Yüreklerimizi sızlatan, ülkemizi yasa boğan uçak kazaları ardından ne söylesek, neler yazsak teselliden öteye geçmez. Tanrım rahmetler eylesin...

Gazetelere, ekranlara bakmak istemiyor insanın canı. Felâket tellallığı yapanlar ellerine fırsat geçmiş gibi dram oynuyor. "Şöyle olsaydı, böyle olsaydı" diyenler neden önceden tedbir almadılar. O kadar çok örnekler veririz ki. İşte bazıları... Bir kavşak vardır, ne zaman ölümle sonuçlanan trafik kazası olur, hemen lâmbalar konur, işaretler asılır. Ama iş işten geçmiştir. Deprem olur bina yıkılır. Kabahati müteahitte, demirde, çimentoda ararız. Ağıtlar yakarız...

Spor sayfamızda bu tür yazıyı yazmamın sebebi yakından tanıdığımız Kemal Ulusu'nun pilot oğlunu kaybetmesinden esinlendi. Elinden tutup gezdirdiği günler sanki gözümün önünde...

Şimdi sıkı durun sayın yetkililer, kuralcılar. Kaza olmuş bitmiş. Harıl harıl rengi pembe ama adı "Karakutu" olan cihaz aranıyor. Herkes konuşuyor, yorum yapıyor suçluyu bulmak için seferber olunmuş. Derken ortaya 1 milyon dolar değerinde "ILS"den cihaz çıkıyor. "Bu cihaz olsaydı uçak düşmezdi..." Detayına inmeye gerek yok. Koskoca kuruluş hostes alırken, tecrübe, lisan, bilgi, başarı, sertifika aramıyor, "Boyu 1.60'dan az olan alınmaz" kuralını uyguluyor. Peki değerli kaptanlarımız sen neden ağırlığını koymuyorsun. "ILS" olmayan meydana iniş yapmam, diye. Şimdi isyanlardasınız. Özel otolarınızı "sis"li günlerde kullanıyor musunuz. Sakın yanlış anlamayın. Yanlış ise düzeltin. Kuralları siz koyuyorsunuz. Noksanlıkları görüyorsunuz. İkaz etme hakkınız var. Van ve Samsun kazaları da aynı nedenlerle olduğunu belirtiyor yetkilileriniz. Diyarbakır olayı inşallah son olur. Topu birbirinize atmaktan vazgeçin artık. Bu milletin böyle acılara tahammülü yok. Ulusu'lar zor yetişiyor. Aklımızı başımıza alalım ki, "BAŞIMIZ SAĞ OLSUN" diyebilelim...

BEKİR BORAN

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu