ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, bir "rica" ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Şam ziyaretini iptal ettirdi. Türkiye-İran-Suriye arasında Kuzey Irak ve genel olarak bölgeye yönelik ortak arayış girişimleri sabote edildi.

Wall Street Journal gazetesi, 10 Nisan sayısında, "Türkiye'nin, İran ve Suriye ile yakınlaşmasının Washington'ı rahatsız ettiğini" yazdı. Türkiye'nin Müslüman ülkelerle yakınlaşmasının Amerika ile gerginliği artıracağını belirten gazete, İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi'nin Ankara ziyareti ve Gül'ün Suriye'ye gidecek olmasının gelişmekte olan bölgesel yakınlığın göstergesi olduğunu belirterek, Türkiye'ye açıkça uyarıda bulundu. Şam ziyareti bu amaçla iptal ettirildi.

Amerika-İngiltere-İsrail üçlüsü, Irak'ın işgalini tamamlamadan namlularını Suriye'ye çevirdi. Böyle bir dönemde İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom Ankara'ya geldi. Ziyaret, Irak'ın Amerika ve İngiltere tarafından işgal edildiği, Bağdat'ın, Kerkük'ün, Basra'nın yağmalandığı, İslam dünyasının yas içinde bulunduğu bir dönemde gerçekleşti. Türkiye'nin komşuları Amerika-İngiltere-İsrail tarafından tehdit edilirken, ziyaretin Suriye'de, bölgede ve en önemlisi Türkiye kamuoyunda nasıl karşılanacağı konusunda hiçbir hassasiyet gösterilmedi.

Ziyaretin Irak'ın yanısıra Suriye'ye yönelik planlar üzerinde yoğunlaştığına şüphe yok. Nitekim, görüşme sonrası Abdullah Gül, "savaşın Irak'la sınırlı kalması ve bölgeye yayılmaması gerektiği"ni söyledi. Gül, ''Yeni gerginlik ve çatışmalara izin vermemek gerekir. Suriye ve İran komşularımız ve komşu ülkelerle ilişkilerimizi en iyi tutmak için çabalıyoruz'' derken Şalom, Amerika ve İngiltere'nin Suriye'ye yönelik suçlamalarını tekrar etti. İsrail, Amerika ve İngiltere'nin Suriye'ye yönelik baskılarına paralel biçimde Şam'a bir dizi "ödev listesi" vermeye hazırlanıyor. Hamas, İslami Cihad, Hizbullah, Golan tepeleri, Lübnan'daki otuz beş bin Suriye askerinin çekilmesi, Suriye'nin füzelerinin ortadan kaldırılması gibi isteklerin hepsi işgale hazırlık niteliği taşıyor. Irak'ı işgal senaryosunun aynısı şimdi Suriye'ye uygulanıyor. Teröre destek vermek, kitle imha silahları, rejim değişikliği.

Suriye'yi işgal planı hazırlanıyor

ABD Başkanı George, diplomatlara Suriye'ye için nota hazırlamaları talimatını verirken, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld de Pentagon'daki kurmaylarına "Suriye'yi işgal planının hazırlanması" talimatını verdi. İşgal çetesinin diğer üyesi İngiltere ise Suriye'nin Saddam Hüseyin yönetimiyle işbirliği yaptığını öne sürdü. Amerika, İngiltere ve İsrail'in bütün iddiaları, Suriye'nin işgaline hazırlık amacı taşıyor. Suriye bütün bunlara evet dese dahi hedef olacak. Zira, Suriye, Lübnan ve Filistin ayağı tamamlamadan ABD-İngiltere-İsrail üçlüsünün Irak işgali yarıda kalmış olacak. Basra Körfezi ile Doğu Akdeniz arasındaki bütün bölge tehdit altında. Irak'ın işgali bu senaryonun sadece bir parçasıydı. Daha sonra işgalin Kızıldeniz'e kadar yayılacağını göreceğiz. Suriye'nin askeri harekatla yüzleşmesi süreci Irak kadar bile uzun sürmeyecek gibi.

Şimdi sormak gerekiyor: Türkiye'nin bölge politikası var mı? Türkiye'nin Irak, Suriye, Filistin ve bütün Ortadoğu'ya yayılması beklenen Ortadoğu bunalımıyla ilgili bir tezi var mı? Bütün bölge yeniden yapılandırılırken, haritalar yeniden belirlenirken, iktidarlar/rejimler devrilirken, Amerika, İsrail ve İngiltere Orta Asya'dan Kızıldeniz'e kadar yeni bir hegemonya/sömürü coğrafyası oluştururken, Ortadoğu topyekün kitlesel isyanlara gebe iken, Türkiye ne düşünüyor?

Hem Irak'ın işgali hem de Kuzey Irak konusunda Ankara'dan Washington-Londra-Tel Aviv'in bakış açısından başka bir şey görmedik. Türkiye hem Irak hem de bölgesel politikalarını Amerika'ya havale etmiş görüntüsü verdi. Bağımsız her adım, şiddetli tepki gördü ve Ankara hemen geri adım attı. Türkiye'nin, Irak'tan sonra İran ve Suriye ile ilişkilerini de Amerika-İngiltere ve İsrail belirler hale geldi. Bu ülkelerin Ankara'yı Suriye'ye karşı kışkırtmaları için ellerinden Irak'tan daha güçlü bir tez var: PKK. Ancak hem Irak'ın hem de Suriye'nin işgali PKK ve Kürt sorunuyla sınırlı bir durum değil. Çok daha geniş bir kriz var ortada. Eğer Türkiye sadece bu gözlükle bakarsa her türlü provokasyona gelecek demektir. Türkiye'nin bölge ile arasına kalın duvarlar örülüyor. Türkiye bir an önce bölgesel tavrını ortaya koymalı. Ortadoğu'nun, İslam coğrafyasının işgaline nasıl baktığını kamuoyuna açıklamalı.

"İşgalin yol haritası"

Nereye baksak aynı gücü, aynı kişileri görüyoruz. Filistin'i yeniden yapılandırma planını ve Irak'ın işgalini hazırlayanlar, Suriye-Lübnan hattının işgalini savunanlar, Türkiye'nin bölgesel politikalarını sabote edenler, Türkiye-İsrail eksenini oluşturup 28 Şubat'ı dayatanlar, bu ülkenin dış politikasını rehin alanlar aynı kişiler. 1996 yılında hazırlanan bir rapor hem bölgesel projeleri hem de Türkiye'nin üsleneceği rolü belirliyor.

Richard Perle, Doglas Feith, David Wurmser'in hazırladığı, Suriye, Irak ve İran'ın istikrarsızlaştırılması, Ürdün Haşimi yönetiminin güçlendirilmesi, İsrail'in Ortadoğu'nun stratejik geleceğini belirlemesi ve Türkiye'nin bu amaçla kullanılması gibi önerilerinden oluşan rapor, bugün aynen uygulanıyor. Artık ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Savunma Bakan Yardımcısı Poul Wolfowitz gibi kişiler için de yol haritası niteliğine dönüşen bu rapor, genişletilerek "Avrasya Stratejisi"ne dönüştürülmüş durumda.

Irak krizi ortaya çıktığından bu yana Türkiye'nin bölgesel politikaları bu raporda öngörülenin dışına çıkamadı. Ankara, sanki ABD, İngiltere, İsrail dışında dünyanın büyük bölümüne, özellikle de bölge ülkelerine kapılarını kapatmış bir görüntü veriyor. Suriye işgal edilirken Türkiye ne yapacak? Reddedilen tezkere ile ABD'nin askeri üs olarak yerleşmesi engellenen Suriye sınırındaki üsler Amerika'ya verilecek mi? Veya Irak'ı işgal ederken ABD neden Suriye sınırı boyunca üsler istedi? Neden bu bölgede adeta bir tampon bölge oluşturmak istedi? Türkiye bir an önce Suriye politikasını açıklamalı.

İBRAHİM KARAGÜL

Künye

Temsilcilikler

AboneFormu

MesajFormu