|
|
Dindar kadınlar suretlerinden sürgün
Medine Bircan bir "can"dı. Hasta bir can. Hastane, taşıdığı candan önce başörtüsünü gördü. Hasta sağlık talebinde bulundu.
Çaresiz oğlu ihtiyar kadının saçsız başına saç montajı yaptırdı bilgisayar aracılığı ile. Kendinden başka bir şeye dönüştü Medine Bircan. Kamusal alandan sürgün edilen dindar kadınlar şimdi suretlerinden sürgün ediliyor. Fotoğraf tanınırlığın sembolü olmaktan çıkıyor. Kendinden başka bir şeye dönüştürülmeye boyun eğmenin ilk adımı oluyor. Önce suretler yabancılaşıyor sahibinin yüzüne, sonra sahibi kendinden başka bir şeye dönüşmüş kağıt üzerindeki görüntüye benzemeye zorlanıyor. Ölüm döşeğindeki kadınlara bile "tercih"ler dayatılıyor. Hayatta kalmak için benim dediğim şıkkı "tercih" etmelisin mantığı ile. Tercih tercih olmaktan çıkıyor. Dializ makinesine bağlanmanın bedeli olarak ille de saçsız başını isteyenlere "ölürüm daha iyi" diye cevap veriyor yaşlı kadın. ÖLÜYOR. Hayat memat ayrımı saçsız bir kafanın görüntüsü üzerinde düğümleniyor. Dindarların öncelikler sıralamasını anlamaktan uzak zihinler "dinci kesim bunu da kullandı" diye manşet atıyorlar. Kullanmak ha!!! Sizin anneniz suretinden sürgün edildi mi hiç! Sizin anneniz ölüm döşeğinde evimde öleyim diye ölümün davetine icabet etmeye karar vermişken bir fotoğraf yüzünden hastane odalarında mahkumiyet acısı tattı mı? Bütün dinler sıralamalarda önceliği hayat hakkına verir. Hayat-memat meselesi olduğunda günahlar "caiz" hükmünü alır. Kendi ilkelerini putlaştıranlar soracaklardır o vakit madem din izin veriyor açıverseydi başını. Ericson "Kimlik kişinin kendi bedeni içinde rahat etmesidir" der. Siz bedeninizden sürgün edildiniz mi hiç!!!
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |