T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 18 TEMMUZ 2006 SALI | ||
|
"Madem İsrail kendi güvenliği için yakın çevresine dönük askerî operasyon düzenleyebiliyor, PKK terörüne muhatap Türkiye neden aynısını yapmasın?" Bu soruyu zihinlerinde taşıyanlara düşüncelerinin 'yanlış' olduğunu söylemek herhalde kolay değil. Kurulacak her paralellik Türkiye'nin Irak'a askerî müdahalesinin lehine bir sonuç verecektir. Son birkaç gün içerisinde PKK terörüne verdiğimiz şehitler hepimizin yüreğini sızlatıyor. İçimizde, "Ne pahasına olursa olsun, bu terör mutlaka dursun" demeyecek herhalde pek az insan vardır. Kan beynimize sıçradı, öfkemiz yüzünden burnumuzdan soluyoruz. Öfke baldan tatlıdır, ama öfkeyle kalkanın başına geleni bildiren atasözünü de unutmayalım. Türkiye elbette teröriste onun anladığı dilden cevap vermeli. Yaptığı teröristin yanına kâr kalmamalı. Gençlerimizi, insanlarımızı terörün insafına terk etmemeliyiz. Ancak, terörle mücadele amacıyla atacağımız adımlar, bizi, daha büyük bir hataya sevk etmemeli. Aklımız hislerimizi gemleyebilmeli. Türkiye, bütün zorlamalara rağmen, kan ve ateşle sınanan bölgede meydana gelen gelişmelerin uzağında kalmayı başardı. Birkaç kez bu yanlışlıktan ancak kıl payı kurtulabildiğimiz için bunun ne kadar zor olduğunu iyi biliyoruz. Irak Savaşı'na bulaşmadı Türkiye, güçlülerin bölgeye dönük hesaplarının bir parçası haline dönüşmeye karşı direnebildi. Bugün herkesin takdir bakışlarına muhatapsa Türkiye, bunda, kan ve ateşe mesafeli duruşunun payı büyük. Yazının devamını okumadan önce, bir dakikanızı, şu soruya cevap aramak için ayırmanızı tavsiye ederim: "PKK'nın son zamanlarda Türkiye'nin içine dönük eylemlerini artırmasının reel bir sebebi var mı?" Eğer bir dakikanızı soruyu cevaplamaya hasrettinizse birlikte düşünebiliriz: Evet, PKK terörünün tam da şu sırada artması için Türkiye'den kaynaklanan herhangi bir sebep bulunmuyor. Ak Parti hükümeti, birçok alanda bölge halkını rahatlatan açılımlar gerçekleştirdi; halen gündemde olan şikâyet konuları ise zaman içerisinde çözülebilecek cinsten... O halde şimdilerde karşımıza çıkan bu terör dalgası neyin nesi? Bölgeden gelen şehit cenazeleriyle, şehit veren ailelerin evlerinden yükselen sesler, hepimizin yüreğini dağlıyor; hisli bir insan olduğu bilinen Başbakan Tayyip Erdoğan bu gelişmeden daha da fazla etkileniyor. Nasıl etkilenmesin? Dört yıl boyunca, 'Kürt Sorunu' adını koymaktan çekinmediği konuda, sağdan-soldan gelen eleştirilere aldırmadan yaptığı açılımların terörü bitirmesi beklenirdi... PKK'nın terörü azdırması, Başbakan Erdoğan'a, "Acaba yanlış mı yaptık?" sorusunu sorduruyor. Bu sorunun Ak Parti çevrelerinde bir süredir sorulduğu biliniyordu zaten; etraftan gelen eleştirilere rağmen Terörle Mücadele Yasasında ısrar edilmesi bunun göstergesiydi. Başbakan Erdoğan'ın son çıkışı hükümetin zecri tedbirler alma arifesinde olduğunun işareti. Terörle Mücadele Üst Kurulu ile Bakanlar Kurulunun dün yapılan toplantılarında bir tedbirler paketi üzerinde çalışıldığı belli. Pakette Irak'ın kuzeyine askerî bir müdahale de öngörülüyor mu? Türkiye, İsrail'in Filistin ve Lübnan'a yaptığı müdahaleden etkilenerek, PKK ile mücadele için Irak topraklarına birliklerini gönderecek mi? Umudum, İsrail ile paralellik kurulabilecek bir askerî harekâta sevk edecek, alev alev yanan bölgenin ateşini daha da yükseltecek bir oldu-bittiden Türkiye'nin uzak kalmasıdır. Ak Parti hükümeti Türkiye'yi ateşin içine düşmekten korumayı şimdiye kadar başardı; bundan böyle de aynı başarı çizgisini sürdürmeli...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |