|
|
Böyle lige..
Evet, baştan söyleyelim; "Böyle lige, böyle milli takım ve böyle basketbol kültürü" Önemli sayılması gereken iki maç seyrettik. Biri lig öncesi Efes ve Ülker arasında oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası'ydı. Ve şunu gösterdi; Milli kadromuzun tamamını oluşturan bu iki takımımız, geçen yıl olduğu gibi 2003/2004 liginde yine finali oynayacaktır. Maçın sonucu da, kadrolar da bunu göstermiştir. Bu böyle biline. Her iki takım yabancı oyuncu seçiminde dahi birbirini kollayarak kadrosunu oluşturmuş. Anlaşılan genç yetenekler yine bench'e mahkum. Gelelim çok gerilerden diğer alt sıraya. Ligin ilk önemli sayılan maçı Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaydı. Az seyircili, bol küfürlü ve kavgalı derbide çoluk, çocuk maç seyretmeden seyredilen keyifsiz ve kalitesiz bir maç oldu. "Davul dengi dengine" derler ya, onlar da birbirini kollayarak kadro oluşturmuşlar. Bir tarafta Arda ve Tufan, öte yanda iki Umutílar. Gerisi TRT'den para bekleyen boş yabancılar. Bunların seyirciyi salona çekmesi, Efes ve Ülker hegamonyasına son vermesi, her türlü iyi niyete rağmen söz konusu dahi olamaz. Ayrıca TRT bu maçları nasıl versin ki? TRTínin geçmiş dönemde verip de vakfa aktarılan paralarla ilgili hem eski Genel Müdür Kemal Mutlu Ağır Ceza'da, hem federasyon Asliye Ceza'da yargılanıyorlar. Müdahil davacı da yeni GSGM. Yani bile bile lades. Sonra Avrupa ve Dünya Şampiyonaları neden TRT'ye yayınlatılmadı? Şimdi gel boş tribünleri ve kalitesiz maçları yayınla ve üstüne para ver. Bu paralarla da bu kalitesiz yabancılara para ödensin. Günahtır günah. Yok mu bunu gören. Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım'ın uğraşlarını duyuyoruz. Para vakfa ödenmesin de, federasyonlar fonuna ödensinmiş. Basketbol daha iyiye gideçekse, buyrun ödensin. Efendim ülkemizde bu iş, "Onlar-Bizler" ayrımcılığı ve kayırmacılığı ile yapılmaya devam ettiği sürece, camianın yarısından çoğu şovence dışlandığı sürece, biz bir yere varamayız. Ergin ATAMAN örneğinde olduğu gibi. Neymiş; "Sıradan bir İtalyan takımına Saporta kupası kazandırmış ve final four oynatarak bir ilki yaşatan ilk Türk antrenörü onlardan değilmiş ve bu bakımdan milli takıma istenmiyormuş" Oysa yeniden yapılanma ve bir bütün olarak değişim için, onların dışındakiler arasında çok değerli beyinlerin varlığını BİLMEK, GÖRMEK ve ONLARA BU YOLU AÇMAK zorundayız. Yoksa yazarız, çizeriz, panelden panele koştururuz, TV'lerde söyleşiriz; "Keller, sağırlar, birbirini ağırlar!" misali..
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |