T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 21 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KUTLU

Küçük Maradona

Düşüncenin ve sözün ayağa düştüğü bir devir yaşıyoruz. Etrafımız-zamanımız sayısız görüntü ile dolmuştur. Görüntüye boğulmuşuz. Ve bu tam bir uyuşturucu etkisi yapıyor, bıkkınlık ve sıkıntı veriyor.

Ekranda gördüğümüz 3-5 saniyelik görüntü bir kez daha tekrarlansa yüzümüz buruşuyor. "Biz bu filmi daha önce görmüştük" diyoruz.

Görüntü çağını ayakta tutan starlardır. Star yoksa bulunur. (Ekranlar star yarışmaları ile dolu. Ancak gerçek starlar yarışmaya girmez). Onlar hep aynı kalmaz, her an başka bir kılığa bürünür, başka bir numara yapar. Tâ ki yüz eskiyinceye, numaraları bayatlayıncaya, yaşlanıncaya kadar. Daha sonra unutulurlar. Arada bir hâtıra anlatmak için kendilerine müracaat edildiğinde "demek ki unutulmamışız" diye gülümser ve yersiz bir iyimserliğe yakalanırlar.

Starlar da unutulur.

Hani o filmin adı gibi: "Atları da vururlar". Unutulur çünkü yeni starlar kuyrukta beklemektedir. Bir yıldızın kayması ne kadar acıklıdır. Ama gösteri çağı insanları eskinin pagan kavimlerini anıştırır. Onlar arenada daima yeni yıldız görmek ister.

Bir yıldız (bulmak keşfetmek) yıldız olmak kadar önemlidir. Bu sebeple "yıldız avcılığı" denilen bir meslek türemiştir. Düğün salonunda programını bitiren gencin yanına biri yaklaşır ve şöyle der: "Evlât sende iş var", kartını uzatır "Beni ara".

Macera böyle başlar. En azından filimlerde. Mahalle aralarındaki arsalarda, halı saha maçlarında, amatör küme karşılaşmalarında bir köşeye çekilmeş sessiz-sakin ancak kurt gözleriyle müsabakayı izleyen yıldız avcılarına raslarız.

Yıldız adayları da zaten böyle birini aramaktadır. Elimden tutsun, beni yukarılara taşısın. Bu devirde adamı olmayana, arkası olmayana iş yok.

Kaç yıldır Türkiye liglerinde bir yıldız parlamadı. Yıldız deyince aklımıza en son ışık geliyor. Mesela Sergen.

Dünya Kupası'nda da bir yıldız doğmadı. Zaten maçlar son derece zevksiz ve anlamsız. Tek forvetle kazanmaya odaklanmış bir takım, Brezilya olsa ne yazar.

Bir ara ekranlara minik futbolcu takıldı. Topla oynaması, adam geçmesi, pas vermesi, gol atması olağanüstüydü. Muhammet Demirci isimli bu çocuğa "Küçük Maradona" adını taktık. Böyle isimlere meraklıyız "Sivaslı Cindy" gibi.

Gazetelerin yazdığına göre antremanda yaramazlık yapmış, hocası da onu kadroya almamış. Ne gam. Barcelona kendisini epeydir izliyormuş. Bakarsınız küçük Maradonamız Barça'ya gider.

Haber bizi heyecanlandırdı.
Yıldızları ne kadar özlemişiz.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi