|
|
"Popstar"lar buraya
Az önce elinin harcını yıkayarak inşaattan çıkıp gelmiş izlenimi veren, İbrahim Tatlıses bıyıklı, orta yaştan hallice adam, 90'lar başı Michael Jackson melodilerini hatırlatan bir şarkıyı tiz sesiyle "bağırarak", antremansız bedeniyle mücadele içinde dansetmeye çalışıyor. O bildiğimiz kendi halinde ritmi olan danslardan değil bu tabii, hoplayıp zıplama, "ille de iyi yapacağım" derseniz uzman işi karmaşık figür bilmeyi gerektiren bir dans... Becerebildiğince beceriyor bağrı yanık Anadolu erkeği dansı ama, şarkının üstünde acılı bir uzun hava gibi duruyor işte. Adamın hesapsız özgüvenine rağmen, manzara ister istemez trajediye kayıyor. Jüri üyeleri "gülsek mi ağlasak mı" pozisyonundan "sen aynaya baktığında popstar görüyor musun"a geçiyorlar sesi falan bir kenara bırakarak... Köyünden kalkıp turist kızlarla "talking" yapmaya tatil beldesine gelmişlere benzeyen yarışmacının öfkesi, kazanma hırsını bastırıyor; "sizin jürinizi tanımıyorum" diyor, "ben Tarkan'dan daha iyiyim, halk seçsin, görürsünüz o zaman." Sonra bir kız çıkıyor Ercan Saatçi, Ahmet San, Armağan Çağlayan ve Deniz Seki'den oluşan jürinin önüne, "sesin iyi değil ama, fiziğin güzelmiş; sen İstanbul seçmelerine de katıl" diyorlar açıkça, bu lütfa gözyaşlarıyla mukabele ediyor sarışın kız. Dışarıda bıraktığı montuyla büyük bölümü açıktaki bedenini kapatıp, mutlu mutlu evine yollanıyor. Popstar yarışması sürüyor... Jüri zahmetlere girerek şehir şehir dolaşıyor, kolay değil yani Türkiye'nin yeni popstar'ı olacak bu çabaların meyvesi.
Ayrıcalıklar dünyası
Buydu işte, Türkiye'nin yıllardır beklediği, özlediği yarışma buydu. Müthiş faydalı bir şey yapmışlar yani şahsi kanaatimce. Nasıl mı? Şöyle: Popstar, kendini göstermek adına herkese cambazlık yapma fırsatı veriyor ki, bu öyle yabana atılır bir şey değildir. Kendinizi istediğiniz kadar maymun edebilir, insan içinde yapmaya çekindiğiniz herşeyi burada rahatça sergileyebilirsiniz yani. Sonuçta dans etme, şarkı söyleme gibi yeteneklerin yarıştığı bir program bu. Bir diğer fayda da mazoşistler için. Bu da şöyle oluyor; aşağılanma eşiğini test etmek bakımından popstar, vatandaşa inanılmaz geniş imkanlar sunuyor. İşyerinde ya da aile ortamında aklınızdan bile geçiremeyeceğiniz şeyleri, karşı tarafı sinirden ifrit haline getirme pahasına burada deneyebilirsiniz örneğin. Ayrıca Popstar'ın sıradan vatandaşa, ancak televizyonda görebileceği ünlülerin karşısına çıkma, onlarla konuşma imkanı sunması da, yabana atılır cinsten bir ayrıcalık değildir.
Güdülerin efendisi
Hem yarışmayı kazanamasanız da, önemli bir ekran tecrübesidir ki, Popstar yarışması halka bu anlamda bir hizmet sunmasıyla hazırlayanlar nezdinde, takdire şayan bir yayıncılık örneği sergilemekte ve her bir yarışmacısına "ben televizyona çıktım" şeklindeki hava atma farklılığını bedavaya sunmaktadır. Bir de ekran başındaki izleyicileri eğlendirmek meselesi var ki, müteaddit yarışma ve programlarda bu tür fırsatları hiç kaçırmadığı tesbit edilen bir kısım vatandaşımız için müthiş bir şans oluşturmaktadır Popstar. Velhasıl kelam, Popstar faydalıdır, katılmalı, katılmayanları sonradan geri dönülmez bir pişmanlığa düşmemek babından önemle uyarmalı, mümkünse şiddetle tavsiye etmelidir. Hiç de öyle sandığınız gibi "tedavisi imkansız toplumsal bir sayıklama" hali değil Popstar'daki görüntüler. Ünlü olma, zengin olma, daha iyi yaşama, birileri tarafından alkışlanma türü güdülerin doyurulması adına toplumsal görevler üstlenen bir program olarak bile görülebilir bu yarışma. Alay değil bu, dalga hiç değil, izleyin ve görün.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |