AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Operasyon: 'Nasıl olsa ordu var!'

Geçen hafta Lord Peter Wimsey'in beyin kıvrımlarından yararlanarak gelişmeleri anlamlandırmaya çalışırken, Doğu Silâhçıoğlu Cumhuriyet'te, hem de benimle aynı gün, olan-biteni açık seçik yazıverdi. Emir demiri keser. Akıl akıldan üstündür. Emekli de olsa bir generalin duruma koyduğu tespit, bir kısa dönem yedeksubayın yazdıklarından önemlidir.

Doğu Silâhçıoğlu kısa süre önce Türk Silâhlı Kuvvetleri'nden (TSK) tümgeneral rütbesiyle emekli edildi. 1995 yılında Genelkurmay sözcüsü olarak Ankara'da görev yapmış, sonra, İstanbul/ Sultanbeyli ve Samsun'dan sesi duyulmuştu: Sultanbeyli'de her boş alana Atatürk heykeli dikti; Samsun'da üniversite rektörünü 'gerici' bulduğu için makamına kabul etmedi. Bazılarına göre, 28 Şubat'ın gerçek lideri oydu...

Bir emekli tümgeneralin yazdıklarını önemsemeyeceklere bu kısa özet, cevap teşkil eder umarım. Hâlâ tereddüt duyanlar ise, medyamızda bu konulara 'çok duyarlı' Radikal yazarı Mehmet Ali Kışlalı'nın tanıklığına başvurabilir... Son iki yazısında, adını vermeden Silâhçıoğlu'nun görüşlerini yansıttı ve operasyonun adını bir kez daha vurguladı Kışlalı: "Nasıl olsa ordu var!"

Bu, Doğu Silâhçıoğlu'nun 18 Ekim tarihli Cumhuriyet'in ikinci sayfasındaki yazısının başlığı. Başlık, toplumda "Nasıl olsa ordu var!" diye düşünüp rehavete kapılanlara uyarı olsun diye yazılan yazıya 'cuk' diye oturuyor. "Nasıl olsa ordu var düşüncesi, ulusun siyasal görevlerini yerine getirmesine engel olan, onu bu görevlerinden alıkoyan bir düşüncedir... Ülkemizde bireylerin ve kurumların siyasal sorumluluklarını 'Türk Silâhlı Kuvvetleri' üzerinden yerine getirme yaklaşımlarından vazgeçilmeli, halk bilinçlenmelidir" cümlelerini öne çıkartarak vermiş yazıyı Cumhuriyet...

Hürriyet'in 20 Aralık 1996 tarihinde "Bu kez silâhsız kuvvetler çözsün" başlığıyla çıkması 28 Şubat'a gidilen günlerin en önemli dönemeciydi. Hürriyet'in o zamanki Ankara temsilcisi Sedat Ergin, sözün sahibi Oramiral Güven Erkaya'nın kendisine söylediklerini şöyle anlatmıştı:

"Rahmetli Erkaya, her şeyin askerden beklenmesinden şikáyetçiydi. Sivil kesimi eleştirerek, şöyle dedi: 'Toplum büyük bir atalet içinde. Herkeste işler çok daha kötüye giderse, nasılsa Silahlı Kuvvetler bu işi çözer rahatlığı var.' / Oramiral Erkaya, daha sonra eleştirisini siyasilere yöneltti:

'Ana Muhalefet Partisi Başkanı bile bu havada. Ama siyasi sorunların çözümünü de Silahlı Kuvvetler'den beklememek gerekir.' / Ardından adresi gösterdi: 'Bu defa işi Silahsız Kuvvetler halletmeli..."

Doğu Silâhçıoğlu da, Cumhuriyet'teki yazısında aynı mantığı okurlarıyla paylaşıyor. Okuyalım: "Ülkemiz bugün, halk iradesinin gerçek şekliyle Meclis'e yansıtılamamasından kaynaklanan bir büyük sorunla karşı karşıyadır. Sorun gün geçtikçe 'ulus', 'ülke' ve 'anayasal rejim' açısından tehlike yaratan boyutlarda yeni sorunlara yol açmaktadır. Türkiye'de 'Nasıl olsa ordu var' düşüncesi, 'Nasıl olsa ulus var' kavramına dönüşmediği sürece, Türkiye Cumhuriyeti'nin 'demokratik', 'lâik', 'sosyal hukuk devleti' nitelikleri, tehdit ve tehlikeler karşısında her zaman korunmasız kalacak, 'çağdaş uygarlığın ötesi' Türk ulusu için hedef olmaktan uzaklaşacaktır..."

Yazının bir işaret fişeği olduğu kanaatine varan Kışlalı, yazısının sonuna eklediği kısa notla bunu belli ediyor... Her yazısının altına not koyar Radikal yazarı; bazen 'spor', bazen 'kitap' notu... 21 Ekim günlü yazısının altındaki kısa not farklı bir başlık taşıyor. Okuyalım: "REJİM NOTU: Asker 'Nasıl olsa ordu var!' demeyin diyor. Başta Cumhurbaşkanı ve onunla el ele üniversite görev üstleniyor."

Sonraki "Cumhuriyet'e sahip çıkmak" başlıklı yazısını aynı konuya ayırdı Kışlalı. Rektörlerin hareketlenmesi ona 1950'li yılları hatırlatmış. "O zaman halkoyu ile iktidara gelen bir parti, rejimin demokratik temellerini değiştirmek yolundaydı" diyor ve ekliyor: "İşte o dönemde tüm havanın değişmesine üniversite öncülük yaptı. Sonra da sağduyudan yoksun siyasi iktidarın inadı ülkeyi askeri müdahaleye götürdü." YÖK Başkanı Teziç de, Hürriyet'e, "Menderes de üniversitelerle karşı karşıya gelmişti" dememiş mi?

Kışlalı'dan şunları da okuyun bari: "Bu değerlendirmeyi ben yapmıyorum. Askerin, sözünü ettiğim korunması gereken rejim değerlerine bağlılığının kuşku götürmeyen unsurları yapıyor. Siyasi iktidarın ülkeye hatalı işler yapmakta olduğunu gören topluma 'Nasıl olsa ordu var!' dememesi gerektiğini söylüyor. (..) Bu sözler askerin gerektiğinde her zeminde üzerine düşen görevini yapmayacağı anlamına gelmiyor. Ancak 'Nasıl olsa ordu var!' düşüncesinin sağlıklı olmadığına işaret edildikten sonra, 'Ordu bugün görevini yapmaktadır. Gelecekte de yapacaktır. Ama her eylemin yasal ve meşru bir zemine gereksinimi vardır' deniyor."

Herhalde bugün neler olduğunu anladınız. Öncesini de yarın okuyacaksınız.


24 Ekim 2005
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya
| Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan
| Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED