|
|
Seküler politikalar misyonerlere yaramıştır
Geçtiğimiz Cuma bu köşede yayımlanan "Misyonerlik Müslümanlar'a yönelik en büyük tehdit midir?" başlıklı yazı epey ses getirdi. Bunlardan biri de Güney Kore'den yazan bir okura ait. Söz konusu okur, bizzat Hıristiyan misyonerlerin "davetine", hatta "dinsel taciz"ine maruz kalmış. Geçen yazının temel tezi, bu topraklarda Müslümanlar'a yönelik en büyük tehdidin misyonerlerden değil, bir azınlığın dini haline dönüştürülüp İslam'a alternatif olarak dayatılan resmi ideolojiden geldiği gerçeğiydi. Güney Kore'den gelen okur mesajı, bu tezimizi küresel ölçekte doğrulayan bilgiler içeriyor. Bu ülkenin başına yüzyılın ilk çeyreğinde sömürgeciler tarafından musallat edilen seküler resmi ideoloji, misyonerlerin önünü açma işinde yalnız değil. Mesela Türki cumhuriyetlerin başına aynı dönemde musallat edilen seküler politikalar da, bizdeki politikalarla aynı işlevi görmüş. Şu tarihi tesbiti yapmak zorundayız: Küçük Asya'da (Anadolu) Kemalizm, Orta Asya'da Marksizm, yürüttükleri İslam karşıtı seküler politikalarla misyonerlere zemin hazırlamışlardır. Misyonerlerin Güney Kore 'fethi'nin ardından, komünizm eliyle İslamsızlaştırılan Türki Cumhuriyetler'de yaşayan insanlarımızı nasıl Hıristiyanlaştırdığının yaşanmış örneklerini farklı kaynaklardan biz de biliyoruz. Güney Kore'den yazan okurumuzun söyledikleri bildiklerimizi pekiştirdi. Okuyun: "Geçen Eylül ayından beri, yani yaklaşık olarak 10 aydır Güney Kore'de yaşamaktayım. Buraya gelirken asıl amaç olarak mastır yapmayı düşünüyordum ama, hasbelkader ticaretin içine girmiş oldum. Aynı zamanda bir Hıristiyan üniversitesinde Korece dil kursuna devam ediyorum. Evet bahsi geçen hareket doğrudur. Ben de Türkiye'deyken böyle yoğun bir misyonerlik hareketi olduğundan habersizdim. Fakat, özellikle buraya gelince gördüm ki Kore akıl almaz bir şekilde Hıristiyanlaştırılmış bir ülkedir. Avrupa'da birçok Hıristiyan ülke gezip görmeme rağmen (Almanya, Finlandiya, Hollanda, Avusturya, Yugoslavya, Danimarka, vb...) hiçbir Avrupalı Hıristiyan ülkede Kore'de gördüğüm yoğunlukta kilise görmedim. Kore'de bulunduğunuz herhangi bir yerden sadece bir yöne bakmanız halinde abartısız 5-6 tane kilise görürsünüz. (Hayret, orada MGK yok muymuş? SH) Gelelim bizi ilgilendiren konuya. Koreli Hıristiyanlar Avrupalı ve Amerikalı dindaşları gibi değiller. Avrupa ve Amerika'da kimse sabahın erken saatlerinde kalkıp her gün kiliseye gitmez. Burada ise umumiyetle giderler. Kore'de halkın toplu bulunduğu yerlerde (tren, otobüs istasyonu, ana caddeler gibi) ellerinde mikrofon, üstlerinde afiş olan insanlar görürsünüz. Bunlar açıktan Hıristiyanlığa davet ederler. Buna aslında zorlamak demek daha doğru olur, çünkü ''Îsa'ya inanmazsanız yanacaksınız'' diyebiliyorlar açıktan. Buradaki özel üniversitelerin tamamına yakını (benim Korece kurs aldığım okul dahil) Hıristiyan üniversitesidir. Kökenine bakarsanız Amerikalı misyonerler tarafından kurulmuşlardır. YMCA ve YWCA gibi kuruluşların Kore'deki tarihi belki asırlık. Buradaki Hıristiyan üniversiteleri halen Amerikan desteklidirler. Kore bir misyonerlik merkezidir. Bunu dış ülkelere misyoner gönderme babında söylüyorum. Dünyadaki en fanatik misyonerler Koreliler olarak bilinir. Türkiye'mizde de sayıları binlerle ifade edilebilecek çoklukta Koreli misyoner bulunduğu bilinmektedir. Bu işin bir yanı. Diğer bir yanı da şudur ki: Kendilerine asıl hedef olarak Orta Asya'yı seçmiş bulunuyorlar. (Veya şöyle de diyebiliriz; buradaki Orta Asyalı arkadaşlarla konuşmalarımız sonucunda vardığımız ortak kanı şudur: Bütün dünyada ve hassaten Kore'de çok etkin bir Süper Güç bu insanlara Orta Asya'yı hedef göstermiştir. Burada ki Orta Asyalı arkadaşların bana anlattıkları şey şudur: 'Bağımsızlıktan sonra Türkiye'ye karşı bizde önü alınmaz bir alaka uyandı. Türkiye'ye gidecek bir bilet bulabilmek için haftalarca beklediğimiz olurdu. Ticari ve kültürel her türlü ilişki had safhaya ulaşmıştı ki, birden ne oldu anlayamadık, sihirli bir el Türkiye'ye ait ne varsa dışladı ve Türkler'i özellikle Özbekistan'da (ki Orta Asya'nın kalbidir) iş yapamaz hale getirdi. Sonra birden Koreliler çıktı ortaya' diyor buradaki arkadaşlarımız. Her alanda artık Koreliler imtiyazlı. Adeta destekli. Ve tahmin edebileceğiniz gibi alabildiğine misyonerlik. Burada ki üniversiteler Orta Asya'dan burslu öğrenci getirmek için adeta yarışıyorlar. Burs dediğim şey "full-scholarship" şeklinde. Öğrencinin her şeyini karşılayıp üstüne de harçlık veriyorlar. Bu öğrencilerin seçilmesi genellikle oradaki misyonerler tarafından yapılıyor. Buradaki arkadaşlardan Hıristiyan Özbekler olduğunu öğrendim. Bununla da kalmıyor. Orta Asya'da kendi okullarının şubelerini açma faaliyetlerini aralıksız sürdürüyorlar. Şunu da ilave etmek isterim ki; ben bunları bizzat bu ülkede (Kore) yaşayan, ve misyonerler tarafından kendisine din değiştirmesi teklif edilmiş biri olarak yazıyorum. Ve yine burada yaşayan biri olarak, bu yazıyı yazarken bile özellikle Kore'deki Hıristiyanlar'dan çekindiğimi belirtmek isterim." Görüyorsunuz ki konu öyle birkaç yazıyla geçiştirilecek gibi değil. Devam.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |