T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 9 ARALIK 2005 CUMA | ||
|
Dışgüçler öyle istediği ve içeride iktidara bu görevi verdiği için Türkiye'de rejim değişmiş, islâmî yönetim gelmiş, 2007'de bu sürece son nokta konacakmış, delili, işareti ve kanıtı da iktidarın -daha önceki yazılarda sıraladığımız- bazı icraatı imiş. İşte bu iddiayı devamlı gündemlerinde tutan yazarlar, siyasetçiler, bürokratlar ve bazı öğretim üyelerinin asıl maksatları hakkındaki görüşümüzü ifade ettik. Bu yazıda ise "şeriat öyle olmaz, böyle olur" kabilinden bazı açıklamalara yer vereceğiz. Bu ülkede inancı yüzünden başını örtenler insan haklarından mahrum ediliyorlar, eşleri örtünen, kendileri içki içmeyenler bazı memuriyetlere alınmıyor, alınanlar atılıyorlar, Anayasa'da yer almış olmasına rağmen "her din ve mezhebe ait özel ve resmi din eğitim ve öğretimine" imkan verilmiyor, İmam Hatip okullarını yok etmek için mezunlarına, imtihanını kazandıkları ve okumak istedikleri fakültelerde yüksek öğenim hakkı tanınmıyor, inancı gereği başını örtenler bazı kamusal alanlara sokulmuyorlar, namaz kılan müminler teravih, bayram, kandil geceleri ve Cuma namazlarında sokaklarda kalıyor, yağmur altında çamurlara alınlarını koyarak secde ediyorlar ve bu sebeple bazı yerlere cami yapmak istiyorlar, fakat engelleniyorlar, muhafazkâr kadınlarımızın denize girmeleri için bazı özel dinlenme yerlerinde -mesela hasır perde çekilerek- denizde bir yer ayrılıyor, garnizon komutanı askeri getirtip bu perdeyi yıktırıyor (Kapris örneği), dinin uygulamasında ortaya çıkmış bulunan bilgi ve eğitim yuvası tarikatlar yasak, evinde birkaç komşu çocuğuna Kur'an okutmak isteyenlere baskın yapılıyor, yazın camilerde Kur'an okutan hocalar, 12 yaşından küçüklere okutuyorsun diye takibata uğruyorlar… Böyle bir ülkede şeriat (islâmî yönetim) değil, bana göre "din özgürlüğünü garanti altına alan laiklik yerine din karşıtı laiklik" vardır, bu rejime ılımlı ılımsız İslam yönetimi diyebilmek için insanın akıl, insaf, iz'an, vicdan gibi birçok değerinin hayli zayıflamış olması gerekir. Kısa bir resm-i geçit yapalım: Bu ülkeye ılımlı veya ılımsız İslam yönetimi gelse idi: 1. Yukarıda sayılan kısıtlamalar ve yasaklamalar olmazdı. 2. Yasama, yargı ve yürütmenin temel referansı İslam olurdu 3. Müslümanım diyenler kamuya açık yerlerde içki içemezlerdi. 4. Genelevler, kumarhaneler, faizci bankalar olmazdı. 5. Kadınlarla erkekler hiçbir yerde birlikte denize, havuza, hamama… giremezler, parklarda bahçelerde açıkta sevişemezlerdi. 6. Müslümanım diyenler domuz, içki vb. haram nesneleri alıp satamazlardı. 7. Alimlere (ulemaya) sorulur, İslam'a aykırı denilen bir şey yapılmazdı. 8. Ülkede yükselen değer islâmî değerler olur, ayıp ve günah gizli, erdem ve sevap açık olurdu… İnsafını ve iyi niyetini kaybetmemiş olanlara, bu özete bakıp cevap vermeleri için soruyorum: Türkiye'de, yukarıda sıralanan maddelerden hangisi var ve yakın veya uzak gelecekte var olması ihtimali mevcut? İslam'ın olmazsa olmazları bakımından ılımlı olanla sert ve katı olan arasında önemli bir fark olmaz. Şu halde Türkiye'de islâmî yönetim (şeriat) diye bir şey yok, olması gereken laiklik de yok, "dindarlaşmaya cephe almış bir laiklik" egemen durumda. Demokratikleşme ilerledikçe gelecek olan da yalnızca "kâmil manada demokratik din özgürlüğü"dür.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |