T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
En az zararla...

Türkiye, Amerika'nın savaş gerekçelerinin meşruiyetine inanmıyor. Amerika'nın gerekçeden çok "bahane" üretmeye çalıştığını biliyor. Bununla birlikte, BM tarafından kabul edilebilir bir bahane üretmeye muvaffak olamasa bile, savaşmakta ve Irak'ta dilediğini yaptırmakta kararlı olduğunu, bunu Türkiye'nin tek başına önleyemeyeceğini de biliyor.

İşte son MGK kararı, bu "realite"nin içinde Türkiye için en az zararlı bir sonuç üretmeyi amaçlıyor.

"Türkiye için" dediğimizde, bunun aynı zamanda "en insani" ve "komşu Müslüman ülke Irak için de en az zararlı" anlamına geldiğini söylemek mümkün değil. O, belki savaşı önlemekle sağlanacak bir sonuçtu, ama şu anda bu işten savaşsız çıkılmasının son derece zor olduğu düşünülüyor ve ona göre bir politika üretiliyor.

MGK, hükümete, Meclis'ten yurt dışına asker gönderme ve yabancı asker bulundurma konusunda karar çıkarılması için girişimde bulunmasını tavsiye ediyor. Meclis'ten nasıl bir karar çıkacağı konusunda henüz bir kesinlik yok. Genelde bu tür konularda Meclis, MGK'nın tavsiyelerine uygun kararlar çıkarmış ama, "meşruiyyeti tartışmalı" Irak savaşı konusunda Başkan Arınç'tan başlamak üzere mesafeli duruyor. Verilse bile bu iznin "kerhen" verileceği açık.

Aslında MGK'nın ve hükümetin de bu kararı gönül rahatlığı içinde verdiğini söylemek zor.

Karar doğru okunduğunda şöyle bir değerlendirme ve mesaj içerdiği düşünülebilir:

-Amerika'ya kerhen izin veriliyor. Ne de olsa müttefik ve işin içinde Amerika ile ilişkiler bozulduğunda ödenecek bedelin boyutlarını kestirmek ve göze almak zor. Burada Irak için elden gelenin yapıldığı ve artık canın canandan öne geçtiği noktaya gelinmiş bulunuyor. Buna rağmen Türkiye, işi bütünüyle Amerika'ya bırakmayı da kendi çıkarları açısından sağlıklı bulmuyor. Bunun da hayati sakıncalar doğuracağını düşünüyor ve özellikle Kuzey Irak'ta, Amerika'nın da göz yummasıyla Türkiye'nin çıkarlarını tehdit edecek gelişmelere fırsat vermemek için yeterli askeri güç bulundurmaya yöneliyor.

-MGK kararı, TBMM'ye, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta olup bitecekleri denetleyebilmek amacı için askeri güç bulundurabilmesi zaruri, bunun için de, ABD'nin rızası gerekli, bunun için de ABD'yi tatmin edecek bir formül olarak, ABD güçlerinin, transit geçişine izin verilmeli, şeklindeki bir mesaj yolluyor.

-Karar Amerika'ya da, size izin verebilmemiz için Kuzey Irak'ta olup bitecekleri denetlemek üzere bir Türk gücünü vazgeçilmez buluyoruz, mesajını gönderiyor.

Aslında Amerika, Paul Wolfowitz'in Ankara ziyaretinde yaptığı açıklamalar hatırlandığında, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta tek başına girişimlerde bulunmasına karşı. Wolfowitz, ABD'nin Kuzey Irak'ta başka odakların (Kürtlerin) tek başına inisiyatif kullanmasına karşı olduklarını da açıklamıştı. ABD, kendi koordinasyonunda bir Kuzey Irak gelişmesi istiyor. Bu tavırda asıl hassas konunun Musul – Kerkük olduğu, ve Kürt devlet yapılanmasına sempatiyle yaklaşan, hatta müzahir olan ABD'nin asıl rezervinin Türkiye'ye yönelik bulunduğu biliniyor.

İşte Türkiye, bu alanda tehlikeli gelişmeleri önlemek için işin içine girmek istiyor.

Buradaki varlığına tepki göstermemesi için ABD'ye geçiş imkanı sağlamaya yöneliyor.

Ve bu hengamede maalesef Irak'ın göz yaşlarına ve "insani boyut"a gösterilecek ilgi kalmıyor.

Yazık oluyor Irak'a...

Yazık oluyor "insani boyut"a...

Türkiye'nin kerhen aldığı tavra anlayış göstermek mümkün, ama çağdaş zorbanın güç tutkusu ile "insani boyut"un güme gittiğini de görmek şartıyla...

Bütün dünyanın içinden, her ülkenin her şeye rağmen bu Amerikan zorbalığına direnmesi beklentisi geçiyor. Türkiye'den de beklenen o. Gallup'un 64 ülkede yaptığı araştırmaya göre sadece 4 ülkede savaş onaylanıyor. Geriye kalan 60 ülkenin kamuoyunda Irak'a yönelik savaş tepkiyle karşılaşıyor. Ama Amerika'nın savaş makinası varlığını sürdürmek için yutacak ülke arıyor.

Irak'ın durumu ise gerçekten dramatik.

Bir anekdot anlatıldı bana bu dramatik durumu sergilemek için.

Üç tilkinin karnı çok acıkmış ve ne yapacağız diye düşünmeye başlamışlar.

Birisi, bir tavşan bulup yiyelim, demiş.

Ötekiler sormuş:

-Peki ama gerekçemiz ne olmalı? Gerekçesiz de yenmez ki...

-Bir sigara isteriz, demiş ötekisi, filtreli verirse "neden filtresiz değil" diye yeriz, filtresiz verirse "Neden filtreli değil diye yeriz."

Çıkmışlar ormana... Az sonra bir tavşanla karşılaşmışlar. Tilkinin en irisi öne çıkmış:

-Tavşan kardeş bir sigara versene...

Tavşan bir an düşünmüş, sonra:

-Filtreli mi olsun, filtresiz mi diye sormuş.

Tilkiler bir an tereddüt geçirmişler, sonra üçü birden:

-Bunu sormak sana mı düştü diye çullanmışlar tavşanın üzerine...

Evet böyle... Tilkiler niyeti bozunca tavşanların işi zor bu dünyada...


3 Şubat 2003
Pazartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED