T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Faşizan yönelimin özellikleri

20. yüzyılın önde gelen sosyologlarından Georges Gurvitch, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra müttefiklerin faşistlere karşı zaferinden sonra da, faşizan yönelimlerin ortadan kalkmadığını belirttikten sonra bu tip toplumların özelliklerini şöylece çiziyor: bu toplumların yapılarını örgütlü kapitalizmin tröst, kartel ve bankalardan, mülki-idari mekanizmanın yüksek konumlarından ve meslekten askerlikten gelen uzmanlaşmış tekno-bürokratik gruplarca yürütülüp işletilen totaliter devleti ile tam bir birleşmesine dayanır.

Demek ki, ilk özellik, faşist toplumda, totaliter devletin iplerinin tröst, kartel ve bankalarla birlikte asker ve sivil bürokratlar tarafından manipüle ediliyor olmasıdır. Yazar devam ediyor: Bu yapının en üst noktasını taçlandıran yarı karizmatik önder ise, aslında, halkın tüm tabakalarını ve sınıflarını köleleştiren ve sendikaları tek yönetim altına alan bu grupların içi saman dolu bir kuklasıdır. Tekno-bürokratik gruplar, kendi çıkarlarına göre biçimlendirilmiş ekonomik bir planlamaya dayanırlar.

Evet, devam ediyoruz: şoven ve ırkçı mitoloji, faşist toplumda, düzenin yeniden sağlanması ve inancın-inanın yeniden kalplere yerleştirilmesi, ulusal bağımsızlık, bolluk, halkın selameti ya da birlik, birleşme türünden sloganlar ise tekno-bürokratik otoritarizmin paravanasından başka bir şey değildir.

Bu tür toplumlarda ayrıca şu özellikler dikkate değerdir: insanlara yapay biçimde mistik veya mitolojik coşkular aşılanmıştır. Her şeyi hiçe sayma, ileri derecede örgütleşme ile bütünleşmiştir. Nefret ve vecde gelme esasında yapay olarak yaratılmaya çalışılan inan birlikleri oluşturulmuştur. Hükümet aygıtı dışında yer alan bütün özel gruplaşmalara (yani sivil toplum örgütlerine) savaş ilan edilmiştir. Hukuk ve ahlak anlayışı, yapay bir mitoloji uyarınca biçimlenen toplumsal düzenleyicilik sisteminin açıkça en altlarına itilmiştir. Askeri veya sportif gösteri biçimine dönüştürülmüş olan sanat bir terbiye etme aracı olarak ele alınmıştır; eğitim bastırılmıştır.

Yazarın görüşlerine devam ediyoruz: bu yapının giriştiği bütünleştirme çabaları başarısızlıkla sonuçlanır. Bu başarısızlık yalnızca totaliter gücün kendini oluşturan parçaları emip eritmedeki yeteneksizliğinden ileri gelmez. İktidardaki farklı tekno-bürokratik gruplaşmaların, yani asker ve sivil bürokratların, tek partinin örgütleyicilerinin ve şefin yakın çevresinin, içinde devindikleri farklı toplumsal zamanların birbiriyle çarpışması da bütünleşmeye engel olur.

Yukarıya aldığımız parçalarda geçen deyimler, bana, içinde yaşadığımız yüzyılın siyasal dizgeleriyle ilgili bazı çağrışımlar getiriyor. Asker-sivil bürokratlar, bankalar, birlik-bütünlük sloganları, bu sloganlar etrafında vecde getirilen kalabalıklar, sivil toplum örgütlerine göz açtırmama gayretleri, bastırılmış eğitim, askeri gösteriye dönüştürülmüş sanat, yarı kukla halindeki şef ve avenesine ilişkin çağrışımlar, aralarında, kendini demokrat ilan eden ülke yönetimleri de olmak üzere, halen ilgi çekici çağrışımların konusu olmayı sürdürmüyor mu?


18 Temmuz 2002
Perşembe
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED