AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Türk-Kürt ittifakı: 21. yüzyılın Selçuklusu

Büyük korku, Irak'ın üçe bölünmesi değil. Irak'ın bölünmesi Türkiye, İran ve Suriye'de çok ciddi istikrarsızlıklara neden olacaktır, doğru... Ama büyük korku, Müslüman dünyanın derin bir kamplaşmaya sürüklenmesi, varolan Şii-Sünni ayırımının 21. yüzyıla damgasını vuracak şekilde kaosa yol açması, siyasi yapılanmaların ve haritanın bu bölünmeye göre yeniden dizayn edilmesidir. Bugün olgunlaşan sürecin aslı budur.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el-Faysal'ın New York'ta Dış İlişkiler Konseyi'nde söyledikleri bu gerçeği en açık şekilde ortaya koydu. "Irak Kuveyt'ten çıkarıldıktan sonra İran'ı Irak'tan uzak tutmak için beraber savaştık. Fakat bugün Irak'ı İran'a hiçbir neden olmadan tamamen teslim ediyoruz" diyen Faysal, "Anayasa'nın Irak'ı böleceğini, iç savaşa göz yumulmasının da Irak'ı ebediyen ortadan kaldıracağını" söyledi ve ABD'yi Irak'ı İran'a teslim etmekle suçladı.

Doğru söyledi ama eksik söyledi. Biz tamamlayalım:

1979'dan beri devam eden bir savaş var: İran İslam Devrimi'nden sonra ABD ve Suudi Arabistan, Irak'ı İran'a saldırı için teşvik etti. Saldırttı da. Yüz binlerce insanın hayatına malolan bu savaş, öncelikle Amerika'nın İran devrimini boğma amacı, Suudi Arabistan'ın da Şii yayılmasını önleme hedefi için çıkartıldı.

Irak, Arap dünyasının Doğu kapısıdır, en güçlü kalesidir. İran'dan gelen tehditleri Araplar adına göğüsleme görevi bu yüzden Irak'a düştü. ABD ve S. Arabistan, Körfez ülkeleriyle birlikte silah ve sermaye olarak Saddam Hüseyin yönetiminin tüm ihtiyaçlarını karşıladı. İran'daki yeni rejim çökertilemeyince savaş yıllarca devam etti. Kimse galip gelemedi ve ateşkesle durduruldu. Bağdat, Arap dünyasının kalkanı olmuştu, onlar için çok ağır bedel ödedi. Savaş sonrası Araplardan aldığı milyarlarca doları bu nedenle ödemek istemedi. Paralı askerliğin bedelini istedi. Ödül olarak Kuveyt'i istedi. Verilmeyince de bu ülkeyi işgal etti. Hesaplar o an bozuldu. Artık Irak Araplar için tehdit haline gelmişti artık. ABD öncülüğündeki Birinci Körfez Savaşı, Bağdat'ın Arap dünyasına isyanını bastırmak için yapıldı. İsyan bastırıldı.

Savaş İran'a yaradı. Irak üzerindeki etkisini artırdı. Hatta o sıralarda "İkinci Şii Devleti" kurulması gündeme geldi. Uzun ambargo döneminde Saddam yönetimi ve Sünni Araplar zayıflatılırken Kürtler güçlendirildi. "Yeni bir zinde güç" olarak öne çıkarıldı. Bu projede Türkiye de üzerine düşeni yaptı.

Kürtler öne çıkarıldı ama S. Arabistan'ın ve diğer Sünni ülkelerin Irak'taki Şii etkinliğinden duydukları endişe azalmadı, daha da arttı. Türkiye gibi ülkeler ise hem Kürtlerin hem de Şiilerin güçlenmesinden rahatsızlık duydu.

Irak'ın işgal edilmesiyle de hem parçalanma gerçeğe dönüştü hem de, bölge ülkelerinin endişelerini daha da artıracak şekilde, İran Irak üzerinde adeta denetim kurdu. Pakistan'dan İran'a, Irak'tan Körfez ülkelerine ve Lübnan'a kadar bir Şii hattı tartışılır oldu. S. Arabistan'daki Şiiler örgütlenmeye başladı. Hatta bu bölgelerin Suudi yönetiminden ayrılması gerektiği ABD'de bazı çevrelerce dile getirilmeye başlandı. Son olarak Mısır'daki Şiiler siyasi parti kurma hazırlıklarına girişti. Süreçten en çok ürken S. Arabistan oldu. Ürdün, Mısır ve Türkiye'nin kaygılarını da göz önüne almak gerekiyor.

Bugün Irak'taki Sünni direniş sadece Amerikan işgaline karşı değil, bu ülkenin İran'a teslim edilmesine yönelik bir direniştir. Son günlerde Şii Bedir Tugayları'yla bazı Sünni gruplar arasındaki iç savaş görüntüleri aslında 1979'dan beri devam eden güç mücadelesinin yansımalarıdır. O zaman Irak'ın İran'a karşı savaşını finanse eden S. Arabistan bugün de Irak'taki Sünni direnci besliyor. Yani 1979'da başlayan İran-Suudi Arabistan savaşı başka güçler üzerinde hala devam ediyor.

İşin garibi, o zamandan beri iki ülke hep ABD'nin yanında oldu. S. Arabistan ve Türkiye. İkisi de bugün en fazla zarar gören ülkelerden. İkisi de ABD politikalarına tam destek verdi, hala veriyor. İkisi de ABD politikalarından son derece rahatsız. Gariptir, iki ülke de bu durumdan yine ABD'ye yakın durarak kurtulacaklarına inanıyor.

Irak işgalinden hemen sonra, "Kuzey Irak'ta Kürt Devleti kurulacak" endişesiyle başlatılan "Türkiye-İran-Suriye İnisiyatifi"nin bugünlerde zayıflamaya başlamasının en önemli sebebi bu. Faysal'ın yakınmalarına benzer tereddütlerin Ürdün Kralı Abdullah tarafından da dile getirilmesinin nedeni de.. Türkiye'nin İran ve Suriye yerine S. Arabistan'la yakınlaşmasının nedenlerinden biri de. Fahd'dan sonra S. Arabistan'ın yeni Kralı olan Abdullah bin Abdülaziz'in bu yaklaşımı, yakın dönemde çok daha belirgin olacak.

Türkiye'nin S. Arabistan ve Lübnan'la yakınlaşması, Arap sermayesinin Lübnan üzerinden Türkiye'deki özelleştirmelere yönelmesi bu yeni durumdan kaynaklanıyor. Ak Parti iktidarı Türkiye'nin bu ülkelerle, bu gerçeklerden hareketle yakınlaşmasını savunurken belli merkezler İran-Suriye ile yakınlaşma konusunda ısrarını sürdürecek. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde ilginç gelişmeler yaşayabiliriz. Türkiye-Suudi Arabistan hattında "Sünni refleks"in etkili olduğu yakınlık, ABD ile ilişkiler ve İsrail'in Müslüman ülkelerle barıştırılması girişimleriyle örtüşüyor. Dolayısıyla yeni sürecin kalıcı olacağını söyleyebiliriz.

Bunun ne tür sonuçları olacak?

İran'ın nükleer gücü,Türkiye'yi ABD, S. Arabistan ve İsrail ile aynı platforma taşıyor. Sünni refleksi de siyasi kazanıma tahvil etmeyi amaçlayan ABD, Türkiye'yi böyle bir krizde İran'a karşı (dolayısıyla Suriye'ye de karşı) kullanmayı deneyecek.

"Şii Bloku"na karşı yeni bir "Sünni direnç" geliştirilecek. Türkiye-Arap dünyası yakınlaşmasının yanında özellikle Türk-Kürt ittifakı ilk akla gelenlerden. Böyle bir durumun, Türklerin Abbasi döneminde zinde güçler olarak İslam dünyasına girmesine benzer etkilere yol açabileceği düşünülebilir. Türkiye ile ABD arasındaki PKK pazarlığının, bu sürecin önünü açmayı amaçlayıp amaçlamadığını yakında göreceğiz.

"Şii İttifakı'na karşı Türk-Kürt ittifakı mı?" başlıklı 26 Ağustos 2005 tarihli yazımda bunları tartıştım. Konunun ısrarla tartışılması gerekiyor. Türkiye'de Kürt sorunu etnik çözülme senaryolarıyla örtüşse de, genel Ortadoğu planlamasında bu yönde bir süreç işliyor. Türkler ve Kürtler, bölgenin yeni Selçukluları olma yolunda….


22 Eylül 2005
Perşembe
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED