T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 29 MART 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
Olacak gibi de görünmüyor... Bu kadar işsizlik, bu kadar yoksulluk, hallolması gereken bu kadar sorun dururken, CHP aslî muhalefet görevini bir kenara bırakıp, hiç de gereği olmayan bir işe, "rejim bekçiliğine" soyunuyor. Meseleyi vaktiyle Zülfü Livaneli biraz "kurcalar gibi" olmuştu da, sesini kestiler adamcağızın. Sonra da partisinden uzaklaşmasına neden oldular. Çok basit ve her kesimin, her düzeyden insanın kavrayacağı şeyler söylüyordu Livaneli: "CHP sol kimliğini yeniden gözden geçirmeli, kendini kitlelere açmalı, azıcık özgürlükçü olmalı, kitle muhalefetini benimsemeli ve daha da önemlisi, toplumsal taleplerle siyaseti uzlaştırmalı." Hatta daha da ileri gidiyordu, AB hedefini boşlayan, süreç içinde (özgürlük taleplerine karşı) Türk milliyetçiliği ve Cumhuriyet'i koruma refleksine kayan partisini suçluyordu. Bu görüşleri değişik mahfillerden takdir de görüyordu. Livaneli'ye tahammül edemediler. Ortaya bir "sol politika" da koyamadılar. Çünkü CHP, son yıllarda (siz bunu "son 50 yılda" diye okuyun; 50 yıldır CHP'nin muhalefet dili ve anlayışı değişmedi) toplumdan uzaklaşıp devletle bütünleşti ve "devlet solculuğu", "seçkincilik", "bürokratik solculuk" gibi, sol kimlikle niza halinde bulunması gereken politikalara saplandı. Değişimin değil, statükonun temsilcisi oldu. Laikliğin özgürlükçü, çağdaş, demokrat yorumu yerine, "dışlayıcı, baskıcı ve yasakçı bir laiklik anlayışını" benimsedi. Hep kaybetti. Kaybetmeye de devam ediyor. Ellerinde işsizliği nasıl önleyecekleri, memleketi nasıl kalkındıracaklarına ilişkin bir proje var mı? İktidara gelince para politikaları ne olacak? Sağlık işlerini nasıl düzene sokacaklar? Kürt meselesini nasıl halledecekler? "Kıbrıs sorunu"nu nasıl çözecekler? Avrupa'yla ilişkileri hangi bilmediğimiz esaslara oturtacaklar? Irak, Suriye ve İran geriliminin altından nasıl kalkacaklar? Enerji meselesi ne olacak? Kaç liman, baraj, fabrika yapacaklar, kaç kişiye istihdam sağlayacaklar? AK Parti hükümetinin ya da bundan önceki sağ iktidarların akim bıraktığı hangi işi tamamlayacaklar? YÖK meselesini nasıl halledecekler, "akademik özerkliği" nasıl sağlayacaklar? Giderek bir güvenlik sorunu haline gelen kapkaç olaylarını hangi "sosyal tedbirlerle" önleyecekler? Önümüzdeki onyılları da etkilemesi muhtemel "asker-sivil" meselesini hangi esasa bağlayacaklar? Dahası, fakir-fukara ve dargelirli için nasıl bir "gelecek" öngörüyorlar? Bunları bilmiyoruz... Çünkü, partisinin başarısızlığını "etkili muhalefet eksikliği"ne bağlayan Deniz Baykal, halkın gündemini oluşturan ve kendilerine iktidar yolunu açacak konularla ilgili tek laf etmiyor. Söylediği tek şey şu: "Devlet kuşatılmıştır, Cumhuriyet'in kazanımları tehlikededir." Düşünebiliyor musunuz, siyasete ve halka karşı sorumlu olması gereken muhalefet lideri, ilginç bir sorumsuzluk örneği sergileyerek, Cumhuriyet'in güçlerini (siz bunu Silahlı Kuvvetler olarak anlayın), Cumhuriyet'in en meşru kurumu olan hükümete karşı "tedbir almaya" çağırıyor. Bu tedbir ne olabilir? Bu tedbir CHP'yi iktidara taşır mı? 1957'de, 1961'de, 1965'te, 1969'da, 1973'te, 1977'de, 1983'te, 1987'de, 1991'de, 1995'te, 1999'da, 2002'de taşımamıştır. Bundan sonra da taşımayacaktır...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |