AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
2005: Umutla endişe arasında...

Yeni bir yıla girerken Türkiye'yi en iyi temsil eden sözcük herhalde 'umut' olabilir. Son gününü yaşadığımız 2004'e kafa karışıklığıyla başlamıştık, 2005 ise kapıyı umutlarımıza ardına kadar aralıyor... Henüz büyük çaplı iyileşmeler söz konusu değil, bazı düne ait kötü veya yanlış alışkanlıklar hâlâ bütünüyle ortadan kaldırılamadı; ancak yine de bugünümüzün dünden daha iyi olduğu belli, yarın ise daha iyi olacak...

Türkiye geleneksel olarak 'karamsar' insanların ülkesidir. Nasıl olmasınlar? Ekonomik göstergeler hiç yüz güldürücü değil; her yıl milyonlarca gencimizi olmayan iş dünyasına çırak çıkartıyoruz. Okullarımız var, ama öğretim ve eğitimde nal topluyoruz. Ufacık kredilerle reel sektör canlanıverecek durumda, Anadolu kaplanlarını açlıkla terbiye olmak zorunda bırakıyor mâlî sistemimiz. Devlet-millet ikiliği ortadan kalkmadı; demokratik sistem üzerindeki gölge hâlâ yerli yerinde duruyor. Daha çok hukuk, daha fazla hak ve özgürlük talepleri dinmeksizin devam ediyor.

Ediyor, ama giderek kendisini daha fazla dinleyen kulaklar da bulabiliyor. Tıpkı, demokrasi üzerindeki gölgenin eski koyuluğunu yitirmeye başlaması gibi... Eğitimde daha yeterli gençler yetiştirme arayışı sürüyor, reel sektör engellere rağmen diriliyor ve istihdam artışının eli kulağında.

İçerideki dengeleri olumlu yönde etkileyen siyasî yer sarsıntısı, esas etkisini uluslararası ilişkilerde göstermeye başladı. "Dört tarafı düşmanla çevrili" ülke olma özelliğimizi yitirmeye başladık; iyi ki yitiriyoruz... Her kazandığımız dost elimizi güçlendiriyor, bizi devlerin yanında daha fazla sözü dinlenir kılıyor. Haklı mülâhazaları daha çekinmeden savunma gücünü yakalamasını sağlayan bir üstünlük kazanıyor Türkiye. Hâlâ Batı'ya dönük kuşkular sürüyor; ancak kuşkuları kaldırmanın kendi yararına olduğunu daha iyi fark ettikçe Batı, Türkiye'nin önünde yükselttiği eski koruganlarını indiriyor.

İç ve dışta yaşanan kendine güven havası ekonomiye de yansırsa bu yıl, hepimizi daha mütebessim hale getirecek adımlar atılabilir. En ciddi sorunumuz herhalde borç yükümüz... Sokağa atılan değerli kaynaklar, aç karınları doyurmak için kullanılacak iken gözü doymak bilmezlerin ceplerine giden millî servet... Öde öde bitmeyen, faizi ilik eriten bu borç yükünü sırtımıza dayadı. Yolsuzlukların üzerine cesaretle gidildiği günümüz ortamı, hukukun da görevini yaptığı açıkça görülünce, halkı fedakârlıkları omuzlamaya ikna edecek uygun bir zemin oluşturabilir.

Gerçekten umutlanmamız için pek çok sebep var.

Ancak, bizim umutlarımız hep endişeyle dengelenmek zorundadır. Umut havasını birden kaçıracak, iyimserliği kolayca kötümserliğe dönüştürebilecek, geleceğin gelmesini iple çekerken geçmişi özlemle aratacak gelişmeler çıkabiliyor karşımıza. Umuttan rahatsız, kötülükten beslenen, iyiye düşman öyle insanlar var ki aramızda...

Bu da, 2005'i 'daha iyi' yapması gerekenleri müthiş uyanık ve titiz olmaya zorluyor. Sırtında yumurta küfesi taşımadığı için ince hesaplar yapması gerekmeyenlerin verdiği akılları ihtiyatla karşılama görevi onların çünkü. Öncelikler sıralamasını onlar yapacaklar ve yanlışlıklar denizinden yükselecek tsunamileri etkisiz kılacak olanlar da onlar...

2005'i umutla karşılıyoruz; umutla, ama içimizde hâlâ endişe kırıntıları taşıyarak...


31 Aralık 2004
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED