|
|
Münasebetsizlikler ülkesi...
Hürriyet gazetesinde yer alan bir haber: "Çete ve mafyaya karşı afişli destek arayışı." Hoppalaaa... Bu da nereden çıktı şimdi? Afişin hitap ettiği biz sade vatandaşların çete ve mafyaya karşı ne gibi bir desteği olabilir ki?.. Bu işler kanunda belirtildiği gibi memleketin savcılarını, polis ve jandarma teşkilatını ilgilendirmiyor mu? Söz konusu afişler Emniyet Teşkilatı'nın 157. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde hazırlanmış. Özellikle ana caddelerde yer alan "bilbord" denen reklam panolarına asılmış bir sürü afiş... Gazetede fotoğrafları yer alan bu afişleri okuyoruz: "Karanlık Günler Geride Kalıyor" (!) Hangi "karanlık günler"? Bu ülkede 157 yıldır Emniyet Teşkilatı bulunduğuna göre (çünkü yıldönümü kutlanıyor), "geride" kalan "karanlık günler" de neyin nesiydi o zaman? Hani bu "Teşkilat" yeni kuruluyor olsa anlarım. "Geride kalıyor"; demek ki "karanlık günler"in tam olarak "geride kaldığı" da söylenemez. Demek ki bu bir "süreç" ve bu süreç 157 yıldır bir türlü olgunlaşamamış... "Kararlıyız... bize güvenin... Uyuşturucuya, Kaçakçılığa, Kara paraya, Çeteye-Mafyaya Geçit Yok" (!) İyi güzel "yoksa yok" ama bizden ne isteniyor? Yoksa Emniyet Teşkilatı 157. yıldönümünde fikir değiştirip, önümüzdeki seçimlere katılmayı filan mı tasarlıyor? Afişte sayılanlar bu Teşkilat'ın zaten en tabii görevleri arasında yer almıyor mu? Yarın öbür gün diğer meslek grupları da benzer afişlerle karşımıza çıkarlarsa ne diyeceğiz? Polisin Ankara'da dağıttığı broşürler de ilginç. Bunlardan birinde bakın ne deniliyor: "Nereden kazandığı belli olmayan, ama çok kazanıp, kolay harcayanları, biraraya gelerek, yıldırma, korkutma veya sindirme gücünü kullanıp ihale imtiyaz ve ruhsat işlemlerinde nüfuz ve denetim elde etmek isteyenleri, kamu hizmetlerinde, basın ve yayın kuruluşu üzerinde nüfuz ve denetim elde etmek isteyenleri, fiyatların düşmesini veya artmasını sağlayanları, seçimlerde oy elde etmek veya seçimleri engellemek maksadıyla zor veya tehdit uygulayanları bize bildiriniz."(!) Hoppalaaa! Doğrusu böylesiyle ilk kez karşılaşıyoruz: "Fiyatların düşmesini veya artmasını sağlayanları"n kim olduğunu biz nereden bilelim? (Madem o kadar ısrar ediyorlar o halde bir ihbarda bulunalım: Onlar "Serbest piyasa ekonomisi" adıyla anılan birileridir!) "Basın ve yayın kuruluşu üzerinde nüfuz ve denetim elde etmek isteyenler"in kim olduğunu biz sade vatandaşlar nereden bilebiliriz? (Madem o kadar ısrar ediyorlar o halde bir ihbarda bulunalım: Bu kişi, Doğan Grubu'nun bütün gazetelerini etkisi altına alan Mehmet Ali Bayar'dır!) Yeni bir "makul çoğunluk" partisi olarak önümüzdeki seçimlere katılacağı anlaşılan Emniyet Teşkilatı'nın dağıttığı broşürler çok dokunaklı ifadelerle son buluyor. Mesela şöyle: "Haydi elele verelim. Çünkü sizin eliniz bize güç verir, sizin eliniz bize sorumluluk verir, sizin eliniz bize görev aşkı verir, sizin eliniz sonuçta bize başarı verir." (!) Polisin bu "Bilinç operasyonu" (Hürriyet) bayağı ilginç bir operasyon... Broşürleri eline alan vatandaşın nasıl bir ruh haline gireceğini düşünebiliyor musunuz? Vatandaş ne yapsın, nasıl yapsın da "elini" versin? "Elini veren" kolunu kurtaramazsa ne olacak? Nitekim, Hürriyet'in büyük çizeri Latif Demirci, bu manasız afişlere ilişkin öyle güzel bir karikatür yayınladı ki, sözle anlatılamaz... Olsun ben yine de, bu karikatürü elimden geldiği kadar tasvir etmeye çalışacağım: Üç beş vatandaş içinde dört polis memurunu temaşa ettiğimiz "Karanlık Günler Geride Kaldı" afişine sakin sakin bakarken, afişteki memurlardan birisi canlanıverip elindeki copla en yakınında bulunan vatandaşa bir tane patlatıyor ve şöyle diyor: "DAĞILIN LAN, TOPLAŞMAYIN..." Gerçekten güzel bir ülkede yaşıyoruz... Münasebetsizlikler ülkesinde...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |