AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Giden Aralık'a da, gelen Ocak'a da selam...

Miladi takvime göre bir yıl daha geride kaldı. Sonuçta herşey insanların onu nasıl tanımladığıyla ilgilidir ve bugün hayatlarımızdan kopup giden on iki ayın ardından "bir yıl daha geçti" diyebiliriz. Eğer, ihtiyaç olan oturup geçmişi değerlendirmek; bir muhasebe yapmak ise bunun için de 31 Aralık'a veya 1 Ocak'a mahkum değiliz. Kim ne zaman isterse muhasebesini o zaman yapar, istemezse de yapmaz.

Bir eğlence fırsatı olmaklığını yok sayarsanız bütün bu curcunadan, eski yılın son saatleriyle yeni yılın ilk dakikalarındaki telaştan başka geriye pek bir şey de kalmaz.

Yıl hanesinin sonundaki rakam bir arttı diye hüzne, kedere gark olmaya da lüzum yoktur. Zira; bugün ve yarın 31 Aralık'ta doğanlar dışında kimsenin, "ömürden bir fasıl daha geçti" elemine duçar olması manasızdır.

Yılbaşı olmakla insan bir yıl daha yaşlanmaz, 1 Ocak görülmekle hiçbir şey 31 Aralık'tan farklı olmaz.

İnsanlığın bütün tezahürleri de zaten bunu en tabi haliyle göstermektedir. İyilik ve kötülük halleri; olsa olsa belki birer maskedir ama asla kalıp değildir. Kimse için bir sene tümüyle iyi veya kötü geçmiş de olamaz.

Felaket ve mutluluk zamandan, mekandan bağımsızdır. İşte, sahilleri bir küçük kıyamete çeviren, onbinlerce insanın dalgalara kapılıp yok olduğu yüzyılın en büyük dördüncü depremi. Bir yılı bol kazanç, bol kariyer ve bol zenginlikle geçirdikten sonra tatil için o sahillere koşan insanlarla; oraları bekleyen ama denizin ve sahilin kendilerine yoksulluktan başka bir mana ifade etmediği insanlar aynı felaketin yol arkadaşı oldular. Ölüme hep birlikte, aynı çaresizlikle teslim oldular. Kader içlerinden birisini daha büyük kazancın, diğerini de yoksuldan daha yoksul olmanın eşiğinde yakaladı. Aynı gemiye bindirip gönderdi; ölüm gemisine...

Hayat da zaten budur. Zenginlikle yoksulluk, acı ile mutluluk, adalet ile zulüm, yükseliş ile düşüş aynı zeminde ilerler, birbirini tanımadan yaşayıp gider. Bu paradoksa el koyan, bu düzensizliği eşitleyen tek şey ölümdür. Gerçek olan, her on iki ayda bir giden Aralık gelen Ocak ayı değil, zamana ve mekanı kuşatan ölümcüllüktür.

İnsan için aslolan da ölümle randevuya kadar doğru, dürüst yaşayabilmektir. Takvimler zamanı sadece kayda geçirir. Hicri takvim, kameri takvim... Eski Mısır takvimi, Çin takvimi, Kızılderili takvimi vs. Sayfalardan yaprak düşse de düşmese de zaman kainatın her yerinde aynı hızla akıp gider. Takvimlerin hepsi farklı zamanlarda bir senenin daha geride kaldığını ilan ediyor. Ne yazık ki hiçbiri, önümüzde kalan seneleri ölçemiyor.

İşte bu yüzden, Miladi takvimin bu son gününe de bir mana ve ehemniyet atfedilecekse yaşanan her günün bir diğerinden daha önemsiz olmadığını hatırlamak kafidir.

Kalıp yoktur evet... Hiçbir yıl mutlu geçemez, mutsuz da. Hangimizin geçen on iki aya yazdırabilecek pürüssüz mutluluğu var? Çok para kazananımızın mı, çok kariyer elde edenimizin mi?..

Evet, Türkiye çok iyi bir sene geçirdi; sınırındaki Irak, karşıdaki Filistin can çekişirken, Srilanka, Maldivler, Endonezya, Hindistan, Sumatra, Tayland boğulurken...

İnsan, acıyı da mutluluğu da unutmakla mahirdir. Yılbaşında eğlenmek bu yüzden makbul olsa gerek. Bir sene geçti, hepimiz sadece son haftanın felaketiyle hemhaliz. Oysa, geçen aylarda neler yaşandı, ne acılar, ne zulümler gördü dünya... Unuttuk hepsini, yüreğimizi burkmuyor bile.

Bazılarımız çok iyi işler yaptı, çok para kazandı, çok yüksek mevkiler elde etti, çok üretti, çok spor yaptı, çok maç kazandı, çok güzel yazılar yazdı... Çok mutlu oldu, doğru. Ama o bazılarımızın etine çok dikenler battı, hasta oldu, bir yakınını kaybetti, gözleri çok adaletsizlik gördü, çok ölüme şahit oldu veya çok dost kaybetti...

Hayat bu. Kimseye altın tepsi içinde pırıl pırıl bir on iki ay sunmaz. Hayatı, kendi ekseninden ibaret görüp dünyaya aldırmayanlar da zaten sahte bir mutluluktan başka bir şey yaşayamaz.

Miladi yeni yılınız kutlu, yaşanacak her gününüz bir mutluluk miladı olsun.


31 Aralık 2004
Cuma
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED