T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 25 MART 2006 CUMARTESİ | ||
|
Türkiye 'terör' konulu uluslararası bir toplantıya evsahipliği yapıyor. Dünyanın hemen her tarafından çoğu güvenlik görevlisi ve terör uzmanı olan delege katılıyor bu toplantıya. İki gün üstüste yapılan canlı televizyon yayınları sayesinde değişik ülke uzmanlarının güvenliğe ilişkin görüşlerini dinleme fırsatı bulduk. Ülkelerin dış (ve kısmen iç) güvenliği askerler tarafından sağlanıyor. Artan tehditler ve bunların çeşitliliği yüzünden silâhlı kuvvetler her yerde kendilerini daha iyi hazırlama ihtiyacı duyuyorlar. Önce 'terör' olgusuna doğru teşhis koyma ihtiyacı hissediliyor; sonra da hangi tip teröre nasıl karşılık verilebileceğine karar veriliyor. Bugünün terörü sınır tanımıyor, teknolojisi ise küçücük cihazlarla korkunç sonuçlar almayı mümkün kılıyor. Eskiden devletlerin 'düşmanları' başka devletlerdi; bugün ise koca devletler birkaç gözü kara ve kesin inançlı kişinin verebileceği zarara karşı kendilerini güvenlikten yoksun hissediyor. Teröre bulaşan örgütlerin eylemlerini destekleyecek kaynak bulması da eskiye göre daha kolay. Para teknolojiyle buluştuğunda, terör eylemi planlayanlar için tek ihtiyaç, eylemlerini hayata geçirecek bir veya birkaç kişi bulmaktan ibaret kalıyor; ideolojik zihin karışıklığı bu ihtiyacı fazlasıyla karşılayan bir unsur günümüz dünyasında. Açık konuşmak gerekirse, devletler ve toplumlar, tarihin hiçbir döneminde, bugünkü kadar, tehditlere sonuna kadar açık olmamıştı. Teröre yönlendirilmiş tek bir eylemci bile, bugünün dünyasında, devletleri ve toplumları rehin alabilme gücüne sahip. Böyle bir dünyada güvenlik nasıl sağlanabilir? Ülkeler en son teknolojiye uygun biçimde silâhlanıyor, güvenlikle görevli personele en ileri eğitimi veriyor, istihbarat altyapısını takviye ediyorlar. Bugünün silâhlı kuvvetleri daha hazırlıklı, daha bilgili ve daha çevik. Yeni tip 'düşman' karşısında yeni tip bir güvenlik gücü oluşuyor. Sorun şu: Terör her yönden gelebileceğine ve bu anlamda herkes 'eylemci' olabileceğine göre, ne kadar tedbir alırsa alsın, ülkeler, kendilerini nasıl güvende hissedecekler? Bu sorunun doğru cevabı, "Hiçbir zaman hissedemeyecekler" olabilir ancak. Bugünün dünyasında 'tam güvenlik' ülkeler için büyük bir hayaldir; erişilmesi çok güç bir hayal. Bu gerçek ülkelerin karşısına hem büyük tehditler çıkarıyor, hem de fırsat sunuyor. Tehditler belli; fırsat ise, terörün boy vermesini engelleyecek daha âdil ve eşitlikçi bir dünya tahayyülü yolunda çaba göstermekten geçiyor. Uluslararası ihtilâfların bir an önce çözülmesi için kararlı adımlar atılması bir ilk şart. Ulusal çapta da, daha fazla özgürlük, daha çok hak ve daha tatmin edici bir gelir dağılımı için çaba gösterilmelidir. Demokrasi bu anlamda herkes ve her ülke için önemli. 'Terör' konulu uluslararası toplantıya evsahipliği yapan Türkiye, dâvetli ülkelere güvenlik konusunda rehberlik yapabilecek bir deneyime sahip. Son zamanlarda uygulamaya konulan kapsamlı demokratik açılımlar, yeni bir zemine oturtulan asker-sivil ilişkileri ile Türkiye, güvenlik ihtiyacını, yalnız en son teknolojik silâhlar, eğitimli insangücü ve kapsamlı istihbaratla değil, demokratik haklar ve özgürlükleri herkese yayarak da gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu yeni arayışın değerini herkesin takdir etmesi gerekir. Türkiye doğru yolda, umarız aynı yolda devam eder.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |