T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 21 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

DUVAR PASI
Ali BAYRAMOĞLU

Fatih Tekke'ye huzur verin

Basında ilgiyle izlediğim gelişmelerden birisi Fatih Tekke meselesi haline geldi. Fatih git gide politika kokan mesajlar veriyor.

Doğal...

Sıkışmış, sıkıştırılmış, sıkılmış Fatih...

Onu izlerken insan açıkçası üzülüyor.

29 yaşına gelmiş bir futbolcu. Üstelik çok yetenekli, çok başarılı, Avrupa'da bile dikkat çekmiş bir futbolcu. Yıllardır istediği gibi hareket edemiyor, geleceğine karar vermiyor. Üzerinde inanılmaz bir çevre, bir cemiyet, bir Trabzon baskısı var...

Takımdan ayrılıp İstanbul'a giderse adeta hain ilan edilecek. Bunu hissediyor, biliyor ve önlemini almaya çalışıyor.

Ben transfer görüşmesi yapmadım diyor, örneğin, altını çize çize...

Neden?

Çünkü görüşme yapmak hainlik...

Transfer olmak, transfer görüşmesi yapmak hangi mantıkla ihanet olarak görülebilir?

Fatih'i suçlayan hangi Karadenizli iş görüşmesi yapmaz? Daha iyi imkanlarla iş değiştirmez? Kendi yapmadığını, yapmayacağını başkasından beklemek ne demek oluyor?

Sadakatı başkasının sırtından doğrulamak her zaman kolay iş olmuştur.

Daha basite gidelim...

Fatih Tekke'nin kişisel tercihleri olamaz mı? Örneğin İstanbul'da yaşamak isteyemez mi? Çocuklarını başka bir şehirde yetiştirmek arzusu olamaz mı? Futbol kariyerini çok daha üst noktalara taşıyacağı takımlara gitmeye niyetlenemez mi?

Bir de kulüp menaatleri diye bir şey dolaşıyor ortalıkta...

Bu da ilginç bir cemiyet ve yerel siyaset jargonu haline geldi.

Trabzonlular kulüp menfaati deyince Trabzonlu ya da Trabzonspor forması giymiş herhangi bir futbolcuyu başkasına yar etmemek gibi garip ve ilkel bir anlayışa sahipler ne yazık ki... Adeta kız, namus meselesi gibi...

Bu kulübe yıllarca hizmet vermiş, başarıların en önemli araçları, taşıyıcıları olmuş Abdullah. Ve Ogün gibi futbolcuların başka takım formasıyla Karadeniz'e maça gelince yaşadıklarını yıllarca izledik...

Trabzonspor yönetimi de kulüp menfaati deyince şehir halkını küstürmemeyi, kızdırmamayı anlıyor...

Bu da garip iş...

Kulüp menfaati demek işletmeciliğin rasyonel olması, örneğin 29 yaşındaki, önümüzdeki yıl serbest kalacak Fatih Tekke'den 8-10 miyon dolar kazabilmek demektir.

Duygu, sevgi, değer insanların üzerine baskı kurmak anlamına gelmez.

Tersine...

Fatih'i siz içinizden geldi diye sevin, başarılarıyla övünmek için alkışlayarak yollayın...


Forma aşkı ve kupa

Dünya kupasını izliyoruz... Usta futbolcuları, virtiözleri, orkestra şefleri seyrederken keyif alıyoruz.

Futbolu güzelleştiren ve futbol kılan onlar, yani futbolcular... Sistemler, rakibi boğma yöntemleri ne denli etkili olursa futbolcu o denli etkisiz kalıyor, tersi durumda temaşa, zevk artıyor...

İzlediğimiz kupada futbol oynama istediği, oynatmama isteğine galebe çalıyor...

Bu sevindirici...

Bu koşullarda profesyonel futbolcuları da izlemek bir zevk. Günümüzde profesyonel futbolculuk, bir tür ağır işçilik ve eskinin forma aşkı, takım ruhu denilen unsurları haydi haydi içinde barındırıyor.

Bir futbolcuda forma aşkı, takım ruhu yoksa bilin ki o sadece kötü bir profesyoneldir. Anelka gibi, Sergen gibi...

Kupa bize bunu öğretebilse keşke...


Daum ve eyyam

Daum bir gitti pir gitti. Durmadan konuşuyor.

Ona kalsa Alex dışındaki yabancıları yollarmış...

Peki Appiah dışındakileri tranfer eden kendisi değil mi? Örneğin Nobre'yi, Luciano'yu, Anelka'yı...

Biz başka bir kupa mı izliyoruz ki Appiah'ı göndermekten sözedebiliyor bu Alman...

İnanılır gibi değil...

Şampiyonluğu kendi elleriyle verdi.. Şimdi başkanı suçluyor. Ona birkaç kez müdahale etti diye.

Bu her yerde olur... Dinleyemeyeceksin, ettirmeyeceksin... Deniz'i oyundan al dediyse, kötü oynuyorsa bile almayacaksın...

Ama hem ilkeci hem eyyamcı olunmaz, olunmuyor...

Yine de Daum unutmasın, arkasında Aziz Yıldırım gibi durabilecek başka yönetici zor bulacaktır...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi