|
|
Şampiyon Beşiktaş
Şu başlığı atarken içim "cızzz" etmedi değil. Yahu arkadaş, yarı fanatik bir Fenerli olarak biz acaba bu başlığı ne zaman atacağız. Bize "Şampiyon Fener" başlığı hiç nasip olmayacak mı? Sonra aklıma tatil geliyor, yaz geliyor, transferler geliyor. Hani hocamız şu olmuş, kadro yeniden kurulmuş, yine transfer bombaları patlatılmış, hazırlık maçlarında Fener fırtına gibi esmiş; eh o zaman "Garanti şampiyon" başlığını bir kez daha atarız. Bakınız "Şampiyon Beşiktaş" başlığını attık yine, Fener'den bahsediyoruz. Yakışık almıyor, eşe-dosta, Niyazi abiye ayıp oluyor. Yahu ne yapalım yani, şarkıda denildiği gibi "Biz de insanız, bizim de canımız var". Hadi bu sızlanmaları bir yana bırakıp, bir hikâyeci olarak spor yazarlarının arasına sızdığımız şu müstesna zamanda, hiç olmazsa attığımız zarın keyfini yaşayalım. Biz ne dedik sezon başında? Ha, ne dedik? Herkes açsın bilgisayarını, leptopunu, hafızasını bakıversin. Bu yıl Beşiktaş-garanti-şampiyon dedik. Dediğimiz çıktı. Spor basınında atıp da tutturmanın başka bir keyfi oluyor. Peki kime güvenerek bu hükme vardık. Hemen söyleyelim. Terim'in mirasına kondu Galatasaray'ı şampiyon yaptı. Korkak, eyyamcı, kötü taktisyen, pısırık, karizması bozuk vb. diye yerin dibine batırılan Lucescu'ya güvenerek "Garanti" dedik. Evet Lucescu Beşiktaş'a "göze hoş gelen" heyecan veren, risk alan bir futbol oynatmadı. Ama sorun bakalım niçin oynatmadı? Çünkü Beşiktaş böyle bir kadroya sahip değil. Sergen'i bir yana koyun Beşiktaş'ta seyircinin içini havalandıracak futbol cambazı kimse yok. Bütün medyatik pompalamalara rağmen İlhan Mansız'ın dahi ne kadar "düz" bir futbolcu olduğu, ne kadar gol kaçırdığı son Gençlerbirliği maçında ortaya çıktı. Lucescu "önce hücum" değil, "önce savunma" diyen bir anlayışla oynadı. Bir sıfır olsun bizim olsun dedi. Yenemiyorsan yenilme dedi. Ve bu anlayışla Zago-Ronaldo-Ahmet üçlüsü ile Cordoba'ya güvendi. Bu sezon Beşiktaş'ı bu futbolcular sırtladılar. Ve elbette Sergen'i unutmamalı. Gezdiği takımlarda bir türlü verimli olamayan Sergen; Beşiktaş'ta Lucescu ile Sinan sayesinde eski günlere döndü. Yüzde kırk performans ile oynadı, ama pek çok maçı tek başına aldı. Lucescu İbrahim'i, Pancu'yu Ali Eren'i forma soktu. Pascal'ın, Ahmet Dursun'un, İlhan'ın, Tümer'in sakatlıkları ile boğuştu. Bazen neredeyse forvetsiz oynadı. Golleri geriden gelen Ronaldo ile Zago attılar. Mütevazı, sakin, garantiye oynayan hoca kendisi hakkında yapılan tenkitlere aldırmayarak bu güne ulaştı. Yönetim, taraftar ve oyuncular ile bir birlik oluşturdu; Beşiktaş'ı ağır ama emin adımlarla hedefe götürdü. Şimdi Galatasaray ile bir derbi oynayacak. Aradaki puan farkı her iki takıma da rahatlık sağlıyor. Umarız kavgasız-gürültüsüz iyi bir karşılaşma olur. Bu vesile ile Terim-Lucescu kıyaslamasının beyhude, yapay, yersiz bir çaba olduğunu unutmayalım.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |