|
|
Her şey 7 yıl önce bir Ramazan gecesi iki poşet bir kamera ve bir sunucuyla başladı. Bir marketten alınan yardımlar, gecekonduların kapısı çalınarak ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırılıyordu. Kanal 7'nin ilgili bir toplumsal duyarlılık oluşturmak ve yardımseverliği teşvik etmek amacıyla ortaya çıkardığı Şehir ve Ramazan adlı program ilgi görünce haftada bir aynı formatta Deniz Feneri adıyla ekrana gelmeye başladı. Yoksulluk toplum önüne taşınınca, ihtiyaç sahibi insanlar burayı bir çare kapısı olarak gördü ve müracaatlar giderek arttı. Görüntüler hayırseverleri de harekete geçirdi ve bağışçı müracaatları da arttı. Her iki taraftan gelen taleplerin iyi bir organizeyle karşılanması gerekiyordu. Müracaatların bir TV programı olarak organize edilmesi hukuken mümkün olmadığı gibi, teknik olarak da imkansızdı. Bunun için bir sivil toplum kurumuna ihtiyaç vardı. Böylece 1996'da başlayan program, 1998'de dernekleşti. Böylece ilk defa bir TV programı derneğe dönüşerek Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği kuruldu. Yoksulluk kültürü oluşuyor Her geçen gün büyüyen dernek, yüzbinlerce yoksul aileye yardımların yanında eğitim, sağlık gibi hizmetleri de ulaştırdı. Deniz Feneri'nin yardım araçları ve ambulansları artık ülkenin her yerinde görülüyordu. Dernek, devlet kurumlarıyla koordineli çalışmalarıyla da dikkat çekti. Okullara kitap, bilgisayar ve yoksul öğrencilere para yardımı yapılırken, halk eğitim merkezleriyle koordineli çalışmalarla da meslek edindirme kursları açtı. Derneğin Genel Başkanı Avukat Yusuf Atalay, yoksulluğun tehlikeli boyutlara ulaşan bir sorun haline geldiğini söylüyor. Atalay, yoksullukla büyüyen bir tehlikeye de dikkat çekiyor: "Yoksulluk sorunu kendisiyle birlikte bir kültür oluşturuyor. Yoksul insanların yaşam tarzında yuva ortamı yok. Bu kesimde eğitim kaygısı da çok fazla olmuyor. Böyle bir ortamda da zaman içinde kendine göre kısa yoldan ihtiyaçlarını karşılama anlayışı oluşuyor. Bu da insanları ahlaksızlığa, kendisine ve topluma zarar verecek noktaya götürebiliyor." Envanter çıkarılmalı Bu sorunun çözümünün zor olmadığını belirtiyor Atalay ve Ankara'daki görüşmelerinde bakanlara da ilettikleri önerilerini şöyle anlatıyor: "Devlet, bir koordinasyon bakanlıkla hem kamunun hem de sivilin gücünü bir araya toplayarak sorunun üstesinden gelir. Türkiye'nin çok acil bir yoksulluk acil eylem planını hayata geçirmesi lazım. Bunun için de kısa, orta ve uzun vadede yapılması gereken işler var. Öncelikle Türkiye'deki yoksulluğun bir envanterinin çıkarılması gerekiyor. Her mahallenin bir camisi, okulu ve muhtarı var. Bu çalışma; öğretmenler, imamlar ve muhtarlar eliyle yapılabilir. Öte yandan, Türkiye'de varolan kaynakların kayıt içine çekilmesi ve bunun hukuksal altyapısının oluşturulması lazım. Mesela zekat müessesesi bir kaynaktır. Hayır sahibi insan zekatını vermek istiyor. Bunun kayıt içine çekilmesi gerekiyor. Bir başka kaynak, her yıl kesilen kurbanlar. Kurbanı, kuruluşların post kavgası haline dönüştürmek yerine, yoksulun gıda ihtiyacına kanalize etmek gerekiyor." Dernekler harekete geçirilmeli Yoksulluk sorununun çözülmesi için uygulanacak yoksulluk acil eylem planıyla orta vadede, tespit edilen yoksul insanların meslek sahibi yapılması gerektiğini anlatan Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Yusuf Atalay, son aşamada da bu insanların rehabilitasyondan geçirilmesi gerektiğini söylüyor. Bütün bunların makro ekonomik planlamalarla olabileceğini Türkiye'de de bu potansiyelin mevcut olduğunu söylüyor Atalay ve devam ediyor: "Bu konuya çok büyük bir kaynak ayrılmasına bile gerek yok. Türkiye'de ciddi bir yoksulluk var ama ciddi de bir bağış potansiyeli de var. Sivil kuruluşların katkı sağlayabileceği işler var. Türkiye'de şu anda 75 bin tane sivil kuruluş var. Bunların yarısından fazlası yardımlaşmayla ilgili. Koordinatör bakanlık bunları çok iyi planlayabilir. Herkese ne yapacağını söyleyebilir. Siz bu işin paydaşlarını belirlediğiniz zaman, ilgili dernekler üstlenebilir. Bu millet bu gücü barındırıyor fakat bunu ortaya çıkarmak gerekiyor. Biz bunu Deniz Feneri'nde gördük..." Ağar ve Denktaş canlı yayında
Başkent Kulisi: Başkent Kulisi'nde Fehmi Koru, İlnur Çevik ve Ali Bayramoğlu, MGK toplantısında da gündeme gelen muhtemel savaş senaryolarını masaya yatırıyor. Irak ve Kıbrıs konularının konuşulduğu toplantıdan çıkan kararlar bütün yönleriyle programda ele alınıyor.
Başbaşa: Mehmet Soysal'ın sunduğu Başbaşa'nın konuğu DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar. İki dönem Elazığ'dan bağımsız olarak seçilen ve yeniden DYP'ye dönerek Genel Başkanlık Koltuğu'na oturan Mehmet Ağar, canlı yayınlanacak programda, "Merkez sağ birleşecek mi?", "Olası Irak operasyonu ne zaman ve hangi kapsamda olabilir?", "Türkiye bu savaşta nerede yer almalı?" ve "Kıbrıs davasında Türkiye'nin tutumu ne olmalı?" gibi soruları cevaplarken, bilinmeyen yönleriyle kendini ve ideallerini de anlatıyor.
Pazar Sohbeti: Hüseyin Gülerce'nin sunduğu Pazar Sohbeti'nde ise, "Türkiye Kıbrıs politikalarını ve Kıbrıs'ı tartışırken Rauf Denktaş ne diyor?" sorusuna cevap aranıyor. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın konuk olacağı program, KKTC Cumhurbaşkanlığı Konutundan canlı olarak yayınlanıyor. Programda Denktaş, Annan Planına neden karşı olduğunu canlı yayında değerlendiriyor.
|
|
|