|
|
Bucak'a 'çete' den beraat Susurluk davasının en önemli sanıklarından Sedat Bucak, "çeteye yardım ve yataklık"tan beraat ederken, iki ayrı davası ise ertelendi. Savcının, Bucak'ın devletin adamları olmadan da kendini koruyacak güçte olduğunu söylemesi dikkat çekti.
DYP eski Milletvekili Sedat Bucak Susurluk davası kapsamında yargılandığı davada "çeteye yardım ve yataklık" suçundan beraat ederken Abdullah Çatlı'yı sakladığı ve silah bulundurduğu ilişkin davası ertelendi. Savcının, Bucak'ın "terörle mücadeleyi temsil ettiğini" ve ilişkilerini dönemin cumhurbaşkanının talimatıyla gerçekleştirdiğini savunarak, sanığın binlerce silahı ve adamı olduğunu ve bunun için devletin korumasına ihtiyaç duymadığını söylemesi dikkat çekti. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya katılmayan Bucak'ı, avukatları Mahmut Sevket Küçük ile Çınar Bacahan temsil etti. Esas hakkında görüşünü 10 sayfayı aşkın bir mütalaa ile açıklayan Savcı Orhan Erbay, Sedat Edip Bucak'ın, mensup olduğu aşiretin daha önce de Şeyh Sait isyanında devletin yanında yer aldığının Başbakanlık Teftiş Kurulu raporundan anlaşıldığını belirtti. Savcı, Bucak'ın reisliğini yaptığı aşiretin bin kadar korucusu olduğunun, bunların yaklaşık 400'ünün devletten para aldığının da aynı raporda yer aldığını söyledi. 'Talimatı devletten aldı' Raporda, aşiretin terör örgütüne karşı gerektiğinde kullanılmak üzere 20 bin civarında resmi ruhsatlı silah temin ettiğinin belirtildiğini kaydeden Savcı Erbay, Bucak'ın terörle mücadeleyi temsil ettiğini ve bunun için girdiği ilişkilerini cumhurbaşkanı ve diğer devlet yetkililerinin talimatıyla gerçekleştirdiğini söylediğini bildirdi. Çetenin tek eylemi olduğu belirtilen Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesi olayına ilişkin sanıkların beraat ettiklerini belirten savcı Erbay, TBMM üyesi olarak görev yapan ve zamanının büyük bölümünü Siverek'teki çiftlik işleriyle uğraşarak geçiren Bucak açısından, "313. maddenin devamlılık ve süreklilik yönünden oluşamayacağını" kaydetti. Savcı Erbay, devlet görevlilerince adeta kuşatılmış ve o dönem yaşı genç olan Bucak'ın, diğer şahıslarla tanışma şekli, devlet tarafından terörle mücadele konusunda teşvik edilmiş olması, bir eyleme karıştığına dair delil bulunmaması ve TBMM üyeliği yaptığı da dikkate alınarak, "cürüm işlemek için kurulan teşekküle üye olmak" suçlamasına ilişkin, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil dosyaya yansımadığından beraat ettirilmesini istedi. Mahkeme heyeti, Bucak'ın, hakkındaki "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" suçlamasından beraatını, "vahim nitelikli silah bulundurmak" ve "gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı'nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak" suçlamalarına ilişkin davanın ise "4616 Sayılı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun" kapsamında kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verdi. İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Susurluk'ta 3 Kasım 1996 tarihinde bir kamyona arkadan çarpan Mercedes marka otomobilden ağır yaralı halde kurtulan dönemin DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak hakkında, çete suçlaması da dahil üç ayrı suçtan 11 ile 20 yıl arasında ağır hapis cezası talep etmişti. SAVCI, BUCAK'I SAVUNDU Bucak'ın, Abdullah Çatlı ile de bazı istihbarat birimlerinin üst düzey görevlilerinin katıldığı bir toplantıda tanıştığını ifade ederek Çatlı'nın "üst düzey kişiler tarafından saygı görmesi ve takdir edilmesi'' sebebiyle sanığın Çatlı'nın aranan biri olduğuna ihtimal vermediğini belirttti. Savcı Erbay, 12 Eylül müdahalesinin üzerinde çok zaman geçtiği için kamuoyunun Çatlı'yı unuttuğunu kaydederek yetkililerin bu insanın arandığını Bucak'a bildirmemesi nedeniyle sanığın Çatlı'yı gerçek kimiliği ile tanımamamasının normal olduğunu savundu. Savcının, Bucak'ın temsil ettiği Bucak aşiretinin çok sayıda ruhsatlı silahı olduğunu belirterek bunun için arabadaki silahlara ihtiyacı olmadığını iddia etti. Savcının, Bucak'ın kamu görevlilerine gerek duymadan bazı isteklerini karşılayacak güçte olduğunu söylemesi dikkat çekti. SELAH KEMALOĞLU İSTANBUL
|
|