|
|
Deli ve silahlı...
Amerika'ya dair "uzmanlık" yazıları döktüren arkadaşlara şimdi çok gülüyorum. Oturup, ciddi ciddi, içinde "11 Eylül süreci", "global değerler", "Amerikan vizyonu" geçen yazılar yazıyor, kamuoyunu Amerikan aklına teslim olmaya çağırıyorlardı... Çoğu The Washington Post'tan aparma yazılar ha! Amerika dünyaya yeni bir çehre verecek, terörü yeryüzünden silip atacak, Ortadoğu'yu "demokratikleştirecek", ama biz bunları bilmeden, anlamadan, hatta doğru dürüst fikir sahibi olmadan, "üçüncü dünyacı tepkiler" gösterip bu en önemli müttefikimizi küstürüyorduk. Dahası, kamuoyu yanlış yönlendiriliyordu. Hükümet yanlış yapıyordu. Parlamento, aldığı kararlarla, mevcut yanlışların üzerine "yeni yanlışlar" ekliyordu. Böyle yazılar... Amerikan müdahalesine (Amerikan aklına) karşı çıkanlar, onların gözünde "terör yandaşı"ydı. Zaten çatışma eksenini "terörden yana olanlar" ve "teröre karşı olanlar" şeklinde koymuş, köşelerinde terör estiriyorlardı. 21. yüzyıl, globalizmin şekillendireceği daha "yaşanabilir" bir yüzyıl olacaktı. Değişmenin dinamiği Amerikan aklı, "Amerikan vizyonu"ydu. Dolayısıyla, ABD'nin "teröre karşı savaşı"nı anlamalı, desteklemeli, hatta gerekirse bu sürece katılmalıydık. Çünkü, bu süreç dünyaya barış, huzur ve refah getirecek; Filistin meselesi de tarafların "diplomatik çabaları" sonucu "kendiliğinden" çözüme kavuşacaktı... Oysa ortada bir "vizyon" yok... Barış ve "terörle mücadele" yok... İnsanlığın yararına çözümler üreten bir Amerikan aklı yok... "Amerikan aklı" dedikleri, hepi topu bir kişi... Bir zırdeli... Bir ruh hastası... Şaibeli bir şekilde, Beyaz Saray'a kurulmuş, dünyayı ateşe vermekle tehdit ediyor... Yardakçıları da var: Biri çevre katili, biri Irak'a el altından silah satan Halliburton firmasının sahibi, biri medya imparatoru, biri silah ve petrol taciri... Kendisi de kamu vicdanında rüşvet vermekten "suçlu" bulunmuştu. Seçmen listelerini düzenleyen şirkete 4 milyon dolar rüşvet vermiş, eski suçlu olduğundan "şüphelenilen" ve eski suçlularla aynı ismi taşıyan demokratların "Florida seçmen listeleri"nden çıkarılmasını sağlamıştı. Aynı zamanda hazine arazisi gaspçısı ve oval ofis işgalcisi... "Bu adam derhal durdurulmalı ve Beyaz Saray'daki işgale son verilmeli" diyordu Michael Moore, "Burada, işgale ve tecavüze uğramış Amerika'nın değil, dünyanın geleceği sözkonusu..." Bu adam durdurulmazsa, yirmibirinci yüzyılda dünya 'global bir köy' olmaktan çıkıp, dinlerin, ulusların, stratejik önceliklerin çatıştığı ve kanlı savaşlarla tüketilmiş bir "medeniyetler mezarlığı"na dönüşecek. Üstelik, zaman zaman "kendisiyle bile" aynı görüşte olmayan bir deli bu... Hani, bir Amerikan gazetesine verdiği demeçte, "Kendime özgü görüşlerim var, güçlü görüşler bunlar. Fakat bu görüşlerle her zaman aynı fikirde değilim" diyordu ya... İşin kötü tarafı, bu deli silahlı...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |