|
|
Musibetten hayır
Hükümetin Irak politikasında keskin bir farklılaşma yaşandı; Türkiye, geçen haftadan itibaren, Washington'un isteklerine kendini açtı. Mevcut üslerini genişletmek ve yeni üsler kurmak için Meclis'ten geçen tezkereyi kullanmaya başladı bile ABD... Bir adım ötesi, Amerikan askerlerinin Türkiye'ye konuşlanmasına izin vermek; o yetkinin Meclis'ten isteneceği tarih de belli: 18 Şubat... 'Barış' için tek umut, bugün ile 18 Şubat arasında meydana gelebilecek ve savaş ihtimalini devre dışı bırakacak gelişmeler... Türkiye'nin hiçbir biçimde destek vermemesi gereken bir mâcera Irak'a açılacak savaş. Mâcera oluşu Irak'ın askerî gücünden, karşısına çıkacak ordulara kan kusturacak olmasından gelmiyor; tam tersine, Irak'ın kendini savunacak kadar bir gücü kalmadı. 'Mâcera', Amerika'nın, Irak'ı vesile ederek dünyaya vermek istediği biçimin adı; sahte kanıtlar, geçersiz iddialar üzerine oturan, baskılar ve dayatmalarla, rüşvet ve şantajla iradeleri bükerek oluşturulan desteklerle gerçekleştirilmek istenen bir savaş bu. Amacı, enerji hatlarını bütünüyle eline geçirmiş ABD'nin, dünyanın dört köşesine yerleştirdiği askerleriyle, 'çağdaş Roma' haline dönüştürülmesi... Bu noktada düşünülmesi gereken, bu mâceranın nasıl akamete uğratılacağıdır. Türkiye, Washington'un kendisinden istediklerine direnerek de savaşı önleyebilirdi; bu gerçekleşemedi. Dünyanın bugüne kadar eşi benzerine rastlamadığı türden müthiş bir 'psikolojik savaş' kampanyası eşliğinde yürütülen baskılar, hükümeti, politika değişikliğine itti. Ancak, Ak Partili liderlerin, kendi elleriyle yol açtıkları politika değişikliğinden fazla mutlu olmadıkları fark ediliyor; Başbakan Abdullah Gül ile Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan'ın mesajları, kararın 'kerhen' alındığına ışık tutacak mahiyette... Başbakan Gül'ün 'barış inisiyatifi', Amerika'nın savaşından rahatsız olan Almanya ve Fransa gibi ülkelere de cesaret vermişti; Berlin ve Paris'ten çıkan savaş-karşıtı tepkiler biraz da Ankara'nın direnişi sayesindeydi... Dünyanın her tarafındaki barışçı eylemler de, "Ankara direnebilir" beklentisinden cesaret almaktaydı. Türkiye'nin kararıyla dengeler değişiyor; Ankara'nın NATO'dan beklediği desteğe Almanya ve Fransa zorluk çıkarttığı gibi, Berlin, 1991'de esirgemediği Patriot füzelerini bu defa Türkiye'ye göndermiyor. Kitlelerde de, "Barışa şans kalmadı" umutsuzluğu yaygınlaşıyor... Bu yanlış. Almanya ve Fransa gibi ülkeler Türkiye ile arayı açmamalı, barış cephesi de umudunu yitirmemeli. Ankara'daki politika değişikliği esas Irak'ın tavrını yeniden gözden geçirmesini getirmeli. 'Mazlum' durumdaki bir ülkeden fedakârlık beklenemez elbette; ancak Irak'ın kendine özgü bir durumu var. Biraz da Amerikan propagandası yüzünden düğüm bir tek kişi üzerinde atılmış görünüyor; çözüm de galiba o noktada... Bundan sonraki aşama, Bağdat'a silâh zoruyla hâkim olan kliğin ipleri elinden bırakmasını getirecek bir gelişme olabilir. Bağdat'taki yönetimin önde gelenlerine aileleriyle birlikte yararlanabilecekleri bir 'çıkış kapısı' bırakılırsa, Amerika'yı bir büyük savaş makinasına dönüştüren lobi, Irak'ı ve bölgeyi işgal planlarını kolayca sahneye koyamaz... Amerikan ve dünya kamuoyunun arkasından çekildiği bir savaşı başlatmak mümkün değildir çünkü. Bu, elbette burada okuduğunuzdan daha zor bir iş. Ancak, Bağdat'ın, bugüne kadar yanaşmadığı bazı kolaylıklar konusunda ikna olduğuna dair mesajlar vermeye başlaması bir umut aralığının hâlâ var olduğunun işareti. U-2 uçaklarının ülkesi üzerinde uçmasına ve bazı Iraklı bilimadamlarının rahat bir ortamda mülâkata tâbi tutulmasına izin verme eğilimi önemli. Saddam Hüseyin ve etrafındakiler, Türkiye'nin kararı sonrasında, herhalde durumlarını yeniden gözden geçiriyorlardır... Bu savaş olmamalı. 11 Eylül sonrasında dünyayı fetih sevdasına kapılan ABD kendi sınırları içine döndürülmeli. Halka rağmen yönetimlerin devri Ortadoğu'da da sona ermeli. Türkiye, içinde yer aldığı bölgeye sulh ve salâhın hâkim olabilmesi için belirleyici bir rol üstlenmeli. Aksi halde? Aksini düşünmek bile uyku kaçırıyor...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |