T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yeni yılınız kutlu olsun

Yeni yılın bu ilk gününde bütün okuyucularımın yeni yıllarını kutlar, sağlık, başarı ve mutluluklar dilerim.

Bugün okuyuculardan gelen bazı e mailleri kullanacağım ve zaman zaman "okuyucu görüşlerini" bu sütunda aktaracağım. İlk mektup, Frankfurt'tan yazan Bülent Şahin'den.

"Sayın Can Aksın,

Biliyorum ki her gün yüzlerce elektronik posta alıyor ve de bunların büyük bir bölümünü de zaman yokluğundan okuyamıyor veya okusanız da cevaplayamıyorsunuzdur. Ben size herhangi bir bilgi verecek değilim dolayıyla da uzun bir yazı yazıp zamanınızı almak istemiyorum... Benim isteğim sudur:

Ben Almanya'nın Frankfurt şehrinde yaşıyor ve de Türk toplumunun yoğun problemler yaşadığı alanlardan bir olan kültür ve de değişen aile yapısı ile ilgili bir doktora çalışması yapmakta olana bir Türküm.

25-12-2001 tarihli yazınızda Almanya'dan size gönderilen Sennur Sağlar imzalı bir yazı dikkatimi çekti. Yazı sahibi anladığım kadarı ile Almanya'da yasayan Türk toplumu ile ilgili bilgi sahibi ve de gözlemler yapan birisi. Ayrıca sosyoloji eğitimi almış olması ve de bir araştırma merkezinde çalışıyor olması da ilgimi çekti. Kendisi ile bilgi ve de bilgi alış verişinde bulunabileceğimizi düşündüğümden dolayı da Sayın Sennur Sağlar'ın elektronik posta adresine ihtiyaç duyuyorum. Ve de bu adresi bana göndermenizi sizden rica ediyorum.

Değerli zamanınızı aldığım için özür ve de çalışmalarınızda başarılar dilerim... Saygı ve selamlarımla,
Buelent Sahin@uni-jena.de"

İkinci mektup İngiltere'den, Y. Soğukoğlu'ndan.

"Can Bey,

İnşallah iyisinizdir. Yazınız çok güzeldi. Almanya hakkında ayni şeyleri aşaği yukarı biz de İngiltere'de yaşıyoruz. Aslında Sennur Hanım ve onun gibi düşünen insanlar az değil ve biz de biliyoruz ki, Türk toplumunun Avrupa'da "Avrupalaşamadığını", özellikle kültüren ve dinen cahil, ilmen de maalesef yabancılar arasında en gerilerde olduğunu biliyoruz. Düşüncem Sennur Hanım gibi insanlarla biraraya gelip Avrupa'daki, özellikle gençlerin, her ülkeden temsilcilerinin biraraya gelerek bir fikir platformu oluşturmak ve özellikle eğitime verilecek değeri Avrupa'daki Türkler arasında kültürel kimlik ve eğitim olarak asimile olmadan biz olarak tekrar kazanmak ki, hadiste ilim müminin yitik malıdır ...

Eğer mümkünse benim e mailimi Sennur Hanıma iletebilirseniz çok sevinirim selamlar
fountaintr@hotmail.com"

Bursa'dan Birol Yürük, Türk Hayvancılığının sorunlarına yer veriyor.

"Sayın Can Aksın,

Gazeteniz Yeni Şafak'ı ve özellikle de sizin köşe yazılarınızı severek ve beğenerek okuyorum. Çünkü, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu çok iyi anlatan yazılar yazıyorsunuz.

Ben tarım ve hayvancılıkla uğraşan, Uludağ Üniversitesi hayvan sağlığı bölümünde okuyan öğrenciyim. Bilindiği gibi Türkiye nüfusunun % 50'si tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Fakat, buna rağmen diğer ülkelerden hayvan ve hayvansal gıdalar ithal etmekteyiz. Hayvancılıkta gelişmiş ülkelerde (Hollanda, İsrail, Amerika gibi) nüfusun sadece % 3-5'i tarım ve hayvancılıkla uğraşmakta. Bu ülkeler buna rağmen hayvan ve hayvansal gıdalar ihraç etmekteler.

Hayvancılıkta geri kalmamızın elbette başlıca sebepleri var. Bu sebeplerin bazıları hayvancılıkla uğraşanlardan ve bir kısmı da devletin hayvancılıkta uyguladığı yanlış politikalardan kaynaklanmaktadır.

Ahırların hijyenik şartlara uygun olmayışı, verimi düşük hayvan ırklarının yetiştirilmesi, ampirik usullerle yapılan yetiştiricilik, yem ve yem maddelerinin pahalı oluşu ve entansif değil de, ekzantif hayvan yetiştiriciliğin yapılması gibi sebepleri var.

Devlet ise hayvancılığı destekleme adı altında bazı krediler vermekte. Ancak bunların % 80'i hayvancılıkla ilgisi alakası olmayan kesimlere gitmekte. Günümüz de hayvancılıkla uğraşanlar bu mesleği zarar ettiklerinden teker teker bırakmaktalar. Örneğin; hayvancılıkta önemli yer etmiş bizim memlekette (Kastamonu) son 10 ayda hayvancılıkla uğraşanların sayısında büyük düşüş olmakta. Hayvancılığı bırakanlar İstanbul'da yaz aylarında dondurma, helva, kış aylarında kestane, fıstık satarak geçimlerini sağlamaktalar.

Bugün her 10 kişiden 5'i geleceğin gözde meslekleri arasında tarım ve hayvancılığı göstermekte. Bu nedenle bir sektör halinde olan hayvancılığa devletin daha fazla ilgi göstermesini arzu ediyorum. Şu anda veteriner sağlık meslek liselerini (veteriner teknisyeni), veteriner fakültelerini bitirmiş kişiler boşta gezmekte. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı hem çok eleman açığı var diyor hem de mezun olanlara iş vermiyor. Tarım ve hayvancılığı bulunduğu konumdan daha iyi bir konuma getirmek için gerek bu işle uğraşanlara, gerekse devlete çok büyük görev düşüyor.

Eğer tarım ve hayvancılığa devlet ve bu işle uğraşan küçüklü ve büyüklü işletmeler olarak gereken önemi verirsek 21. yüzyılın gelişmiş ülkeleri arasında yer almamız işten bile olmaz.

Bu konuya köşenizde yer verirsiniz çok sevinirim. Saygılarımla... "


1 Ocak 2002
Salı
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED