|
|
Neden olmasın?
Gizlisi saklısı yok; ABD savunma bakan yardımcısı Paul Wolfowitz Ankara'da Irak'a saldırı planlarını görüştü ve askeri operasyon için Türkiye'nin yardımını istedi. Irak'a saldırı niyetinin sebebini de biliyoruz: Devlet başkanı Saddam Hüseyin'i yerinden etmek... ABD paraca desteklediği Iraklı muhaliflerle müzakereler de yürütüyor... Wolfowitz, biraz da 'Saddam-sonrası' tabloda Türkiye'yi rahatsız edecek renkler bulunmayacağı sözünü vermek üzere Ankara'ya geldi. Bu, ABD'nin bir başka ülkenin yönetimini değiştirme yolundaki ilk girişimi olmayacak... 11 Eylül, Bush yönetimine, Afganistan'da rejim değişikliğine gitme fırsatı verdi. "ABD'ye yönelik terör eylemlerinin ardındaki beyin" olarak ilân ettiği Üsame bin Laden'i teslime yanaşmayan Tâlibân yönetimi yıkıldı. Bugün, ABD'nin tercihi olan Hamid Karzai Afganistan devlet başkanı... Wolfowitz, İstanbul ve Ankara ziyaretleri arasında, Kabil'e gidip orada konuşlanmış Amerikan askerlerine konuşmalar yaptı. Benzer bir durum Filistin için de geçerli. Filistin'de halkın yüzde 80'inin desteğine sahip Yaser Arafat, İsrail tarafından 'istenmeyen adam' ilân edildi. Washington yönetimi, baskılarla Filistin'de yeni bir lider çıkarma çabasında. Yapılacak 'demokratik' seçim için bir şartı var: Yaser Arafat'ın aday olmaması... Bush yönetiminin, 'Arafat-sonrası' için uygun bir isim arayışında olduğu ve değişik kişilerle temasa geçtiği biliniyor... ABD, Filistin'de de 'rejim kurucu' bir görev üstlenmiş durumda... Afganistan, Filistin ve Irak, 11 Eylül sonrası şartlarında ABD'nin 'rejim kurucu' görev üstlenmesinin fazla yadırganmadığı ülkeler. Üsame bin Laden'e yataklık eden Tâlibân'ı, İsrail'in 'terörbaşı' diye tanıttığı Yaser Arafat'ı, kitle imha silâhlarına sahip olduğu söylenen Saddam Hüseyin'i, bu yüzden, gizli-saklı yollara başvurmadan devirmeye kalkışabiliyor ABD... Ancak, unutmamamız gereken gerçek şu: Bu, 11 Eylül öncesi başlayan ve Ortadoğu'yla sınırlı olmayan bir süreç... O kadar geriye gidip, CIA'nin çeşitli ülkelerdeki 'gizli operasyonları'nı hatırlatmaya gerek yok. 1960'lı ve 70'li yıllarda, Latin Amerika'dan Ortadoğu ve Afrika'ya kadar uzanan geniş coğrafyada, CIA, ABD'nin işine gelmeyen liderleri ortadan kaldırdı, askeri darbelerle rejim değişiklikleri gerçekleştirdi. Türkiye'deki darbelerde de 'ABD parmağı' bulunduğu yaygın bir kanaat. Şili diktatörü Augusto Pinochet'yi yargıç önüne çıkaranlar, darbe sırasında ABD'de en etkin koltuklardan birinde oturan Henry Kissinger'in de peşindeler... Bunlar bilinen 'eski' hikayeler... ABD, 11 Eylül'den hemen önce bir ülkede daha rejim değişikliğini teşvik etti ve gerçekleşmesini sağlamak için elden geleni yaptı: Peru'da Alberto Fujimori, 2000 yılında, üçüncü kez başkanlığa seçildikten kısa süre sonra sokak hareketiyle devrildi. Fujimori, o seçimde, Dünya Bankası'ndan gelerek devlet başkanlığına adaylığını koymuş Alejandro Toledo'ya karşı mücadele vermişti. Bu arada, ABD'nin, bu yılın nisan ayında, Venezuela'da, kısa süre önce yapılan seçimde iktidarını pekiştirmiş devlet başkanı Hugo Chavez'e karşı bir darbe girişimini desteklediğini de unutmamak gerekiyor. Etkisi kısa süren darbe sırasında, Washington, Venezuela'nın TÜSİAD'ı sayılan işadamları derneği lideri Pedro Carmona'nın devlet başkanlığına kendisini ısındırmıştı. Bu olaylar, ABD'nin, demokrasi diye bir derdi bulunmadığını açığa vuruyor. Irak için Türkiye'ye gelen Wolfowitz, bir bakmışsınız, yarın, 'dost' rejimler kurduğu Afganistan, Filistin ve Irak'a, Türkiye için gidivermiş... "Olmaz" mı diyorsunuz? Neden?
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |