|
|
Irak ordusunun çekilmesinden sonra Irak tam anlamıyla yağma ve kaosa teslim oldu. Amerikan askerleri yağmayı önlemek için hiç birşey yapmıyor hatta yağmayı teşvik ediyor. Kerkük'ten sonra dün Peşmergeler'in girdiği Musul da yağmalandı. Bağdat, Basra, Kerkük, Musul gibi büyük kentlerde yağma devam ediyor. Bağdat'ta esnafın yağmacılara ateş açtığı belirtildi. Yağmacılar, resmi binaların yanısıra büyükelçilikleri ve Saddam rejiminin üst düzey yetkililerinin evlerini yağmalıyor. Irak askerlerinin terkettiği Musul'da halk Merkez Bankası'nı yağmaladı. Dün sabah KDP birliklerinin Musul'a girmesi ve Irak birliklerinin çekilmesinin ardından Musul'da yağma başladı. Musul'daki devlet dairelerine giren halk masa, sandalye, halı gibi eşyaları taşımaya başladı. Ardından Merkez Bankası binası da yağmacıların istilasına uğradı. Halk bankadaki paraları çuvallara doldurarak götürdü. Yağmacıların pekçoğu kent dışından geldi. Musul'da, Kerkük'te olduğu gibi tapu ve nüfus daireleri tahrip edildi. Peşmergeler'in öncelikle tapu ve nüfus dairelerini hedef almaları, mülkiyet ve nüfus yapısını belirsizleştirmeye dönük olduğu belirtiliyor. Reuters muhabiri, Musul merkezinde Peşmerge ya da Amerikan askeri görmediğini de bildirdi. Yağmada çatışma: 25 yaralı Tam bir keşmekeşin hüküm sürdüğü Bağdat'ta, esnaf yağmacılara ateş açıyor. Kentteki AFP muhabiri, bazı dükkan sahiplerinin, mallarını yağmalamaya kalkan gruplarla çatıştıklarını bildirdi. AFP muhabiri, Bağdat'taki el-Kindi Hastanesi'ne yağmacılarla çatışmalarda yaralanan 25 kişinin getirildiğini, yağmalandığı için hastanede de cihaz ve malzeme kalmadığını, personelin büyük bölümünün kaçtığını belirtti. Bağdat'ın en önemli müzelerinden olan Bağdat Arkeoloji Müzesi'nin yağmalandığı bildirildi. Yağmacıların müzedeki tarihi kapılar ile değerli eşyaları da beraberinde götürdükleri belirtildi. Basra'da yağma çeteleri Güney'de İngiliz askerlerinin kontrolündeki Basra'da özellikle kamu binaları Basra halkı tarafından yağmalanırken, şehirdeki otorite boşluğunu fırsat bilen bazı gruplar silahlı soygun yapıyor. Şeker ve un depolarına giren halk stoklardaki çuvalları kendi evlerine taşıyor. Yer yer linç olaylarının da yaşandığı Basra'da, İngiliz askerlerinin olayları önlemek için çaba harcamadığı söyleniyor. Basra'da açlık ve susuzluk nedeniyle büyük kriz yaşanıyor.
Yağmacılara ölüm fetvası Şii lideri Ayetullah Ali Hüseyin Sistani, Necef'te verdiği bir fetvada, Irak'ın resmi dairelerinden ve Irak halkının evlerinden eşya çalanların öldürülmesini istedi. Yağmanın haram olduğu vurgulanan fetvanın verilmesi üzerine, bazı silahlı gruplar Bağdat'ın bazı semtlerinde yağmacıların ellerindeki eşyayı alarak camilere götürüyor.
Elçilikler de nasibini aldı
Bağdat günlerdir yağmalanıyor. Silahlı yağmacı çeteler, saraylar ve Saddam rejiminin önde gelen isimlerine ait evlerin yanısıra, büyükelçilik binalarını da hedef alıyor. Bağdat'ı işgal eden ABD güçleri kentte kontrol noktaları kuruyor. Ancak bu noktalarda Bağdatlılar'ı tek tek arayan ABD askerleri kentteki yağma olaylarına engel olmak için her hangi bir girişimde bulunmuyor.
Bağdat'ta insanî durum felaket
Bağdat'ta bir hastaneyi ziyaret eden Kızılhaç Komitesi'nden Peter Tarabula, "Durum kaotik ve felaket" dedi. Hastane çarşamba günü yağmalanmıştı. Şehrin doğu bölgesindeki hastane yağmalanmış ve 2 doktor haricinde tüm personel hastaneden kaçmıştı. Hastaneye yağma sırasındaki çatışmalarda kurşun yarası alan 25 kişi getirildi.
Fisk: Yağmacıların günüydü
İngiltere'de yayınlanan Independent gazetesinin Bağdat'ta bulunan muhabiri Robert Fisk imzalı, "Yağmacıların günüydü" başlıklı yazıda, kaos şöyle aktarılıyor: "İşgalci güç olarak Amerika, kontrol ettiği bölgelerde yabancı büyükelçiliklerin, Birleşmiş Milletler bürolarının korunmasından mesuldür, ama önceki gün Amerikan askerleri Alman Büyükelçiliği önünden geçerken, yağmacılar masaları, sandalyaleri ön kapıya taşımaktaydı. Amerika'nın kurtuluş ordusu şimdiden işgal ordusuna dönüşmüştü. Yüzlerce Iraklı sivil, otoyoldaki köprüde sıraya girmişti. Sıradaki her adam intihar eylemcisi olmadığını göstermek üzere, diğer sivillerin önünde gömleğini açıp, pantalonunu indiriyordu. Ademiye'de çıkan çatışma ardından Amerikan deniz piyadelerinden bir keskin nişancı, bir sarayın kapısının üstüne oturmuş, dur ihtarına uymayan otomobildeki üç sivili yaraladı, biri de küçük bir kızdı. Sonra silah sesi nereden geliyor diye balkona çıkan bir adamı öldürdü. Aynı nişancı birkaç dakika sonra da bir başka otomobilin sürücüsünü öldürüp, biri genç bir kadın olan iki yolcuyu yaraladı. Dura'da önceki günkü çatışmadan geriye kalan sivil cesetler çürümeye terkedilmişti. Ve bu Bağdat'ın kurtuluşunun daha ikinci günüydü."
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |