|
|
Gazetede gördüğü "Bir kadın, iki küçük kızını öldürdükten sonra intihar etti!" başlıklı küçücük bir haber, İran Sinemasının usta yönetmenlerinden Cafer Penahi'yi bir gerçeğe; bir filme uyandırır. Penahi, kadınlara yönelik toplumsal baskıyı gözler önüne seren bir film yapar: Daire. Bu bir meydan okuma deneyimidir. Ülkesinde yasaklanır, ABD'de gösterilir. Yalın bir dili olan film, İran Sineması'nda dönüm noktası olarak kabul edilir. 'Kuşatma'nın filmi Yönetmenliğini İran Sineması'nın parlak isimlerinden Cafer Panahi'nin yaptığı Daire, dün (şimdilik Beyoğlu / Beyoğlu ve Kadıköy / Sinema Tek sinemalarında) gösterime girdi. Yakın bir coğrafyanın bugününde içiçe geçmiş, birbirinden farklı dairelerdeki kadınları anlatan Daire, doğum yapan bir kadının çığlıklarıyla açılır. Bir kızı olan kadın, bebeğinin ve kendisinin istenilmediğini bilmez ama... Üç kadının hayatları birbiriyle kesişir sonra. Başlangıçları da, nihayetleri de trajiktir. Onların dünyası; bitmeyen gözaltıların, bürokrasinin ve önceden beri varolan eşitsizliklerin dünyasıdır. Tahran, erkeklerin şehridir çünkü. Şehrin üzerine karanlık çökünce ve kadınlar toplumsal hücrelerine girdiklerinde, onların yaşamlarına ilişkin metaforun hapishane olduğu görülür. Ancak bu boğucu dünya, 'daire'deki kadınların cesaretini, gücünü, gayretini söndüremez... Dairenin çapı geniş
Dünya çapında ses getiren Daire, yalnızca İran'daki kadını anlatmıyor. Dünyanın birçok ülkesinde kadınların karşı karşıya kaldıkları olumsuzlukları sembolik bir dille resmediyor. Sanki büyük bir hapishanede yaşamaktadır her kadın. Ve her kadın bir 'daire'dedir.
Yarın'dan yarına; ekonomiyle refah Aylık düşünce ve siyaset dergisi Yarın, ocak sayısında 'sosyo-ekonomik reform arayışı'nı kapak dosyası olarak ele alıyor. Savunma sanayii ile Anadolu sermayesinin işbirliği temelinde kapsamlı bir yeni ekonomik düzenin oluşturulma imkanlarının tartışıldığı dosyada, ekonomik çıkmazların aşılması için askeri-endüstriyel kompleks gibi köklü bir yatırım sistemi öneriliyor. Finans, üretim kültürü ve dışa bağımlılık gibi başlıklarda Türkiye ekonomisinin analiz edildiği makalelerle birlikte ekonomi kültürü de sorgulanıyor. Dergide Prof. Gülten Kazgan'la Türkiye ekonomisi konulu bir söyleşiye de yer verilmiş. Prof. Kazgan, dışa bağımlılığın Türkiye'yi krizlere sürüklediğini ve artık Türkiye'nin kendi yolunu çizmesi gerektiğini belirtiyor. Kapak dosyasında Burhan Metin, Altay Ünaltay, Lyndon Larouche, Murat Akıncı, Taha Özhan, Adnan Boynukara, Mahir Kaynak ve Abdullah Muradoğlu imzalı yazılar yer alıyor. Dr. Ferhat Kentel, Yarın'daki makalesinde son başörtüsü ve protokol tartışmalarından yola çıkarak Türkiye'de kamusal alan kavramını ve mantalitesini analiz ediyor. Bilgi tel: 0 212 679 16 43 Necip Mahfuz yoğun bakımda Nobel edebiyat ödülü sahibi Mısırlı yazar Necib Mahfuz, ağır grip teşhisiyle hastaneye kaldırıldı. 1988 yılında ödül kazanan 92 yaşındaki ünlü yazarın, solunum zorluğu nedeniyle yoğun bakım servisinde solunum aygıtına bağlandığı ailesi tarafından bildirildi. Yüksek ateş yüzünden yazarın hafızasının da bulanık olduğu belirtildi. 'Bıldırcın ve Sonbahar', 'Binbirinci Geceden Sonra,' 'Esir Üniforması', 'Hân el Halîlî'de', 'Hırsız ve Köpekler', 'Midak Sokağı', 'Miramar', 'Nil'in Üç Çocuğu' adlı kitapları Türkçe'ye çevrilen yazar üstüne "Necip Mahfuz'un Toplumsal Gerçekçi Romanları" adıyla yayınlanmış bir de inceleme kitabı bulunuyor.
|
|
|