T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 6 MART 2006 PAZARTESİ | ||
ABD'de Detroit Sanat Müzesi'ne düzenlenen okul gezisi sırasında 12 yaşındaki bir erkek öğrenci, soyut çalışmalarıyla ünlü ressam Helen Frankenthaler'in 1963 tarihli "The Bay" isimli tablosunun üstüne sakızını yapıştırmış. Komik mi? Bence öyle!.. Çocuk muzipliğinin en güzel örneklerinden biri hatta... Ama Detroit Sanat Müzesi yöneticileri bu hadiseye pek gülememişler; çünkü tablonun değeri 1,5 milyon dolar civarındaymış ve sayın yetkililer tablonun sol alt köşesinde metal para büyüklüğünde iz bırakan bu çocuksu girişimi tabloya verilmiş bir hasar olarak değerlendirmişler. Ben onlarla aynı kanaati paylaşmıyorum. Bana kalırsa zaman içinde bu hadise tabloyu daha da değerli hale getirecek. Bir kere resim soyut bir resim... Yani ressamı için değilse bile biz dünyalılar için pek çok çağrışıma açık... İkincisi çocuğun yaptığı mini operasyon, son derece sevimli ve belli ki muzip bir zekanın ürünü... Aklıma gelmiş olsa, ben böyle bir çocuğun hikayesini yazmak isterdim. Kayda değer, yazmaya değer, okumaya değer bir öykü bu. Dahası, modern sanat düşüncesi içinde Helen Frankenthaler'in daha önce tek başına sanatsal bir anlama ve değere sahip olan resminin, bu hadiseden sonra daha geniş bir sanatsal dairenin parçası haline geldiğini düşünmemiz gerekiyor. Aksini düşünenler, ki buna müze yöneticileri de dahil, oldukça tutucu düşünmüş olurlar. Bu tablonun sanatsal pozisyonu, yine sanatsal bir süreç sonunda kendi çerçevesinin dışına taşmış, hem insanlık tarihinin, hem sanat tarihinin hoş bir parantezi haline gelmiştir. Eminim ki bu tabloya bu küçük 'hasar'la birlikte sahip olmak isteyecek sanatseverlerin sayısı, tablolarından bir tablo olarak "The Bay"a sahip olmak isteyeceklerden kat kat fazla olacaktır. Çünkü bu tablo o istisnai sakız hadisesinden sonra yeni anlamıyla bütünleşmiş, yeni bir anlama kavuşmuştur. Tabloyu bu olaydan 'soyutlayarak', yani metal para büyüklüğündeki tarihsel izi bu tablodan kazımaya çalışarak, sadece bu tarihi bütünlüğü bozmuş, eserin anlamını küçültmüş oluruz. Artık bu eser bir ortak eserdir. Ressam Helen Frankenthaler ve 12 yaşındaki muzip veledin ortak çalışması... İsminin de bu doğrultuda "yapışkan çocuk" gibi bir ifadeyle desteklenmesi iyi olur. Hiç şüphem yok ki bu şekilde bu tablo iki binli yılların en popüler sanatsal eserleri arasında yerini alacak, Time dergisine de kapak olacaktır. Bu arada yaptığı bu son derece kreatif hareket nedeniyle okulundan uzaklaştırılan 12 yaşındaki küçük sanatçıya da hatadan dönülerek acilen itibarı iade edilmelidir. Bu çağda böyle bağnazca hareketler anlaşılır değildir. Bu hadise her yıl bir sürü masraf edilerek düzenlenen bienallerde rastlamadığım kadar heyecan verici bir sanat olayıdır. Elemanı ve sakızını en samimi hislerimle tebrik ediyorum. Tabii bütün sanatsal olaylar gibi bunun da değerli olanı ilk olanıdır. Çocuklarımızın Van Gogh'lara yumurta atmak, Gaugin'lere domates fırlatmak, Rembrandt'lara limonata fışkırtmak gibi girişimlerden uzak durmalarında sayısız fayda vardır. Çünkü hadisenin tekrarı taklite girer, değeri olmaz, para da etmez. Sadece azar işitilir, dayak yenir. Sanat tarihine geçmek bir yana, böylesi taklit girişimlerle sanat dairesinin yanına bile yaklaşılamaz. 12 yaşındaki haylaz velet gibi çocuksu anarşizmin özgün numaralarından birini üretmek şarttır. Yoksa yapılan vasıfsız haylazlığa girer ki, böyle bir hareketle minik bir kötek hakedilmiş bile olunur. Nitekim aspiratöre saldırana da Don Kişot demiyorlar.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |