Şimdi takımları iyi futbol oynamasa da kimsenin umurunda değil. Goller atılıyor, takım kazanıyor ya, gerisi hikaye. Kalemşör dostlarımız görevleri icabı eleştiriyor.

-"Fenerbahçe 7 gol attı ama..."

Diye başlıyor, sonra da yapılması gerekenleri tek tek sıralıyorlar ya, bayılıyorum. Çünkü çoğu Daum'dan daha iyi teknik direktör!..

- "Beşiktaş Ankaragücü'nü 3 golle uğurladı. Ama iyi futbol oynamıyor. Ben olsam..."

Öyle ya, senin kadar bilebilir mi Lucescu!..

- "Galatasaray Bursa'yı geçemedi.. Fatih öğrencisi Hagi'yi yenemedi..." Savunması gedik veriyor. Sabri'ye yeterince şans vermiyor... Bu faturayı Terim öder..."

Paran çoksa sen öde be kardeşim.

Hemen hepsi, arkadaşım dostum. Hepimiz aynı işi yapıyoruz. Asli görevlerini yaptıkları için de temeldeki düşüncelerine saygı duyuyorum. Çünkü ekmek parası. Eyvallah... Ama şu işin hiç mi güzel yanı yok. Milyonlarca taraftar tribünlerde kimi neden alkışlıyor. Sahada futbolcular neden her golden sonra kendilerini alkışlayan tribünlere koşuyor, karşılıklı dans ediyorlar. Gol sevinçleri boşuna mı? Biraz da bu tarafından baksanız olmaz mı?..

İSTANBUL PIRIL PIRIL

Büyük, küçük ayırımı yapmayan İstanbulspor'un 3 maçta 9 puan toplaması övgüye değer. Büyük takımlardan ayrılmış, bir dolu oyuncu, İstanbulspor forması giyiyor. Kanımca onlar başarılarını "Biz daha bitmedik" düşüncesi içinde oynayarak sürdürüyorlar. İşlerini eksiksiz yapmaları, gerçek birer profesyonel olmalarından kaynaklanıyor. Futbolcuları böyle olan bir takımın hocalığını yapmak Aykut Kocaman'ın işini daha da kolaylaştırıyor. Bir de mütevazi tarafları var ya, işte asıl övülmesi gereken de bu. Akçaabat Sebat maçından sonra Aykut'un sözleri hala kulaklarımda "İyi oynamaya çalışıyoruz. Şimdi ne kadar puan toplarsak o kadar iyi.." Yani, yarın ne olur bilinmez demek istiyor. Yarınlarını bugünden düşünenler asla sıkıntıya düşmez hoca. Sen işini bilirsin.

ANADOLU ATEŞİ

Bir Rize-Malatya maçı seyrettim televizyondan, bayıldım. O yağmur altında, ağır sahaya rağmen böyle tempolu bir maç akıllara zarar. Atılan goller ve kazanma arzusu tek kelime ile muhteşemdi. Sonuç önemli değil. Her iki takımın futbolcularını da eşdeğerde kutluyorum. Ve asıl dikkatimi çeken ise maçtan sonra Hikmet Karaman ile Ziya Doğan'ın dostlukları, birbirlerini takdir etmeleri, futbolcularını kutlamaları herşeyin üstündeydi. Anadolu'daki bu ateşin aydınlığını yurdun her köşesinde görmek dileğimizdir.

FENER MUTLULUĞU

Sadece kötü futbol oynadığı için değil, iyi sonuç alamadığı için de başı önünde dolaşan Fenerbahçeli taraftarlar, şimdi çok mutlu. Belki yine iyi oynamadığı için eleştiriliyor ama, artık en azından başı dik dolaşıyor. Gazete içinde ve dışındaki yakın Fenerli dostlarımla aynı duyguları paylaşıyoruz. Diyorlar ki, "Bıkmıştık en ezeli rakiplerimiz için helal olsun iyi oynuyorsunuz demekten. En azından şimdi siz düşünün Fener geliyor diyebiliyoruz." Haksız da değiller. Daha şimdiden 6. hafta oynanacak Galatasaray maçını konuşmaya başladılar bile. Kim ne derse desin Fener'siz olmuyormuş demek ki. Şimdi hiç olmazsa önümüz aydınlandı.

TERİM İŞİNİ BİLİR

O da artık haksız eleştirilere kulak asmıyor. Galatasaray'ın Bursaspor karşısında iki kez yenik duruma düşmesi önemliydi ama, yarın oynayacağı CSKA maçı daha da önemli. Takımdaki eksik oyuncuların çoğunluğu forvet. Ümit Karan yok. Hasan Şaş, Hakan Şükür, Arif'in sakatlıkları Terim'i sıkıntıya sokan önemli oyuncular. Ancak ilk maçta yemeden atılan 3 gol de var. Bulgaristan'dan gol yemeden gelmeleri tecrübeli hocaya hem tur, hem zaman kazandırır. Ondan sonra Allah Kerim.