AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Politikacının hayat hesabı

Bir yılı daha dolduruyoruz. Takvimden bir yaprak daha düşüyor. Bir soru var içimde:

-Acaba ülke yönetiminde sorumluluk alanlar da, bizler, sade insanlar gibi yaşadıkları günün veya geçen bir yılın değerlendirmesini yaparken Yaratıcı ile ilişkilerinin nasıllığı üzerinde düşünür, bir "Ahiret hesabı" dikkate alırlar mı?

Bu iki konu, laik ülkelerde nasıl olur?

Halk denetiminden ayrı bir ilahi denetimin altında hissetmek... Bu, laik ülkelerde de gündeminde midir siyaset ve devlet adamlarının?

Bir yılın hesabını sandıkta vermekle, bir başka dünyada Allah huzurunda vermek arasında nasıl bir münasebet olabilir?

İslam'ın ikinci halifesi Ömer b. Hattab'ın, şahsi gelirinden bir adama maaş bağladığı ve her gün kendisine "Unutma ey Ömer, ölüm ve ahiret var" uyarısında bulunmasını istediği anlatılır. Sonra bir gün sakallarında aklıklar görür Ömer ve, "Artık hatırlatmana gerek yok, çünkü ikaz ediciyi yüzümde taşıyorum" der. Halk denetimine de açıktır Ömer ama, bir ebedi alem tedirginliğini de içinde taşır hep.

Kimi Osmanlı padişahlarının "Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var" diye sürekli uyarıldığını biliyoruz. Tayyip bey'in saatinde de, "Unutma ahiret var" uyarısının bulunduğu yansımıştı gazetelere...

Ben, böyle bir duyarlılığın, her insan için büyük değer taşıdığına inanıyorum.

Bir ara bir gazetenin mutfağında birlikte çalıştığımız bir yazar dostum, sık sık yaptığım uyarıları kastederek "Sen benim ahiretimi düşünüyorsun" demişti bana. Bence bir insanın ahiretini düşünen dostlarının bulunması çok güzel bir şey. Ahirette, geri dönüp telafi edilemeyecek bir yanlışa düşülmemesi için uyaracak bir dost...

Böyle bir dost olmasa da insanın etrafında, -ki, zirvelere yükseldikçe uyarıcılar azalır, yalakalar çoğalır, bir ara Tayyip Bey'in seslendirdiği gibi- içinden bir ses, sürekli bir muhasebe çağrısı yapmalı, diye düşünüyorum.

Her dinde, çocuklara yatmadan önce dua etmek öğretilir. Minicik eller kalkar, en temiz, en berrak dilekler yöneltilir Yaratıcı'ya... Belki küçük hatalar hatırlanır, kardeşinin oyuncağını bozmuştur, kediyi hırpalamıştır, annesinden bir şeyi gizlemiştir, öğretmenine, arkadaşına sevmeyecekleri bir davranışta bulunmuştur... Bunların yükü ile uyumaz, arınmak ister onlardan... Bunlar ne kadar büyüsek de insan yanımızın kaybedilmemesi gereken güzellikleridir.

Acaba hangimiz devam ettiririz bu insan yanımızı?

Peygamberimiz (s.a.) şöyle dua etmeyi öğütlüyor insana, günü tamamlayıp yatağa girdiğinde:

"Allahım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Sırtımı sana dayadım. Ümit bağladığım sen, korktuğum yine sensin. Senden kaçıp sığınacak ve senin elinden kurtulacak bir yer varsa yine sensin. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin peygamberine iman ettim."

Bu, her gün yapılan ahit yenilemesi gibi bir şey değil mi?

Sanki gözlerini kapadığında ahiret yolcususun ve hayatın en olmazsa olmaz sözünü söylüyorsun...

İşte böyle bir muhasebe anı yaşar mı devlet adamları?

Her gece başını yastığa koymadan önce, sadece on dakikalık bir muhasebe:

Diyelim Cumhurbaşkanı, Başbakan, milletvekilleri, büyük - küçük yöneticiler, anneler, babalar, sade insanlar...

Bugün acaba birisinin ayağına bastığınız ve özür dilemediğiniz oldu mu?

Ya o dosya ile ebedi yolculuğa çıkarsanız?..

Dünya yargılamalarının bile ne kadar zor olduğunu, dünün güçlü simaları yargı karşısına çıktığında görüp durmaktayız. Oysa dünyada bir çok şeyi güç kullanarak kapatmak mümkün... Medya gücünüz vardır, mali gücünüz vardır, siyasi gücünüz vardır, askeri gücünüz vardır, bilek gücünüz vardır... örtersiniz... Ama, Yaratıcı'nın huzurunda güç yok ki...

Biliyorum, şu an bir çok insan, bir yılın hesabını vermek yerine, yeni yılı tüketmek için heyecan depolamaya çalışmakta... Belki böyle ortamlarda "uyarıcı"lık en istenmeyen şey... Tarih boyunca "uyarıcı"lar, hep, kurulu düzenin keyfini yaşayanların keyfini kaçırmış. "Nerden çıktın sen be adam" denilmiş onlara hep... ama hayatın gerçeği değişmiyor, bir adım ötesinde memat var hayatın... gelen gidiyor ve işte bu yıl sonları, "Bir yıl daha gitti hey, uyan, kendine gel" diye nida ediyor...

Aslında hesapları, kirlerden arınmayı yıl sonlarına kadar biriktirmemek lazım.

Gün gün arınmak lazım... Her gece on dakika...

Bence herkes kendisine sermayesinin yıl yıl değil, saniye saniye eridiğini hatırlatacak bir dost edinmeli...

Geçmişte ve gelecekte arınmış yıllarınız olsun dileklerimi sunuyorum...


31 Aralık 2004
Cuma
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED