Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Esemesizlik
1970'li yıllardaydı. Avrupa Konseyi Hukuk Komisyonu'nda Türkiye'de insan hakları konusu konuşuluyordu. Toplantıda Dünya Af Örgütü temsilcileri de bulunuyordu. Bu örgüt ülkelerdeki insan haklarını ihlal eden ülkeler hakkında ayrı ayrı raporları içeren kitapçıklar çıkarmıştı. Toplantıda dağıtılan kitaplar arasında, Türkiye'den başka ülkeler de vardı. Bu kitapçıklardan Türkiye'ye ait olanı üzerinde bir kan lekesi konulmuştu. Demirperde ülkelerinden olan Bulgaristan, Çekoslovakya'- ya ait olanların kapağında buna benzer hiçbir şey yoktu. Dünya Af Örgütü, insan haklarına saygıda Türkiye'nin bu iki ülkeden dahi geri olduğunu iddia ediyordu. Biz bu rapora itiraz ettik. İngiliz milletvekilleri de bizi desteklediler ve bu kitapçıklardan sadece Türkiye'ye ait olanın üzerinde kan lekesi gösterilmesinin sebebini sordular. Af Örgütü temsilcisi dosyasından bir gazete kupürü çıkarıp gösterdi. Bu kupürde, Adalet Bakanımız'ın bir konuşması vardı. Bakanımız bu konuşmasında, "Türkiye'de insan haklarına saygı Uganda'dan bile geridedir" diyordu. Bu durumda söyleyecek bir sözümüz yoktu. Bir süre önce, yetkili bir kanun adamımız, "AKP hükümeti devlet kadrolarına, cumhuriyet karşıtı insanları yerleştirdi" demişti. Adalet Bakanı bu yetkiliden sordu: "Devlet kadrolarında bu cumhuriyet karşıtı olanları bildirin." Kanun adamımızın verdiği cevap çok çarpıcıydı: -Bu sözümüz ortaya söylenmiş bir şeydi. Dünyaca tanınmış bir romancımız var. Orhan Pamuk… Günlerdir basınımızda İsviçre'de bir gazeteciye söylediği, "biz Türkler bir buçuk milyon Ermeni'yi katlettik ve otuz bin Kürt'ü öldürdük" dediği tartışılıyor. Yorumculardan bazıları, bu sözü Batı kamuoyuna yaranmak ve Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmak için söylediğini iddia ediyor. İddia ne olursa olsun, onun televizyonlarda yaptığı oturumlarda, sıkıntıda olduğu hissediliyor. Öyle ki, bu durumu onun dünya çapında kazandığı şöhreti alıp götürüyor. Televizyondaki savunmasında, "mülakatı yapan gazeteci beni çok sinirlendirdi. Ben de söyleyiverdim" dercesine ifadeler kullanıyor. Dünyanın birçok ülkesinde, devlet adamları söyledikleri sözü inkar etmişler veya maksadının yanlış anlaşıldığını söylemişlerdir. Ancak bu şekilde söylediklerini tevil etmeye kalkışan ülkenin Türkiye olduğunu söylersek mübalağa etmiş olmayız. Birkaç gün önce, Patrikhane ile Avrupa Birliği yetkilileri tarafından tertiplenen bir toplantıya şahit olduk. Bu toplantıda, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme şansının ne olduğu konusu tartışıldı. Avrupalı yetkililer, Türkiye'nin önünde bulunan engellerden birisinin Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması olduğunu ileri sürdü. AKP adına toplantıya katılan Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, bu okulun ancak YÖK'e bağlı olarak açılabileceğini söylüyordu. Onun bu iddiasına cevap veren Patrik ise, Milli Eğitim Bakanımız'ın bir sözüyle cevap veriyordu: Mlli Eğitim Bakanı bir konuşmasında, "biz istersek bu okulu 24 saatte açarız" demişti. Patrik bu sözlerinde haklıydı ve soruyordu: O halde niçin açmıyorsun? Türkiye'de böyle uluorta söylenmiş sözler için kullanılan deyimler vardır: Esemesizlik, gevezelik, boşboğazlık gibi isimlendirmeler bunlardan birkaç tanesidir. Amerikan yazarlarından birisi, "Dünyayı felakete sürükleyen sözler" isimli bir kitap yayınlamıştır. Bu kitapta devlet adamlarının ayak üstü yaptıkları beyanlarla ülkelerini ne gibi sıkıntılara soktukları anlatılmaktadır. Bu misallerden en çarpıcısı, İkinci Cihan Savaşı sırasında Amerika Cumhurbaşkanı Rooswelt'e ait bir sözdür. Anlatıldığına göre, yatağından henüz kalkmış olan Rooswelt'e gazeteci sorar: Harbi kazanırsanız Almanya için ortaya süreceğiniz sulh şartları nelerdir? Amerikan Cumhurbaşkanı hemen cevap vermiştir: -Kayıtsız şartsız teslim… Kitabın yazarı, Amerika'nın bu sözle bağlı kaldığı ve bunu gerçekleştirmek için gereksiz yere milyonlarca insanın ölümüne sebep olunduğunu anlatmaktadır.. Yetkili kişiler çoğu zaman boşboğazlıklarının cezasını çekerler. Patrik haklı olarak soruyor: "Milli Eğitim Bakanı 'Ruhban Okulu'nu istersek 24 saatte açarız' diyor. O halde niçin açmıyor?"
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |