AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Bize uzatılan eli tutmalıyız

Bizi biz yapan değerleri ailemizde, okulumuzda, çevremizde görür, tanır ve ediniriz. Bütün hayatımıza bu değerler hâkim olur, hayatımızı, duygu ve düşüncelerimizi bu değerler şekillendirir; sevmeyi, saygı duymayı değil sadece, sevginin ve saygının tarzını da bizler yine bu aşamaları geçerken öğreniriz.

Başka toplumlar da, meselâ Batılılar da severler ve sayarlar; bunda kuşku yok! Lâkin nasıl? Evet, başkaları nasıl severler, nasıl sayarlar, bizler nasıl severiz, nasıl sayarız?

Bir toplumu 'toplum' yapan unsurlar bu nasıl'da gizlidir. Bu nasıl'ı, nasıllığı bilmedikçe, bilip tanıyamadıkça bir toplum kendi değerlerini de bilip tanıyamaz. Davranışların mahiyet ve muhtevası değil, keyfiyeti de önemlidir de ondan tanıyamaz.

Tevazu bir erdemdir. Bu doğru. Peki ya tevazu keyfiyeti, tevazûun nasıl gösterildiği? Kezâ vakar ve şeref de bir erdemdir. Lâkin kişinin vakarını nasıl ve ne surette temessül ve temsil edeceği, vakarın kendisinden daha mı önemsizdir?

Aslâ!

Simgeler vardır; basit simgeler... Olumlu veya olumsuz, ancak her halukârda duygu ve düşüncelerimizi gösteren, belli eden, hakkımızda bilgi veren simgeler... Muhtevayı ortaya koyan işbu tarz ve üsluptur; yani sedâ değil, edâ... Başkaları bizim varlığımızı sedâmızla, varlığımızın niteliklerini ise edâmızla tanırlar.

Bir toplumun kimliğini belirlemede, o toplumun duygu ve düşüncelerinin mahiyetinden ziyade bu mahiyetin tezahürleri daha belirleyici olur.

Bir zamanlar bizi biz yapan değerleri kazandığımız aile yapısınin, okulun ve çevrenin tarihini bilmemiz bu bakımdan önemli; zira değerlerimizi, değerlerimizin tarihini (nasıl ve niçinini) kaybettiğimiz için kaybediyoruz.

Söylediklerimizin ne anlama geldiğinin tam olarak anlaşılabilmesi için kaybettiğimiz dünyanın farkına varılmak ve adamakıllı bir mukayese yapılmak zorunda. Nitekim dünkü yazımızda sözünü ettiğimiz "Bir Eğitim Tasavvuru Olarak Mahalle/Sıbyan Mektepleri" (Dergâh Yayınları) adlı eser, bugün bize böyle bir karşılaştırmayı gerçekleştirebilme imkânını bahşediyor. Bize uzatılan eli tutmalıyız bu yüzden.

Adı geçen eser daha önce (1997'de) İsmail Kara ile Ali Birinci tarafından "Mahalle Mektebi Hatıraları" (Kitabevi) adıyla mütevazı bir eser halinde yayımlanmış ve buna rağmen büyük ilgi görmüştü. İlk baskıdaki metin sayısı, bu yeni baskıda -çoğu hatırat, az bir kısmı deneme ve hikâye, birkaç tanesi de tedkik ve belge niteliğinde olmak üzere- 12'den 39'a çıkmış ve üstelik zengin görsel malzemelerle de desteklenmiş durumda.

İsmail Kara'nın mahalle/sıbyan mektepleriyle alâkalı yaygın tasavvura ilişkin sarfettiği şu sözler dikkatle okunmalı:

- "II. Meşrutiyet yıllarında, hususen Cumhuriyet devrinde mahalle mekteplerinin sadece falaka, kaba saba ve cahil hocalar, rutubetli mekânlar, şuursuz ve hedefsiz eğitim, ezbercilik gibi ögeler etrafında ve eski-yeni mektep zıtlığı içinde ele alınmış ve sunulmuş olması, doğrudan doğruya modernleşme süreci ve ideolojisiyle alâkalı olarak başka alanlarda da gördüğümüz bir tavrı sergiliyor olsa gerektir. Bu sebeple gerçeklerin ancak bir yönünü, onu da eksik olarak yansıtır; tıpkı hilafet-saltanat, medrese-tekke konularında söylenip yazılanlar gibi. Nereden ve niçin baktığınıza göre şekil ve muhteva değiştiren bu tesbit ve tasvirler arkadaki devâsâ gövdeyi ve onun bize mahsus bereketli unsurlarını örttüğü zaman, ancak kayıpları artıran, soğukkanlı değerlendirmeleri gölgeleyen bir mekanizma olarak işleyebilir, öyle de işlemiştir." (s.19)

Bir zamanlar biz bize benzerdik, bizim bize mahsus bir tarzımız, bir tavrımız, bir üslubumuz, bir edâmız vardı. Sedâmız da işbu tarz, tavır, üslub ve edâyla birlikte bilinir ve tanınırdı. Şimdilerdeyse biz pek de bize benzemiyoruz; başka toprakların sedâsını, başka toprakların edâsıyla çığırıyoruz. Sedâmız bize ait olmadığı gibi, edâmız da bize ait değil. (Evrensellikmiş!... Keşke evrensel olana boyun eğseydik, biz egemen olana boyun eğdik, sonra da egemen olanı evrensel diye algılamaya başladık.)

Yeni ilkmektepte de okuyan Yahya Kemal ömrünün sonlarına doğru bakınız ne diyor:

- "Eğer oraya [Üsküpteki mahalle mektebine] gönderilmemiş olsaydım, tahsilim doğrudan doğruya bir yeni maarif mektebinde başlasaydı, milliyetimin en hoş bir hatırasından mahrum kalmış olurdum. Çocukluğumda olsun birkaç sene güzel mazimiz içinde yaşamış oldum."

Güzel mazimiz içinde yaşamak! Bu ifadenin hakkını vermek gerek; zira "güzel mazi"ye duyulacak ilgiyi mazi-perestlikle karıştıranlar var; bize ait incileri zeytin çekirdekleriyle değiştirmeyi marifet sananlar var.

İsmail Kara ve Ali Birinci üstadlarımız büyük meşakkatlerle hazırladıkları bu eserle, üzerinde yaşadıkları toprağın sadece geçmişine veya şimdisine değil, geleceğine de hizmet etmiş oldular. Bize düşen ise, daha üzerinden bir asır bile geçmemiş olan geleneksel ilk mektep kültürümüzün mahiyet ve keyfiyetini zevk içinde seyr u temaşa etmekten; nereden ve nasıl geldiğimizi öğrenip yaşatmamız ve hatta mümkün olduğunca ihya etmemiz gereken eğitim-öğretim (talim-terbiye) geleneklerine bütün ayrıntılarıyla nüfuz etmeye çalışmaktan ibaret.

Öğrendiklerini ve öğrettiklerini sananlar, neyi, nasıl öğrenip ve öğrettiklerini de dikkate almak zorundalar; zira kişinin veya toplumun neyi öğrendiği ve öğrettiği kadar, o şeyi nasıl öğrendiği ve öğrettiği de önemlidir.

Hani ilim ve irfan yolculuğu diyoruz ya, işte o yolculuk bir zamanlar ilk mekteplerden başlar, tâlibin son nefesine kadar devam edip giderdi; bir başka deyişle, 'mazi' ile 'şimdi' arasındaki fark, çocuklarını ilim ve irfan sahibi, yani adam olsun diye mektebe gönderenler ile çok para kazanabileceği bir mesleğin sahibi olması için okula gönderenler arasındaki fark kadardı.

Söylemiştim, bir daha söyleyeyim: Neyi isterseniz, ancak o olur!


18 Eylül 2005
Pazar
 
DÜCANE CÜNDİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED