MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Bülent Ecevit'e yönelik eleştirilerin üslubundan rahatsız. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in ülkemizi ziyaret eden Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Beriz Belkiç onuruna verdiği ziyafet öncesinde, Bahçeli, bizlere, "Ülkeye uzun yıllar hizmet etmiş insanların, ömürlerinin son dönemlerinde, vicdansızca, alaycı bir üslupla, küçültücü ifadeler kullanılarak gündeme getirilmelerini ahlâkî bulmuyorum" dedi. MHP lideri, Ecevit'in zihni melekelerinin yerinde olduğu kanaatini de aktardı.

Bizim bu sözleri MHP lideri Bahçeli'nin ağzından dinlediğimiz sırada, Bülent Ecevit de, bir meslektaşımıza, "Sayın Bahçeli daha ne yapsın?" cümlesi eşliğinde MHP lideri hakkında övücü sözler sarf etmekteydi. Aynı gün iki farklı ağızdan birbirleri hakkında çıkan hoş sözler, koalisyonun iki büyük ortağı arasında, ilk bakışta fark edilenden daha derin bir 'anlayış' birlikteliği bulunduğunu gösteriyor.

Görüyorsunuz; politika, her zaman, 'çirkef' bir üslupla, en yakınların birbirini hançerlemesi biçiminde yapılmıyor. DSP ile MHP, Ecevit ile Bahçeli, birer 'centilmenlik' örneği sergiliyorlar...

Ancak, bu durum, bir gerçeği gözlerden saklamaya yetmediği gibi sorunun nereden kaynaklandığına da ışık tutuyor: İki hükümet ortağının 'anlayışı', Türkiye'yi ekonomik açıdan uçurumun kenarına getirmiş ve 200 yıllık hedefin son durağı olan AB treninin kaçmasına yol açmış bulunuyor. MHP ekonomide DSP'nin peşine takıldı ve bugünkü fukaralığımızı doğuran krizlere göz yumdu; buna karşılık, DSP de, kendine özgü sebeplerle AB'ye karşı olan MHP'ye uyarak Türkiye'nin 'Avrupa perspektifi'ni kararttı. Saygıya dayalı iyi ilişki ve karşılıklı anlayış, hükümetin devamını sağlıyor, buna kuşku yok; ancak aynı özellikler, Türkiye'nin ekonomik açıdan küçülmesine, büzülüp içine kapanmasına sebep oluyor...

Böyle bir ortamda, DSP'deki 'halefiyet' yarışında çubuk Şükrü Sina Gürel'in eline geçerse, buna şaşırmamak gerekiyor...

DSP ile MHP'nin tek bir parti gibi davrandığı bugünkü hükümet, Ecevit'ten mahrum kalacaksa, iki tarafın özelliklerini bünyesinde meczetmiş birinin liderliğine muhtaç olacaktır. AB konusunda MHP'yle aynı çizgide duran, DSP'nin ekonomiye aldırmaz tavrını da birebir yansıtan Şükrü Sina Gürel, DSP içindeki rakiplerinin bir adım önüne geçmiş durumda.

Bu tespiti benim hayal hânemden çıkma bir hüsn-ü kuruntu olarak görmeyiniz... Önceki akşam, Ankara'da iki önemli etkinlik vardı ve Şükrü Sina Gürel her ikisinde de ön plandaydı. İlki ABD bağımsızlık günü vesilesiyle büyükelçilikte düzenlenen törendi ve "Başbakan Ecevit'in görevlendirmesiyle" olduğunu özellikle vurgulayarak, hükümet adına konuşmayı o yaptı... Diğeri, Cumhurbaşkanlığı'nda Bosna-Hersek heyetine verilen ziyafetti, orada da başbakana vekâlet yine ona düştü... Bu gelişmeler, DSP'deki sessiz yarışın gâlibinin kim olacağının ipuçları olarak kabul edilebilir...

Aynı gün ifade edilen iki nezaket cümlesiyle bir politikacının iki etkinlikte ön plana çıkmasına bakıp, "İşte DSP'nin müstakbel lideri" sonucunu çıkartmak elbette tehlikelidir. Ancak, medya tarafından iyice sıkıştırılan Rahşan Ecevit'in, halefiyet sorununu eşi henüz zihinsel melekelerine sahipken çözmek istediğinde, tercih edeceği kişinin Şükrü Sina Gürel olacabileceğini tahmin etmek güç olmaz. Gürel'in, Rahşan Ecevit'in 'gönlündeki aday' olduğu biliniyor zaten...

Bu gelişme sadece DSP'deki liderlik yarışına ışık tutmakla kalmıyor, Şükrü Sina Gürel'in konuya ilişkin görüşleri çok açık olduğundan, AB ile ilgili hayalleri de yerle bir ediyor...

Bakalım gelişmeler belirtilere uygun mu seyredecek: DSP'de lider Gürel olacak mı? MHP kendisine yakın duran Ecevit'ten başka bir DSPlinin başbakanlığını kabul edecek mi?

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu