|
|
HÜSEYİN ÖZAY ANKARA
ANAP'ın yanlış enerji politikasının faturası çıkmaya başladı. Özellikle, Rus doğalgazının Karadeniz'in altından getirilmesini öngören Mavi Akım Projesi, Türkiye'yi zor durumda bıraktı. Alınan bilgiye göre, BOTAŞ, Mavi Akım Projesi'nden 20 Şubat'tan itibaren gaz almaya başladı. Ancak, Mart ayından itibaren havaların ısınması ve TEAŞ'ın gaz alım miktarını düşürmesi nedeniyle, 2003 yılı gaz talep tahminleri alt üst oldu. TEAŞ, yıllık 4 milyar metreküp civarında olan gaz alım hedefini, 2.6 milyar metreküpe düşürdü. Gazı eritecek talep yok Elinde gaz fazlası bulunan BOTAŞ, Mavi Akım sözleşmesinde bulunan gazın ilk altı ay alınmaması hakkını kullanıyor. Altı aylık süre temmuz ayı sonunda dolacak. Ve BOTAŞ'ın, 2003 yılında Mavi Akım'dan en az 830 milyon dolarlık gaz alması gerekiyor. Ancak, 2003 yılında bu gazı eritecek, talep yok. Böylece, yıllardır tartışılan ve tüm tepkilere rağmen yapılan Mavi Akım Projesi, daha ilk yılında Türkiye'ye zora sokmuş oldu. BOTAŞ, uzmanları 2003 yılında al ya da öde yükümlülüğü ile karşı karşıya kalmamak için formül arıyor. Ancak, formül henüz bulunamadı. Eğer formül bulunamazsa, Türkiye Rusya'ya, Mavi Akım Projesi'nden dolayı daha projenin ilk yılında almadığı gazın parasını ödemek zorunda kalacak.
Enerjiyi doğalgaza bağlamak ihanettir
Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Genel Maden İşçileri Sendikası Başkanı Çetin Altun, "Enerji sektörünün temel girdisi petrole hakim olmak için başlatılan Irak savaşında, asıl önemli süreç yeni başladı" dedi. Türkiye'nin sıkıntılarından bir an önce kurtulması gerektiğini, Ortadoğu'nun haritasının değiştiği dönemde kimin dost olduğunun bilinemeyeceğini belirten Altun, şunları kaydetti: "Ülkemizin enerji kaynağını doğalgaza bağlamak ihanettir. Bizim en önemli zenginliğimiz bor madenimiz, taşkömürümüz ve suyumuz. Mutlaka kendi kaynaklarımıza dönmeliyiz. Zonguldak yeraltı zenginlikleriyle ülkenin ekonomisine çok önemli katkılar sağlamaktadır. Hükümetten, maden ocaklarına 6 bin kişi alınarak işçi açıklarının giderilmesini istiyoruz. Dünyada yeraltı zenginlikleri için savaşların yaşandığı dönemde, stratejik unsurlara sahip taşkömürünün önemi bir kez daha öne çıkmaktadır." Elektrik üretiminde doğalgazın payı arttı
2001 yılında elektrik kurulu gücünün yakıt cinsine göre dağılımında doğalgazın payı yüzde 17,1 iken geçen yıl yüzde 29,8'e yükseldi. Hidrolik enerjinin payı yüzde 41,2'den yüzde 38.5'e, kömürün payı da yüzde 24,7'den yüzde 23'e geriledi. Üretimde ise doğalgazın payında önemli bir değişiklik olmazken, kömürün payı yüzde 31.3'ten yüzde 25'e geriledi. Hidrolik enerjinin payı ise yüzde 19,6'dan yüzde 26,1'e yükseldi. Elektrikte kapasite fazlası oluştu Türkiye'de, 2002 yılında elektrik enerjisinde yüzde 4,3 artan tüketime karşın, üretimdeki artış yüzde 5,2'ye ulaştı. Kişi başına elektrik tüketiminin 2002 yılında 1870 kilovatsaat'ten (kwh) 1950 kwh'ye yükseldiği Türkiye'de, kurulu güç yüzde 11,7 artınca, yüzde 14,6 yedek kapasite (kapasite fazlası) oluştu. Elektrik enerjisi açığı 2001 yılında 4 milyar 146,6 iken, 2002 yılında 3 milyar 151,5 milyon kwh'ye geriledi. Bu dönemde üretimin tüketimi karşılama oranı da yüzde 96,7'den yüzde 97,6'ya çıktı.
|
|