AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Nefeslerine yazık

Meclis tatilde, bu sebeple herhangi bir yasama çalışması söz konusu değil. Ancak, bir çevre, Meclis'in hareket alanını kısıtlamak üzere, şimdiden canla başla çalışıyor. Yandaşlara açıklamalar yaptırılıyor; ahbap çavuş ilişkisi içerisinde bulunulan kalemler ya da eş durumundan muvazzaf yazarlar devreye sokularak açılan salvo ateşlerle müstahkem mevkiler dövülüyor...

Türkiye'de eğitimin her düzeyinde ciddi sıkıntılar var, ancak en ciddi sorunlar yüksek öğretimde yaşanıyor. Yanlış bir sınav sistemiyle öğrencilerin hevesi kırılıyor; kapağı bir öğretim kurumuna atacak kadar 'şanslı' olanlar için üniversitede geçirilecek dört yıl tam bir ömür törpüsü. Elbette istisnaları var, ama onları hesaba katarak okuduğunuzda şu tespitlere sizler de katılabilirsiniz: Üniversiteler çoktandır nitelikli insanları öğretim üyesi olarak kendine çekemiyor; yasaksavar anlayışıyla yürütülen eğitimde tornadan çıkar gibi birörnek 'sıradan insan' yetişiyor.

Sorunlar anlamsız sınav sistemi veya eğitim-öğretim elemanlarının niteliğiyle sınırlı kalsa neyse; daha iyi yetişmek, daha verimli olmak isteyenleri eteğinden çeken bir yapısı da var üniversitelerin... Partizanlık, ideolojik saplantılar, eş-dost kayırma illetleriyle de mâlul yüksek öğretim sistemi. İçinde yer alanlardan seslerini çıkartacak cesarette olanlar, nicedir, sistemin baştan ayağa yenilenmesi gereğini dile getirip duruyorlar.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de YÖK'ten mutlu değil. Bugüne kadar YÖK'e üye atadığı kişiler de, ellerine fırsat geçtiğinde, eleştirilerini sisteme yöneltmekten geri durmuyorlar. İşin daha da ilginç bir yönü var: YÖK Yasası'nı hazırlayan, uzun yıllar başkanlığını yapan Prof. İhsan Doğramacı da, YÖK'ü hem kendi başkanlığı döneminden hem de milli eğitim bakanlığı koltuğunda otururken kazandığı deneyimden tanıyan Prof. Mehmet Sağlam da gidişten memnun olmayanlar arasında yer alıyor. YÖK'ü içinden-dışından tanıyan ya da konuya yabancı olmayan hemen herkes "YÖK sistemi değişmeli" görüşünde...

YÖK'ten bütünüyle memnun görünen tek kişi var: Kemal Gürüz... Başkanlık süresinin bitmek üzere olduğu şu sıralarda, YÖK başkanı Gürüz değişim beklentilerinin önünü kesme çabasında. İnce bir taktikle iktidarın 'niyeti' üzerinden politika geliştiriyor. Ahbap çavuş ilişkili, eş durumundan vazifeli kalemler de, Meclis'e sevk edilecek yasa metninden hareketle görüş açıklayacak yerde, sadet-dışı tartışmalarla gelişmeyi engellemeye çalışıyorlar...

Tatile girmeden önce alelacele gündeme alınması düşünüldüğünde, bu sütunda, "Yüksek öğretim önemli bir konu, aceleye getirilmeden iyice tartışılsın" tavrını sergilediğimiz hatırlanacaktır. O tavrı benimserken, konuya ilgi duyanların, tatil süresini yasa metnini incelemekle geçirecekleri umudumuz vardı. Oysa, şu sıralarda, ortalığı 'psikolojik savaş' kokulu salvo ateşleri sarmış bulunuyor. İktidara, başbakana ve milli eğitim bakanına dönük yıpratma kampanyasıyla, Türkiye'nin geleceğini karartan yüksek öğretim sistemindeki bozuklukların sürdürülmesi sağlanmak isteniyor.

Yağma yok. Bir kere, şu anda yürürlükte olan sistemi köklü bir değişikliğe uğratmak bu hükümetin birincil görevi... Programından seçim beyannamesine kadar bütün resmi Ak Parti belgelerinde yüksek öğretimi rasyonel esaslar üzerine oturtma sözü yer alıyor; hükümet de, programıyla, bu görevi üstlenmiş durumda. Kamuoyundaki beklentiler de bu istikamette. Gençler ve aileleri adaletli bir sınav sistemi istedikleri gibi, ülke de yarınları için nitelikli bir yüksek öğretim beklentisinde.

Bu arzu ve beklentiler yalnızca YÖK başkanı istemiyor diye boşa çıkartılabilir mi? Ya da, iktidar, medyada yuvalanmış yârenler korosu tek ses halinde "İstemezük" diye bağırdığı için, toplumun çok geniş kesimlerini hayal kırıklığına uğratmayı göze alabilir mi? Daha da önemlisi şu: İyi eğitilmiş insanlara ihtiyacı her geçen gün biraz daha artan Türkiye'nin, yüksek öğretim sisteminde köklü değişimi erteleme lüksü var mı?

Değişime karşı çıkan gericiler korosu boşuna nefes tüketiyor. YÖK Yasası ve o yasanın vücut verdiği sistem bütünüyle değişmek zorunda.


26 Ağustos 2003
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED