T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 18 TEMMUZ 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Sonunda adı 'Ata' olan bir müdür bulundu nihayet!

"Ata Özer, Balat'da doğdu. Hem ailenin hem de semtin o güne kadarki tek üniversite mezunuzdu. 'Atatürk benim kalbimde' diyen Özer tarih öğretmenlerine şöyle sesleniyor: 'Anıtkabir altındaki müzeyi çocuklara göstermeyen benimle rahat çalışamaz.' Yarın Bakan Çelik ile Ankara'da buluşup, cuma günü İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevini devralacak Özer sorularımı cevapladı" diyor Hürriyet gazetesinin haberi.

Gazete yeni müdürle yaptığı röportajda üç fotoğraf kullanmış: Fotoğrafların birinde Ata Özer'i ayağındaki topu sektirirken görüyoruz. Eskiden futbol oynarmış. "O (yani Başbakan Erdoğan) Camialtı'nda oynarken, ben Kulaksız takımında oynuyordum. Ne zaman görse 'ağabey' diye hitap eder. Ellerimi başımın arasına koydum 'Ata Özer, sen başbakan olsaydın ona bu ilgiyi gösterir miydin?' dedim. Cevabım 'evet' oldu. Nedeni sporcu ahlakı..." diyor röportajın bir yerinde...

İkinci fotoğrafta müdürün arabasını görüyoruz. BMW marka bir otomobil. Plakası dikkat çekici: "34 ATA 79". "BMW'ye bindiğime bakmayın, fakirliğimi hiç unutmadım" diyerek başlayıp devam ediyor: "Yolda yağmurda ıslanan birini gördüğümde hemen alırım, çamurda bırakmam."

İstanbul'un yeni İl Milli Eğitim Müdürü (belli ki) medyaya konuşmayı seviyor. (Bakalım, eğer konuşma yasağı getirilmez ise daha kaç röportaj verecek.) "Taksiler"i varmış. "Taksiler"i eskiden daha çokmuş (altı tane) ama Şehremini Anadolu Lisesi'ne müdür olunca sayıları bayağı (üç tane) azalmış. "Kefenin cebi yok ki o tarafa götüreyim" diyor. (İstanbul dışındaki okurlara bilgi: "Üç taksi" (yani üç taksi plakası) bugün aşağı yukarı 1 milyon dolar ediyor bu şehirde.)

Varlıklı olduğu için olacak, daha makamına oturmadan "Hodri meydan!" demeyi de unutmamış: "'Hodri meydan' diyorum. Kim bana menfaat karşılığı bir bardak çay içirmişse, herhangi bir şey vermişse, odamda para lafını konuşmuşsa, işte buradayım. Mal varlığımı matbu olarak isteyen herkese veriyorum. Size de vereyim." (Bence çok yersiz bir meydan okuma bu, ne gereği var. Şehremini Anadolu Lisesi müdürü hakkında niçin böyle iddialar olsun ki?)

Yeni müdür okul müdürlerini çok çalıştıracağını açıklıyor. "Bu memlekette kanunlar, adalet, yönetmelikler var. Ama, Ata kanunları da var. Ata kanunları yönetmeliğe uygun olarak işleyecek. İlk önce fakir semtteki okullara gideceğim. Okul aile birlikleri ve müdürlerle konuşacağım. Eğitim-öğretim beni ilgilendirmiyor. Önce okuldaki anarşi ve şiddeti durdurma niyetindeyim" diyor.

(Hadi hayırlısı...)

Röportajdan bu kadar söz etmek yeter herhalde; şimdi de bir iki yorum:

Röportajdan anlaşılan o ki, Yüksek İslam Enstitüsü mezunu yeni müdür "Ata kanunları"nı da araya sokarak (başta öğrencilerini Anıtkabir'deki müzeye götürmeyen tarih öğretmenleri olmak üzere!) İstanbul milli eğitimini bayağı uğraştıracak... Yeni müdürün bugüne kadar alışılmış müdürlerden bayağı farklı bir yapıda ve mizaçta olduğu da muhakkak. Otomobilin plakasına adını yazdıran, "taksileri"nden bolca söz eden, durduk yerde "Hodri meydan!" diyen, öğretmenlere şimdiden "(yoksa) benimle rahat çalışamaz" tehditi savuran bir müdürle bugüne kadar karşılaşmamıştık. Yeni müdür şaşırtıcı bir biçimde, Balat'tan çıkan ilk üniversite mezunu olduğunu da iddia ediyor. (Oysa "Balat"tan söz ederken herkesten önce İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü'nün bir şeyler hatırlaması gerekmez mi?)

Bu çerçevede iki söz de bugüne kadar bu köşede hakkında iyi sözler de söylediğim Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e: İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü söz konusu olunca aklınıza gelen ilk aday Ata Özer miydi? İstanbul gibi zenginlikleri kadar sorunlarıyla da ülkenin merkezi olan bir ilin eğitim-öğretim işlerini göğsünü gere gere "Ama Ata kanunları da var" diyebilen bir lise müdürünün yönetimine teslim etmek ne derece yerinde bir seçimdir? "Milli Eğitim" işinin de (diğerleri gibi) artık bambaşka bir yaklaşım ve beceri gerektirdiğini hatırlamadınız mı?

Ve son olarak şu soru: Niçin böyle davranıyorsunuz?

Gerçekten ama gerçekten anlaşılır gibi değil. Çelik'in özelliklerinizden hepten bihaber olsam, "Özellikle mi yapıyorsunuz?"

derdim mutlaka...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi