadarıyla, 11 Eylül sonrasında 'terör'e karşı küresel bir mücadele başlatan Amerika da bu 'İsrailli çeteler'den pek de rahatsız değil. Maalesef, bu 'çeteci' anlayışla birlikte bütün insanlık değerlerini kıyıcı bir süreç başlamış bulunuyor. Öyle ki bütün sağduyulu yaklaşımlar, 'barış inisiyatifler'i de susmuş durumda. Hatta, bugüne kadar varolduğu söylenen, İsrail içindeki 'barış yanlıları'ndan bile insanlık adına tek barış sesi yükselmiyor.

Sanki bütün insanlık 'İsrailli çeteler'e teslim olmuş gibi...

Geçtiğimiz hafta sonunda, Gazeteciler Yazarlar Vakfı'nın düzenlediği 11. Abant Platformu'nda "Küresel politikalar ve Ortadoğu'nun geleceği" tartışıldı. Toplantıya, Türkiye'den, Amerika'dan, Rusya'dan, Arap ülkelerinden ve İsrail'den bilim adamları, siyasetçiler, tarihçiler ve gazeteciler katıldı. Bildiriler sunuldu, tartışmalar yapıldı.

Filistin'de derin acıların, dramların yaşandığı bir döneme rastgelen bu toplantının ana eksenini de kuşkusuz, bölgedeki sıcak gelişmeler oluşturdu. Özellikle İsrailli tarihçi Benny Moris'in konuşmalarından çıkarak söylemek gerekirse, İsrail halkının hemen büyük bir bölümü, Filistinlilerin bu dünyada yaşama hakkına sahip olduğuna inanmıyor.

Mesela, bir tarihçi olan ve doğal olarak gelişmelere daha 'insani' bakması gereken Benny Moris, konuşmasının hiçbir bölümünde, henüz adı bile konmamış bebeklerin ölümünden rahatsız olduğunu ifade eden tek cümleye yer vermedi. Bu, tarih adına, insanlık adına utanılacak bir durum.

Benny Moris, 'insanlık durumu' ile ilgili tek cümle etmedi, ama tarihte Müslümanların Yahudileri katlettiğini ve İslam'da Yahudiler hakkında hep olumsuz ifadeler kullanıldığını çok pervasız bir dille söylemekten de geri kalmadı.

Ancak ne hikmetse, Medine Vesikası'nda Peygamberimiz'in Yahudileri de 'Ümmet'in bir parçası olarak gösterdiğini görmezlikten geldi. Ayrıca Benny Moris, toplantıya katılan tartışmacılardan birisinin, "Yahudiler İspanya'dan sürüldüklerinde, Avrupa'da katliama uğradıklarında hangi Müslüman ülkeye sığındılar" sorusunu da duymazlıktan geldi.

Kısacası, bugün İsraillilerin gözü (bu bir tarihçi de olsa fark etmiyor), Filistin'de çocukları katletmekten başka bir şeyi görmüyor. Adeta hafızalarını yitirmişler... Öyle ki, İspanya'dan sürüldüklerinde kendilerine kucak açan Osmanlı'yı bile hatırlamak istemiyorlar. Herhalde, Osmanlı da Müslüman olduğu için olsa gerek...

ON GÜNLÜK MOLA: Gazeteciliğin yoğun temposu içinde zaman zaman iş, zaman zaman da seyahat amaçlı mola vermek gerekiyor. 10 gün süreyle Tokyo ve Hiroşima civarlarında olacağım, görüşmek üzere...

Geri dön

Mesaj gönder

Yazdır

Yukarı