AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Tencerelerin dibi kara

Sanki medya patronlarıyla her gün karşılaşıyormuşum gibi, "İlk görüştüğümüzde sorar, teyit ettiririm" diye bugüne kadar içimde taşıdığıma ne kadar pişmanım, bilemezsiniz. Olayı anlattığımda teyit ihtiyacı duymama hak vereceğinizi bildiğim halde…

İki ay önce New York'taki bir Türk lokantasında önce beni de kendisi gibi bankacı sanan bir Amerikalı ile tanıştım. "Sizde bankacılık sektöründe işler iyi değil galiba" diye girdi söze. Mesleğimi söylediğimde, "Medya sektörü de öyle olmalı" diye devam etti Amerikalı bankacı. Bankasıyla iş yapan bir medya patronunun kızı New York'ta tuttuğu evin kirasıyla ilgili ihtilâf çıkarmış… "İşleri herhalde iyi değil" dedi genç bankacı…

Ne kadar şaşırdığımı tahmin edebilirsiniz… Bu arada, medya patronunun bankası olduğunu da öğrendim. Genç sözünü şöyle bağladı: "Özel bankalarınızın çeklerini bir kamu bankanız onaylamazsa kabul etmiyoruz; sorun da bu yüzden çıktı."

İki aydır, ha bugün rastlarım, ha yarın diye Aydın Doğan'la karşılaşmayı bundan bekliyorum. Rastlarsam, "Kızlarınızdan birinin New York'ta tuttuğu bir ev varsa, lütfen kirasını vaktinde ödemesini sağlayın" diyeceğim… Bir medya patronunun üstelik bankası da varsa, basit bir miktar yüzünden Türk lokantalarında meze yapılması gücüme gider.

Konuyu gündemime taşıyan, Aydın Doğan'ın dün bütün gazetelerinde yayımlanan açıklamaları oldu. Türk medya tarihinde ithama mâruz kalan patronların gazete ve kanallarını savunma amaçlı kullandığı olaylar yaşandı… Ancak, dün Hürriyet, Milliyet ve Radikal gazetelerinde okurlara sunulan türden, her birinde aynı sorular ve aynı cevapların yer aldığı bir 'yayıncılık' herhalde bir 'ilk' teşkil ediyor.

Ülkemizin en büyük medya patronu, "Bankalarını hortumlayan üç medya grubu bana savaş açtı" diyor mülâkatta. New York'ta karşıma çıkan Amerikalı bankacının "Kızı bize birkaç bin dolar taktı" şikâyetini hatırlatan da o cümle oldu. Kızı bunu yapan Aydın Doğan mı bakalım, bankalı üç medya patronu daha var…

Aydın Doğan'ın "Bana savaş açıldı" dediği ilginç bir gelişme: Aydın Bey, Petrol Ofisi'ni (POAŞ) İş Bankası ile birlikte Özelleştirme İdaresi'nden satın almıştı; bundan doğan borcun bir bölümü ödenmiş, bu ay vâdesi gelen 271 trilyon TL'lik borç ise 'ötelenmiş'… 'Öteleme' yeni bir deyim; bununla kastedilen, borcun aynı faiz oranıyla daha sonraki yıllara yayılması… POAŞ'tan doğan borç 2007 yılı sonuna 'ötelenmiş'…

Biz yeni öğreniyoruz, ama bu 40 gün önce yaşanmış bir gelişme. İlkin Sabah öğrenip yazdı olayı, ertesi gün Star ve Akşam gazeteleri de manşetleştirdi… Aydın Doğan'ın "Hortumcular beni susturmak istiyorlar" demesi bu yüzden…

Bakın daha neler demiş Aydın Bey: "Önce kimmiş bu yayın grupları ona bir bakalım. Bunlar üç grup. Benim üzerime gelen gazetelerin sahiplerinin fotoğraflarını alın yan yana bir duvara asın. Bakın nasıl bir tablo ortaya çıkıyor. Başa Uzan Ailesi'nin üç ferdini koyun. İkisi hâlâ firarda. Adaletten kaçıyor. Öteki Mehmet Emin Karamehmet. Milletin 6.2 milyar dolar parasını hortumlamış. BDDK'nın akıl almaz bir kıyağı ile bu borcu 15 yıla yaymış. Yani adama, 'Sen bunu ödeme' denmiş. Onun yanına Dinç Bilgin'in fotoğrafını asın. Milletin 1.2 milyar dolarını hortumlamış. Bugüne kadar ödediği bir şey yok. Tabii onların yanına da Sabah'ın yeni sahibi Turgay Ciner'in fotoğrafını asın. Bilgin'in tedbir altındaki şirketlerini kaçıran adam. (..) Hakkımda yayın yapan yayın organlarının sahiplerinin bu kişiler olması bir tesadüf olabilir mi?"

Gerçekten de garip bir tablo… Türk medyasının en büyük patronunun, 'Gazete Sahipleri Derneği'nde ortak mesai verdiği öteki gazete sahiplerine bakarak çizdiği 'patronlar tablosu' hiç de iç açıcı değil. Dernek toplantılarında patronlar birbirlerinin yüzüne nasıl bakıyorlar acaba? Sabah, Akşam ve Star gazeteleriyle bir dizi televizyonun sahibi olan diğer işadamlarının yanına Aydın Doğan'ı da yerleştirdiğimizde, medyanın neredeyse bütününün birbiri hakkında 'hortumcu' sıfatını kullanmaktan kaçınmayan patronlara ait olduğu ortaya çıkıyor…

Özelleştirme İdaresi hükümetten işaret gelince mi aldı 'öteleme' kararını acaba? Konuyu işleyen gazeteler bunu ima ediyorlar. Olabilir. Siyasetin zirvesinde, "Bütün medya gruplarıyla mücadele edecek değiliz ya" görüşü geçerli. Aslında, Ak Parti, iktidarda daha bir yılını doldurmadan bütün medya gruplarıyla mücadele etmiyor, tam tersine Star dışında bütün gruplarla arası iyi… Eğer kulağıma fısıldanan doğruysa, Star'ın başındaki Can Ataklı bile, bir avukat dostunun girişimi sonucu, Başbakan Tayip Erdoğan'la görüşmüş… Star Ankara bürosunda yaşanan Hayrullah Mahmud krizinin sebebi o görüşme olabilir…

New York'taki bankacının "Aramızda birkaç bin dolarlık ihtilâf var" diye kendisinden söz ettiği medya patronunun Aydın Doğan olduğundan kuşkuluyum doğrusu; bu yüzden de iki aydır o cümleyi içimde taşıyıp durdum. POAŞ borcunu ödemek yerine çok ileri bir tarihe ötelemeyi tercih etmesi kafamı karıştırdı. Hele, devletten böyle bir kolaylığı neden istediğini anlatmak yerine konuyu haberleştiren gazetelerin patronlarını "Beni susturmak istiyorlar" diye itham etmesi kafamın karışıklığını daha da artırdı.

Kızı birkaç bin dolarlık kirayı ödeyemeyen bankalı medya patronu kim acaba?


16 Ekim 2003
Perşembe
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED