Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
İnsan biraz
'minnetdar' olur
Maliye bakanı Kemal Unakıtan, herkesin "Ofer kardeşler" hikayesinin ayrıntılarını merakla beklendiği basın toplantısında "Tüpraş için Petrol-İş Sendikası'na bir teşekkür etmeyecek misiniz?" şeklindeki bir boruyu bakın nasıl cevaplamış: "Bana o mantık ters geliyor. (İptal edilmezse bu parayı bulamazdık) demek. Ya tersi olsaydı?" Ne yapabiliriz, Unakıtan da işte böyle bir bakan, böyle bir şahsiyet; 'minnetdarlık" duygusuyla uzaktan yakından ilgisi yok... "Ya tersi olsaydı?" diye soruyor. Sanki 1,3 milyar doların daha beter "tersi" olabilirmiş gibi! Dolayısıyla bana sorarsanız, Maliye Bakanı yanlış konuşuyor, derim. Yüzde 65'i 1,3 milyar dolara (göz göre göre!) gitmekte olan Tüpraş'ın yüzde 51'lik hissesi karşılığında 4,14 milyar doları kasaya atabildiği için Petrol-İş'e ve onun açtığı dava sonucu ilk ihale sonucunu iptal eden mahkemelere ne kadar "minnetdar" olsa azdır... Aslına bakacak olursanız, Unakıtan'ın "Ya tersi olsaydı?" sorusunu Tüpraş'ın birkaç ay önce (Mart 2005) 446 milyon dolara "Ofer kardeşler"e giden yüzde 14,76'lık hissesi için sorması gerekmez mi? Biliyorsunuz, Tüpraş ihalesi sonuçlandığından beri herkes 4 Mart'ta "Ofer kardeşler"e 446 milyon dolara satılan Tüpraş'ın Özelleştirme İdresi Başkanlığı'na ait yüzde 14,76'lık hissesinin 800 milyon dolar kazandırdığını konuşuyor. Maliye Bakanı'na bakacak olursanız, "Bu o an en iyi fiyat, en iyi değerdi." Unakıtan, Tüpraş'ın yüzde 51 hissesinin 4 küsur milyara satılmış olmasından hareketle önceki satışta malın 'sudan ucuza" gittiğinin ileri sürülemeyeceğini, Koç-Sheel ortak girişim grubunun fiyatı bu derece yukarı çekmesinin nedeninin işletmenin "yönetim hakkını" elde etmek istenmesinden kaynaklandığını da hatırlatıyor. Ancak, "Ofer kardeşler"e belki de hayatlarının en iyi işini tattıran Tüpraş hisseleri hakkında ortaya atılan iddialar (ve de gelişmeler) Maliye Bakanı'nın belagati ile kolaylıkla çözümlenemeyecek gibi görünüyor. Bunları söylerken konuya CHP Genel Başkanı Baykal'ın seçtiği tarzda bir yaklaşıma katıldığımız sanılmasın. Baykal'ın 23 Ocak 2005'te Davos'ta Başbakan ve Maliye Bakanı'nın "Ofer Grup Başkanı Eyal Ofer" ile görüştüğünü hatırlatarak ortada "tatsız bir manzara" bulunduğuna dikkat çekmesi "anamuhalefetin" sergilediği fazla aceleci bir muhalefet örneği olarak değerlendirilebilir... Ancak konuya ilişkin SPK çıkışlı açıklamalar başka açılardan çok ciddidir. SKP Başkanı Doğan Cansızlar, açıklamasına "Kötü niyet olduğunu düşünmüyorum" diye nazik bir biçimde başlasa da, hemen arkasından "sanırım atlanmış" diyerek hikayeye ilişkin iddiaların hiç değilse önemli bir bölümüne hak veriyor. "Ofer kardeşler"in bu yılın mart ayında Tüpraş'ın yüzde 14,76 hissesine 446 milyon dolar ödeyerek sahip olması ve hemen arkasından gelen Tüpraş ihalesinden sonra ellerindeki hisselerin değerinin 1,2 milyar dolara erişmesi hadisesini "problemli" kılan husus, bildiğiniz gibi, bu hisse satışında, alışverişe aracılık yapan Global Menkul Kıymetler dışındaki yatırımcıların bilgilendirilmemiş olmadığı iddiasıdır. Bakın, SPK Başkan Yardımcısı Hülya Kemahlı, ÖİB'ye gönderdiği 15 Ağustos tarihli yazıda ne diyor: "Özel Durumlar Tebliği'ne göre, yatırımcıların karar vermesinde etkili olacak nitelikteki ÖYK ve ÖİB kararları ile halka açık anonim ortaklık statüsünü taşıyan ve özelleştirme programında bulunan şirketlere ilişkin hususların kamuya açıklanması gerekmektedir." Biliyorsunuz, Maliye Bakanı deyim ve atasözleriyle konuşmayı seven çok şakacı bir insan... Ama bazı işler var ki (bkz: "Ofer kardeşler" dosyası!) bunların altından şaka ile filan kalkabilmek imkansız... Tamam anladık "fiyatları piyasa" belirliyor, ama hangi "piyasa"?
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |