Asya-Pasifik havzasını tarihin en büyük doğal felaketlerinden biriyle yüzyüze bırakan korkunç depremin üzerinden neredeyse bir hafta geçti. Ancak, henüz beş yıl öncesinde ardarda iki kez yüzyılın en şiddetli depremleriyle sarsılmış olan Türkiye'de ne devlet ne de toplumsal bazda o bölgedeki mazlum halkların yardımına koşma adına henüz çok ciddi bir adım atılmış değil.

Oysa, Türkiye, devleti, hükûmeti ve toplumuyla, bu ülkelerin yardımına koşma konusunda bütün dünya ülkelerinden çok daha etkin olmalıydı. En doğusundan en batısına pekçok devlet gerek aynî gerekse naktî yardımlar gönderebilmek için birbirleriyle yarışırken, Türkiye'nin şu ana dek yaptığı tek resmî teknik yardım ise devasa bir alana yayılmış bulunan felaket bölgesine toplam 6 kişilik bir "kurtarma ekibi" göndermek oldu. Bunun yanısıra, hükûmet önceki gün 1 milyon Dolar olarak açıkladığı naktî yardımı, dün 1 milyon 250 bin Dolara çıkardığını açıkladı.

Şu ana kadarki destek girişimleri iyi niyetli olmakla birlikte, "yüzyılın felaketi" olarak nitelendirilen bu çaptaki bir toplumsal yıkıma ilaç olmaktan henüz oldukça uzak. Yalnızca devletin değil, bütün sivil toplum örgütlerinin de "yılbaşı rehaveti" içinde oldukları gözlenen kamuoyunu, bölgede yaşanan felaketin ciddiyeti konusunda bilinçlendirip harekete geçirmesi gerekiyor.

17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde ardarda 7.4 ve 7.2 büyüklüğünde iki yıkıcı depremle sarsılan Türkiye'ye, o dönemde dünyanın dört bir köşesinden yardımlar yağmış ve ülkemiz bu büyük sosyo-ekonomik felaketin yaralarını dünya uluslar ailesinin dostça dayanışması sayesinde beklenenden çabuk sarmayı başarmıştı.

Avrupa basını daha duyarlı!

Pekçok Avrupa ülkesi, felaket bölgesinin halklarıyla dinî ve kültürel bir yakınlığı bulunmamasına karşın, salt insanî nedenlerle çok ciddî yardım kampanyaları açmış durumda. İngiliz gazetelerinden Daily Mail, İngiltere'de ilk yardım kampanyasının startını verirken, yarın satılacak her nüshası üzerinden 5 Peni'yi (130 bin Lira) deprem mağdurlarına bağışlayacağını duyurdu. The Independent da , ilk sayfasında yayımladığı kuponlar arasına 15, 30, 60 ve 100 Sterlin gibi seçenekler koydu. The Guardian ise "Dünya bu acıya sırt mı dönecek?" manşetiyle yayımladığı haberde, zengin ülkelerin felakete duyarsız kaldığını belirterek sert dille eleştirdi. Başta İngiltere olmak üzere, Alman, Fransız ve İtalyan medyasında bölge halkıyla dayanışma içinde olunması gerektiğini savunan kampanyalar boy gösterirken, Türk medyasında ise henüz bu yönde hiçbir somut girişim göze çarpmıyor. Gazeteler ve televizyon kanallarımız daha çok felaketin trajik boyutunu vurgulayan insan hikâyeleri yayımlayarak, ülkemizin bu konudaki sorumluluğunu yüzeysel bir tavırla geçiştirmeyi tercih etmekteler. Ulusal medyamızın her türlü önceliği bir kenara bırakarak bu olay karşısındaki cılız toplumsal duyarlılığı var gücüyle artırmaya çalışması, 1999 yılında Türkiye'de yaşanan felakete karşı sergilenen uluslararası iyi niyete de anlamlı bir "teşekkür"olarak değerlendirilecektir.