T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 5 AĞUSTOS 2006 CUMARTESİTESİ | ||
|
Turkuaz mavisi dalgaların yaladığı kumlar oyun alanı. Dizleri üzerine çökmüş oturmuş. Geniş kenarlı, kurdeleli şapkasının gölgelediği yüzünden telaş okunuyor. Yumuk elleriyle kavramış kovasını. Kum taşıyor. Kale yapacak! Az sonra sıkılacak belki, dalgaların yumuşak dokunuşlarla yuvarladığı rengarenk taşlardan toplamaya gidecek az ileriye. Daha da sıkılırsa annesinin kucağına döner. Dediğini yaptırır, gönlü olur. Hakkıdır sonuçta, çocuktur. Bu da bir başka kız çocuğu. O da küçücük. Babasının kucağında dünyaya gösteriliyor. Kolları yanına sarkmış. Bukleleri toprağa bulanmış. Yanaklarında kurumuş kendi kanı. Gözleri kapanmış bir daha açılmamasına. Ölmüş. Dileyelim ki o son bakışta, evlerini başlarına yıkan Amerikan yapımı füzenin metalik grisi kamaştırmamış olsun o güzelim zeytin karası gözlerini. Son gördüğü, annesinin gül yüzü olsun hiç değilse. İşte burada, yüreği pır pır eden bir ergen oğlan. Sevdiği kıza çiçek topluyor. Tek korkusu, reddedilme korkusu. Cesareti korkusundan büyük ama. Ne de olsa, yaşanacak uzun bir ömür var önünde. Öte yanda, orada, Lübnan'da, hayatı onun gibi algılamamış, yaşamamış başka bir yaşıtı. Gücünden sarhoş küresel tehlikenin, yakın bir tehdidin kucağında, hallaç pamuğu gibi atılması planlanmış bir coğrafyada doğmuş büyümüş. Aşktan önce tanımış acıyı. Umutlu yine de. Başka bir dünya olabilir diyor pekala! Hayattan bekledikleri var. Yaşayacak. Sıra ona da gelecek. Böyle düşünüyor ama... tam da... Silahlara Veda'nın kapağını kaldırırken düşüyor bomba tepesine, veda ediyor hayata. Bir yanda üstüne titreniyor çocukların, gençlerin, sevgililerin, anne babaların. Can kıymetli. Bir yanda, Filistin'de, Lübnan'da, kalleş bombalarla can veriyor insanlar. Değerleri sayısal değere indirgenmiş. Bir yanda koyu Katolik Mel Gibson sırf "Dünyadaki bütün savaşların nedeni Yahudilerdir" dediği için Hollywood'u avucunda tutan Yahudilerin hışmına uğruyor, sözleşmeleri bir bir iptal ediliyor. Diğer yanda Amerika'nın Irak'ı işgalinin ardından soluğu Irak'ta alıp "Ben Terminatör'ü sadece canlandırıyorum, sizlerse gerçek terminatör (yokedici)lersiniz" diyerek işgalci askerlere moral veren kas torbası 'oyuncu', küstah California Valisi Arnold Schwarzenegger, İngiltere Başbakanı Tony Blair'e Terminatör'de rol teklif ediyor. Yok edilenleri savunanlar ufalanırken, yok etmek ululanıyor. Yaman bir çelişkinin kucağında dönüyor dünya. Siyonistler pıstırıyor, susuyor. Katil İsrail öldürüyor insanları. Anne babaları çocuklarından ayırıyor. Kolları bacakları gövdelerinden. Hepsinin ölümü çok erken, çok haksız. Gözleri bize çevrili. Vicdan sahiplerine. "Ölüyoruz" diyorlar, "siz neredesiniz?" Buradayız biz! Kumda oynayan kız çocuğunda da, ilk aşk heyecanına kapılan ergende de sizi görüyoruz. Dua ediyoruz sizin için, ağlıyoruz, kanıyoruz, yumruğumuzu sıkıyor haykırıyoruz. Yüzde 95 oranında bombardımanın devam etmesinden yana fikir beyan eden İsrail halkına çok şaşırıyor, üç haftada bine yakın sivili öldüren ve 15 bin yedek askerini daha silah başına çağıran İsrail devletine; "Asla geri çekilmeyeceğiz, özür dilemeyeceğiz" diye yazan İsrail gazetelerine; İsrail'in baş destekçisi, sırt sıvazlayıcısı, "Ortadoğu'da harita değişecek, sen devam et" diyen fısıldayıcısı, eli kanlı Amerika'ya lanet okuyoruz. Masal cadısı suratlı Condoleezza Rice'ın diplomatik arsızlığını beyaz dişlerini sivrilterek gösterdiğini çok iyi görüyor, diş biliyoruz. İsrail'i kınamaya bile gönül eğmedikleri anda beyin ölümü gerçekleşti Birleşmiş Milletler'in, Avrupa Birliği'nin, G-8'in. Serinkanlıyız, fişlerini çekiyoruz yaşam ünitesinden. Neden ve nasıl öldüğünüzü çok iyi biliyoruz. Asla unutmayacağız. Söz veriyoruz.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |